1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Yeni Bir Eğitim İçin Yapılması Gerekenler
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Yeni Bir Eğitim İçin Yapılması Gerekenler

A+A-

Çoğu zaman yeni başlayacak yılın yeni şeyler getirmesi beklenir. Bu beklentiyi boşa çıkarmamak adına 2020’ye girerken; çok ihtiyaç duyduğumuz yeni eğitim yapılanması, yeni eğitim anlayışlı kısacası yeni bir eğitim için neler yapılması gerektiğini bir yerlere not etmek de büyük fayda var diye düşünüyorum.

Eğitim adına nelerin yapılaması ya da yapılmaması gerektiğini belirlemek için eğitim araştırmalarına bakmanın öncelikli olarak yapmamız gereken şey olduğunu fark etmeliyiz… Gerek ülkemizdeki eğitim sistemi bileşenleri üzerine yapılan eğitim araştırmaları gerekse uluslararası değerlendirmeler eğitimin iyileştirilmesinin önünde engel olabilecek yanlış varsayımları ortaya çıkarmaktadır. Daha iyi bir eğitim sağlayacağına inandığımız kimi uygulamaların doğru olmadığını gösteren araştırma bulguları Tablo 1’de özetlemeye çalıştım.

Öte yandan Dünyadaki çağdaş eğitim sistemlerine baktığımızda şu durumu açıkça görebiliriz. Eğitim sistemleri iyi olan ülkelerin kişi başına düşen milli gelirleri de yüksektir. Bu durum bir paradoks mudur? Yani gelirleri yüksek olduğu için mi eğitimleri iyidir yoksa eğitimleri iyi olduğu için mi gelirleri yüksektir? Bu konuda çeşitli tartışmalar yapabiliriz ancak bu durumdaki ülkelerin tarihsel gelişimine baktığımızda iyi eğitim sistemleri kurdukları için geliştiklerini rahatlıkla görebiliriz.

Peki, ama bu ülkeler eğitimde ne yapıyorlar? Yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinin ortak eğilimlerini ortaya koyan özelliklerden hareketle, yeni bir eğitim için yapılması gerekenleri şöyle özetleyebiliriz:

  1. Eğitim politikalarını, ülkenin önde gelen politikaları haline getirmek: Üniversite adası sıfatına sıkı sıkıya sarılmış olsak da, ne yükseköğretimde ne de genel eğitim sisteminde açık, anlaşılır ve çağdaş eğitim yaklaşımlarını için bir eğitim politikamız yok. Oysa nitelikli bir eğitim için yapılması gereken ilk şey budur.
     
  2. Her öğrencinin öğrenebileceği ve nitelikli bir yeterlilik düzeyine ulaşabileceğine inanmak: Ülke politikalarında eğitime öncelik vermek iyi bir eğitim sistemi inşa edebilmek için ön koşul olabilir, ancak bir sistemde öğretmenlerin, ailelerin ve toplumun yalnızca bir kısım yetenekli öğrencinin yüksek yeterlik düzeyine ulaşabileceğine inanması daha ileriye gitmenin önündeki en büyük engeldir.
     
  3. Yüksek puan yerine yeterlilikleri dikkate alan bir başarı anlayışını benimsemek: Sınavların zihindeki ezberlenmiş bilgileri değil, üst düzey yeterlikleri ölçmeli. Aileler, öğretmenler ve öğrenciler bu yeterliliklere göre kendi bulunduğu yeri ve hangi yeterliklerin edinilmesi gerektiğini şeffaflıkla kıyaslayabilmeli. Bireyin bir sonraki kademeye ya da iş hayatına geçebilmesi, tanımlanmış olan bu yeterliklere sahip olmasıyla ilişkilendirilmelidir.
     
  4. Nitelikli öğretmenler istihdam etmek ve öğretmenin gelişimini sürekli kılacak bir mekanizma yaratmak: Öğretmenlik mesleğinin statüsünü yükseltmek, hazır bulunuş düzeyi en yüksek öğrencilerin öğretmenlik mesleğini tercih etmelerini sağlayan bir istihdam politikası hayat geçirmek büyük önem taşımaktadır. Ancak bu politikanın aynı zamanda öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin desteklenmesi, mesleki bilgi ve becerilerinin güncelliğinin sağlanması amacıyla eğitim fırsatlarına hem kayda değer yatırımlar hem de sorumluluklar içermelidir. Yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinde genel olarak öğretmenlik mesleğinin ayrıcalıklı bir toplumsal statüsü bulunmaktadır. Bu ayrıcalıklı toplumsal statü öğretmenlik mesleğine girmek isteyenlerin profilini de etkilemektedir.
     
  5. Eğitim sisteminin her aşamasında denetim ve hesap verebilirlik sağlanmalıdır: Öğrencilerin performansına ilişkin veriler; öğretmenler ve okul yöneticilerinin işe devamları, performansları, yenilikçi uygulamaları ve daha etkili çalışma ortamlarında bulunup bulunmadıklarının hesabı verilmelidir. Bu hesap verebilirlik; öğretmenlerin idari makamlardan önce, diğer öğretmenlere ve öğrencilere karşı hesap verebilir olduğu ve sorumluluk hissettiği, profesyonel öğrenme ağlarının oluşturulduğu yaklaşımı ifade etmektedir. Eğitim sisteminde hesap verebilirlik güven kültürünün oluşmasını oldukça önemli kılmaktadır. Beklentilerin ve hedeflerin açıklıkla ortaya konmasıyla hesap verebilirliğin sağlandığı sistemlerde insanların değerlendirme sürecini anlamlı görmesi ve güvenlerini sağlamak mümkün olabilir.
     
  6. Daha çok harcama yerine daha akıllıca harcama: Eğitim sistemlerinin organizasyonuna ilişkin temel değişiklikler gerçekleştirmek daha fazla para harcamadan sonuçları iyileştirmenin alternatif bir yolu olabilir. Daha küçük sınıflar ve daha iyi öğretmenler arasındaki tercih, eğitim sisteminde harcamaların daha etkili olma adına önceliklendirilmesine bir örnektir. Yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinde kaynakların daha çok öğretmenlerin geliştirilmesi için harcanması eğilimi bulunmaktadır.

Bütün bunları gerçekleştirmek bugün için size mümkün görünmüyor olabilir. Ne yazık ki haklısınız, çünkü eğitim anlayışımızı değiştiremezsek bu dönüşümü de gerçekleştirmek mümkün değildir…  Ancak başaran ülkeler var. Ve bu ülkeler bugün yaptıklarımızın tam tersin yapamaya gayret ediyorlar. Örneğin; okul sürelerini kısaltmışlar, ev ödevini, anlamsız sınavları, işe yaramayan testleri kaldırmışlar. Öğretmenlerine, mümkün olan en düzeyde yetişme şartı koyup, en yüksek düzeyde maaşlar veriyorlar. Ve odaklandıkları tek şey; öğrencilerin birbirleri yarışarak geçmek değil, birlikte çalışarak kendi yeteneklerini keşfetmek ve geliştirmek… 

Öğrenciler bugünkü nüfusumuzun %20’si olabilirler ama geleceğimizin yetiştin bireylerinin %100’ünü temsil edecekler... O halde onları bugünkü kötü eğitim sisteminin bize empoze etmeye çalıştıklarından kurtarmak, onları yüksek yeterliklere sahip yetişkin bireyler olmalarını sağlayacak yeni okullar, yeni anlayışlar, yeni öğrenme uygulamaları kısacası yeni bir eğitim kurmak mümkündür

tablo1-005.jpg

 

 

Bu yazı toplam 2748 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar