1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Yeni Okullar Yaratmak 
Yeni Okullar Yaratmak 

Yeni Okullar Yaratmak 

Bir okulu değiştirmenin yolu, “her çocuk öğrenir” anlayışını temel ilke olarak kabul edip okul kültürünü dönüştürmekten geçer.

A+A-

                                                  

 

Nügen Duru
nugenduru@hotmail.com

 

“Eğer insanı gerçekte olduğu gibi ele alırsak bu onu kötüleştirir ama onu olması gerektiği gibi ele alırsak, olabileceği kişi olmasına yardım ederiz.”  

Goeth

Eğitimin temel hedefi yeni kuşaklara mevcut değerleri aktarmanın yanında,  toplumun değişimini ve çağa ayak uydurmasını sağlamaktır. Eğitim denildiği zaman öncelikli olarak okullar akla gelmektedir. Bu nedenle, eğitimin belirtilen işlevlerini yerine getirebilmesi için en başta ilgili paydaşlara, okul liderlerine ve eğitimcilere büyük roller düşmektedir. 

Dünya büyük bir hızla değişmektedir. Okulların bu hıza yetişememesi sadece eğitimle ilgili örgütleri değil toplumun tüm kesimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Söz konusu olumsuzluklardan en az seviyede zarar görme, belli bir dünya görüşüne ve eğitim felsefesine sahip kendini sürekli yenileyen okul liderleri ve eğitimcileri ile ancak mümkün olabilir. Bu nedenle, okul liderlerinin ve eğitimcilerin çok yönlü düşünme, dünyada olup bitenlerden haberdar olma,  geleceği görme ve değiştirme cesaretinde olma gibi temel nitelikleri taşımaları büyük bir önem taşır.  

Kıbrıs Türk okulları, okul liderleri ve eğitimcileri 21. yüzyılın insanını yetiştirebilecek koşullara ve özelliklere sahip olma konusunda hangi noktadadır? 

Bu sorunun yanıtı, şu anki eğitimin kalitesine biçilen değerde saklıdır. Eğitimin ülke düzeyindeki durumunu konuşabilmek için, dünya ölçeklerinde değerlendirme olanağı sağlayacak bilimsel çalışmalara ve bu çalışmalardan elde edilecek verilere ihtiyaç vardır. Ancak bu şekilde okullarımızın dünya standartlarının neresinde olduğuna nesnel ve akılcı bir şekilde bakarak değerlendirme yapmak mümkün olacaktır.

Günümüz sosyal ve ekonomik koşulları hızla değişirken, okullar da bu hızı yakalayabilmekte yetersiz kalmaktadır. Birçok sosyoloğa göre, devlet bir ideolojik silah olarak sürekli egemenliği altında tuttuğu eğitim kurumunu toplumda sosyal eşitliği sağlama yerine, farklı amaçlar için kullanmayı tercih etmekte, iktidarlarını sürdürmenin bir aracı olarak kullanmaktadırlar. Bu anlamda okulların eğitim sisteminin genel yapısından kaynaklanan sorunları kendi başlarına topyekûn çözmeleri mümkün olamamaktadır. Hatta çoğu zaman devlet yöneticilerinin ideolojik ve siyasi çıkarları okulları olumsuz olarak etkilemektedir. Kıbrıs Türk Eğitim sisteminin en çok tartışılan, pek çok problemin nedeni olarak görülen kolej sınavlarının öğrenciler üzerinde yarattığı olumsuz etkileri ve yarattığı sosyal ayrıştırma bilindiği halde ısrarla devam ettirilmesinin temelinde de benzer sebepler yer almaktadır. Küçük yaşlarda (15 yaşından önce) yapılan ayrıştırma hem sosyal yönden eşitsizliğe hem de pedagojik açıdan olumsuzluklara yol açma riski taşımaktadır. Özellikle klasik liseler ve meslek liseleri bu ayrıştırmanın yol açtığı sosyal ve pedagojik sorunlarla uğraşmak zorunda kalmaktadır.

O halde sorunları çözme konusunda sorumluluğu olan kişi ya da birimler bunu yapmadıklarında yazgıya boyun eğmeyi mi yoksa alternatif çözüm yolları bulmayı mı seçmeli?   

En başta okul liderlerinin bu soruya verecekleri yanıt ve takınacakları tavır, okulların sorunlarını çözme konusunda oldukça önemli bir adımdır. Okul merkezli bir yaklaşım ile katılımcılık esas alınarak ve öğrenciyi merkeze koyarak gerçekleştirilecek bir yeniden yapılandırma girişimi bu anlamda alternatif olabilir. Bir okulu değiştirmenin yolu, “her çocuk öğrenir” anlayışını temel ilke olarak kabul edip okul kültürünü dönüştürmekten geçer. Okul kültürü, okulun kimliğini oluşturan ve okuldaki herkesin davranışlarını etkileyen maddi ve manevi değerler sistemidir.  Bu değerler, güçlü bir okul kültürüne sahip okullarda tüm paydaşların aidiyet duygusu ile bağlı olduğu bir ortam yaratır. Hepsinden önemlisi de böyle bir okul ortamında “her çocuk öğrenir” anlayışı temel ilke olarak benimsenmiştir. Olumlu okul kültürüne sahip okullarda okulun tüm üyeleri arasında uyum söz konusudur; öğrenciler, öğretmenler ve diğer çalışanların okula bağlılığı yüksek düzeydedir. Böylesi bir okul kültüründe doğal olarak öğrencilerin akademik başarı düzeyleri de yüksektir. 

Bir okulun dönüşümünün sağlanmasında ilk adım, net bir vizyon, misyon ve ilkeler ortaya koymaktır. Örgütün beklenilen performansı gösterebilmesi ancak güçlü bir vizyona sahip olmakla mümkündür.  Kıbrıs Türk Eğitim sisteminde okullarda hâlâ geleneksel eğitim anlayışı hüküm sürmektedir. Eğitim konusunda bazı mitler yaygın durumda ve okullara bu yanlış bilgiler şekil vermeye devam ediyor. OECD’nin yayınladığı “Dünya standartlarında 21. Yüzyıl Okul Sistemi Nasıl İnşa Edilmeli?” başlıklı raporda bu mitlere değinilir. Dezavantajlı grupların ve göçmen çocukların her zaman daha başarısız oldukları, fazla para harcamanın her zaman başarıyı arttırdığı, sınıflardaki öğrenci sayısı az olan sınıfların daha iyi olduğu şeklinde görüşlerin birçok okul liderinde ve öğretmende yaygın olarak doğru kabul edilmektedir. Yine benzer şekilde, öğrenmeye daha fazla zaman ayırmanın daha iyi sonuç vereceği, eğitimde başarının her zaman yetenekle ilgili olduğu görüşü de yaygın mitlerdendir. Bunların yanında,  bazı ülkelerin kültürel yapılarından dolayı daha iyi performans gösterdiği ve öğrencileri becerilerine göre sınıflara, gruplara ayırmanın standartları yükselttiği şeklindeki görüşlerin de doğru olduğu varsayılır.

Bilimsel dayanaktan yoksun oldukları halde hâlâ daha birçok okulda bu kabullerin eğitime yön vermesi, okulların gereksinim duyduğu değişimi yapabilmesinin önünde önemli bir engel oluşturur. Eğitimde yüksek başarı gösteren sistemlere bakıldığında taşıdıkları özellikler oldukça dikkat çekicidir. Her şeyden önce eğitim uzun dönemli yatırımlara önceliklidir. Bu sistemlerde her öğrencinin öğrenebileceği ilkesi kabul edilir. Öğrenciler akademik olarak ayrıştırılmaz çünkü bu aynı zamanda sosyal ayrıştırma yapmak anlamı taşır. Öğretmenler öğrencilerin sadece akademik başarılarına değil aynı zamanda iyi olma hallerine de özen gösterir. Öğretmenler titizlikle seçilir. Yenilikçi olmaları ve kendilerini özellikle de mesleki anlamda sürekli geliştirmeleri teşvik edilir. En başarılı okul liderlerini ve öğretmenleri en zor okullara çekme konusunda teşvikler uygulanır.

Bu noktada, Sergivanni ve Starratt gibi düşünürlerin de belirttiği gibi dönüşüm,  öğretmenlerin olaylara bakış açısını, inançlarını, isteklerini, bilgilerini ve işleri o zamana kadar yapma alışkanlıklarını değiştirmekle olanaklı olacaktır. Okul liderinin en önemli görevi de bu değişimi yönetmektir. Donanımlı, etkili, cesur okul liderleri bulundukları ortamın koşullarını tespit ederek, analizini yaparak hızlıca sorunlara odaklanırlar. Bu niteliklere sahip liderler, eğitimin diğer paydaşlarını da motive ederek, okul kültürünü değiştirip, akılcı planlamalar yaparak sorunlara azami düzeyde çözümler üretebilirler. Paydaşların (öğrenci, öğretmen, veli) fikirlerinin alındığı,  katılımcı ve bilimsel verilere dayalı olarak planlamanın yapıldığı bir okul ortamı, barışçıl ve insani değerlere dayalı bir anlayışın üzerine temellendirilmiş okul kültürü,  beraberinde akademik başarıyı da getirecektir. Böylesi değerlere sahip bir okul ortamında yapılacak bir eğitim ve öğretimin başarısız olma ihtimali çok düşüktür.

Radikal değişiklik, fark yaratma gibi beklentiler genelde siyasi karar mekanizmalarından beklenir. Sistemin yarattığı tıkanıklık aynı zamanda çalışanları da bu çarkın bir dişlisi haline getirerek zihinlerini esir alır. Kurum çalışanları hep bir atalet içinde bir kurtarıcıyı bekleyip durur. Bu noktada başta okul liderlerinin olmak üzere tüm paydaşların daha fazla sorumluluk alarak özerk bir okul modeline doğru evrilmeleri şarttır. Sorunların önemli bir kısmının örgütün yönetilme şeklinden kaynaklandığını görebilmek bu noktada atılabilecek önemli bir ilk adımdır. 

Demokratik olmayan, insani değerlerin göz ardı edildiği bir yapı içinde, çalışanların ve örgütün tüm üyelerinin  işlerine şevkle sarılmalarını beklemek hiçbir şekilde bilimsel değildir.

 


Kaynakça

Dünya Standartlarında 21. Yüzyıl Okul Sistemi Nasıl İnşa Edilmeli? Erişim adresi: https://tedmem.org/wp-content/uploads/2019/07/dunya-standartlarında-21-yuzyil-okul-sisteminasil-insa-edilmeli.pdf  

 

 

Bu haber toplam 2621 defa okunmuştur
Etiketler :
Gaile 470. Sayısı

Gaile 470. Sayısı