1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. YENİDÜZEN vatandaşın nabzını tuttu
YENİDÜZEN vatandaşın nabzını tuttu

YENİDÜZEN vatandaşın nabzını tuttu

YENİDÜZEN müzakere krizi ile ilgili vatandaşın nabzını tuttu: ‘Saklambaç oynuyorlar…’

A+A-

 


Beyza TAÇKİN

Kıbrıslı Rum liderliğinin müzakereleri askıya aldığını çekildiğini açıklamasının ardından, vatandaşlar yaşanan süreci YENİDÜZEN’e değerlendi.
Yurttaşlar genel olarak ‘müzakere sürecinin olumlu’ devam etmediğini, Kıbrıslı Rum liderliğinin de bu sürece olumlu katkı sağlamadığını belirterek, “Türkiye’nin attığı adım bahane olarak kullanıldı” yorumunu yaptı.

Vatandaşlar, müzakerelerle ilgili her iki tarafın da ‘evcilik oynar’ gibi bir araya gelip muhabbet ederek dağıldıklarını ve “görüşmecilik oyunu” oynadıklarını belirterek, son gelişmeler ile ‘sınır kapılarının kapatılacağına dair’ söylentilerin ise gerçek olmadığını, bu söylemi inandırıcı bulmadıklarını ifade etti.

“Geçişlerin durması halinde her iki toplum da zarar görür” diyen vatandaşlar, çözüm yollarının yeniden şekillendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Bir kısım yurttaş, müzakerelerin devamı ve çözümden yana olduklarını vurgulayarak, “Bu konu sadece iki toplumu ilgilendiren bir konu değil, beş ülkeyi ilgilendiren bir sorundur. Bu yüzden hepsinin ortak karar vereceği şekilde sonuçlandırılmalıdır” şeklinde konuştu.

Vatandaşlar ne dedi?

Hüseyin Karagözlü:“Kapıların kapanmasını düşünemiyorum bile”

“Bizimkilerin bu duruma sevindiğini düşünüyorum özellikle cumhurbaşkanı ve yandaşları çok sevindiler. Rumlar zaten bahane arıyordu. Türkiye’nin donanma göndermesi işlerine geldi, bahane oldu. İki tarafında işine geldi. Türkiye savaş gemisi gönderme konusunda kendi açısından haklı, Rumlarda kendini şuan Kıbrıs Cumhuriyeti olarak düşündüğü için Türkiye bize karışamaz istediğimizi yaparız diyor. Sınır kapıları kapanamaz, kapatamazlar, imkanı yok öyle bir şeyin Avrupa Birliği izin vermez. ‘Kapanırsa ne olur?’u zaten düşünmek istemiyorum.”

Hüseyin Vural Ateşcan:“Saklambaç oyunu gibi oynuyorlar”

“Bu memlekette müzakere hep aynıydı zaten. Müzakere adı altında toplanıp yiyor içiyor hadi görüşürüz deyip dağılıyorlar. Nasıl evcilik oyunu, saklambaç oyunu var ya çocukların oynadığı, bunlarda öyle görüşmecilik oyunu oynuyorlardı. Ciddi bir konu değil ki görüşmelerden çekilme, artık biz alıştık. Rumlar şov yaptı yine. İş petrole dönünce ciddiye bindi. Türkiye de biraz bende buradayım demek istedi, güya öyleymiş. Altmış senedir böyle devam edip duruyor bir altmış yıl daha devam eder gider. Bu işlerin biteceği yok. Bütçeye bir külfet sadece, görüşmelerde harcanan paralar, masraflar. Buna harcayacağın paraya doğru düzgün bir okul yap, hastane yap, düşmüşüz müzakere derdine, petrol peşine, yok çekildiler müzakereden yok görüşmeler yeniden başladı, bitmiyor. Tabi ki çözüm yanlısıyım ama kimi destekleyeceğim bunun için? Yarın yine cumhurbaşkanlığı seçimi olacak milyonlar harcayacaklar. Kimin cebinden çıkıyor bu para? Adamlar bir okul yapmaya aciz ama bir seçime gidip 3 milyon lira harcıyorlar. Ne yapıyorlar bu parayı onu da söylesinler bize. Bugün özel okullar açıldı, mantar gibi bitiyor ortaya ve çoğalıyor. Devlet okuluna gidiyorsun yer yok. Öğrenciler kırk, kırk beş kişi bir sınıfta. Bunlara çözüm bulacaklarına hala Kıbrıs davası da Kıbrıs davası yakar dururlar. Kıbrıs’ta ‘yaşama’ çözüm bulmaları lazım. Refah sağlamaları lazım.”

Sinan Üney :“Kapılar kapanırsa Kıbrıslı Rumlar zararlı çıkacak”

“Rum tarafı müzakerelerden çekilerek çok büyük gaf işliyor. Sonunda yine onlar pişman olacak. Türkiye sondaj çalışmalarına müdahale ederek çok iyi etti. Çünkü bu adada bizlerde varız, tek başlarına bu kaynakları kullanamazlar. Çözümü hepimiz istiyoruz ama Rumlar çözüm istemiyorlar. Çünkü her türlü imkanları zaten var. Birleşmiş Milletlere üyeler, Avrupa Birliği’ndeler her şeyleri tamam zaten o yüzden çözüm istemiyorlar. Sınır kapıları da kapatılırsa Rumlar zararlı çıkacak bu durumdan nedeni de belli ticaret, alışveriş vs …”


Mehmet Ekdal :“Kalıcı çözüm zorunludur”

“Tabiî ki müzakerelerin devamı ve çözüme bağlanmasından yanayız. Ancak kalıcı çözümlerin olması muhakkak zorunludur. Bu konu sadece iki toplumu ilgilendiren bir konu değil, beş ülkeyi ilgilendiren bir sorundur. Bu yüzden hepsinin ortak bir karar vereceği şekilde sonuçlandırılmalıdır. Bu beş ülkeden herhangi birinin yok diyeceği çözüm şekli kesinlikle kalıcı değildir. Toplum önce bunu bilmek zorundadır. Buna göre çözüm yollarını yeniden şekillendirip aramalılar. Şuanda çekilip çekilmemeleri bir şey değiştirmedi. Çözüme ulaşacak bir müzakere zaten yoktu. Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bir sonraki cumhurbaşkanı ile bu sorun daha kapsamlı bir şekilde yeniden başlar ve umuyorum biter. Sınır kapılarını kapatmaları mümkün değil. Türk tarafı da Rum tarafının da kapıları kapatması söz konusu olamaz.”

Akın Kemal :“Kapıların kapanması mümkün değil”

“Rum tarafının müzakerelerden çekilmesi beklemediğimiz bir şey değildi. Onlara göre de yapmaları gereken buydu zaten ve oldu. Türkiye’nin savaş gemilerini göndermesi üzerine Rumların müzakerelerden çekilmesi korkudur, başka bir şey değil. Onların bu ara Yunanistan’a güveni kalmadığı için Türkiye’nin ne kadar arkamızda durduğunu da biliyorlar. Şuanda olanda içlerindeki korkudur bunun başka bir açıklaması yok. Sınır kapılarının kapanması konusunda da açık konuşacağım yalan dolan hepsi, böyle bir şey mümkün değil. Bir çok insan karşı çıkacaktır böyle bir duruma o yüzden imkansız.”

Erkan Bekiroğlu :“Amaç korkutma…”

“Müzakereler zaten boşunaydı. Çözüm falan olmaz, olmayacakta diye düşünüyorum. Benim babam mücahitti, ben o zamanlar dokuz yaşındaydım. Bir gün babam Finli bir subaya ‘bu savaş ne zaman biter sence?’ diye sordu. Finli subayda beni göstererek ‘bu senin oğlun mu?’ dedi. Babam evet diye yanıtladı. Finli subay ‘bu savaşı senin oğlunun çocukları görecek’ demişti. Şimdi benim torunum oldu. Bitmedi, bitmiyor, bitmeyecek, bu konu bu şekilde sürüp gidecek. Türkiye’nin savaş gemilerini göndermesi konusunda gerçeği söylememi isterseniz gerçek şudur; korkutma! Amaç Rumların gözünü korkutmaktır. Daha da doğrusu danışıklı dövüştür. Rumlar hakikaten aptallık etti. Annan planına evet demiş olsalardı bu film çoktan bitmiş olacaktı. Her şeyi bırakın Rumlar önce 1963’ten 1974’e kadar olan zamanın hesabını versinler. Yok sınır kapısını açacakmış, kapayacakmış, gaz bulmuş, petrol bulmuş, önce o hesabı versinler. Biraz da gerçekçi olmakta fayda var petrolü biz bulmuş olsaydık onlara verecek miydik, bizde vermeyecektik. Sınır kapılarının kapanması da asla ve asla mümkün değildir, isyan çıkar.”

Kemal Arkan : “Kapıların kapanması her iki tarafın da çıkarına olmaz”

“Kapılar açık müzakereler bitti. Rumların petrolü tek başına çıkarıp kullanmaları, kaynağın üstüne konmaları Türkiye’nin işine gelmez. Sadece Türkiye değil, İngiltere’nin de, ABD’nin de işine gelmez. Hepsi bu kaynaklardan faydalanmak istiyor. Bu işte bitmez, böyle sürer gider. Rumlar zaten hiçbir zaman Türklerle anlaşmak istemedi ki, her zaman bu şekilde davrandı. Bunun kabahati de Birleşmiş Milletlerde ve Avrupa Birliği’nde çünkü bunları şımarttı, bunlara öncülük yapıyor. Ben Birleşmiş Milletlerin ya da Avrupa Birliğinin yerinde olsam ‘çekin arkadaş çizgiyi, bu iş bitti, tamam artık, o ayrı sen ayrı’ derdim. Çünkü bu iş başka türlü bitmeyecek. Biz çözüm isteyeceğiz, barış isteyeceğiz, Rumlar sürekli müzakere masasından kalkacak bu böyle devam edip gidecek. Sınır kapılarını da kapatacaksa kapatsın. Bu kadar yıl gitmedik de ne oldu ki. Ama mümkün olduğunu düşünmüyorum. Çünkü her iki tarafında çıkarı söz konusu, kapıları kapatamazlar.”

Bu haber toplam 2430 defa okunmuştur