1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Yanındakini Geçmek Mi? Kendini Geliştirmek Mi?”
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Yanındakini Geçmek Mi? Kendini Geliştirmek Mi?”

A+A-

Bugün 1 Eylül… Dünya Barış Günü…

Barışı yakalamak, barışı içselleştirmiş bireylerle mümkündür. Bu da eğitimin işidir… Barış eğitiminin, eğitim sistemlerine entegre edilmesi kaçınılmazdır. Oysa ne yazık ki, “barış” kavramının tam karşısında duran kimi tanımların yer aldığı bir eğitimden geçiyoruz…

Eylül ayı aynı zamanda yeni eğitim dönemine başlama ayıdır. Eğitim sisteminin ihtiyaç duyduğu tüm unsurların hazır edilip, öğrenenlerin hizmetine sunulmasının başlangıcıdır… Her eğitim döneminin başında olduğu gibi bu yıl da Milli Eğitim Bakanlığı’nda hareketlilik en üst düzeyde… Bir yandan eksik öğretmen sorunları çözümleye çalışılırken, bir yandan da okul alt yapılarının, ders kitaplarının ve diğer materyallerin tamamlanması konusunda büyük bir gayret var…

Ancak “bütün bunlar yeterli mi?” sorusunun yanıtı kuşkusuz “hayır”dır… Çünkü esas olan eğitim sistemini oluşturan anlayışlar bütünüdür… Yani yanıtlanması gereken esas soru şudur: “Yanındakini geçmek mi? Kendini geliştirmek mi?”

Ne yazık ki; bizim eğitim anlayışımız, başarısızlıklar üzerine kurulmuştur. Başarılıların küçük gruplar, başarısızların büyük kalabalıklar olarak eğitimin içinde yer alması kronikleşmiştir. Bu nedenle de özellikle son yıllarda, “yanındaki arkadaşını” geçmek öğrencinin temel hedefi olmuştur.

Sistem, öğrencileri birbirleri ile yarıştırıyor. Hiçbir durumda öğrenci kendi düzeyinin ne kadar geliştiği ile ilgilenmiyor. Böyle olunca da öğrencinin kendi gelişiminin önemi ortadan kalkıyor…

Finlandiya Eğitim Sistemi, yukarıda anlatmaya çalıştıklarımın ispatı gibidir… Gerek Finli yetkililer gerekse öğretmenler, fazladan bir çaba göstermemelerine karşın eğitim sistemlerinin dünyanın en iyileri arasında yer almasına büyük bir şaşkınlık duyduklarını gizlemiyorlar…  Eğitim bilimcilere göre bu başarının temel nedeni ise Fin Kültüründe diğerinden üstün gelmeye çalışmak yerine kendini iyileştirme düşüncesinin hakim olması olarak açıklıyorlar. Tıpkı son dönemlerde Finlandiya’nın önüne geçmeyi başaran uzak doğu kültürlerinde olduğu gibi…

Elbette ki, öğretmenlerimizin eksiksiz olarak görev yapması, okullarımızın alt yapının geliştirilmesine ve tüm eğitim materyallerinin öğrencilerin hizmetlerine sunulması önemlidir. Bu nedenle her öğretim döneminde bütün bunların en üst düzeyde sağlanması için eğitime yön verenler canla başla çalışmalıdır.

Ancak yapılması gereken daha önemli bir şey daha var. Eğitim sistemini oluşturan anlayışları çağdaş düşünceler üzerine kurmak… Ya “yanındaki geçmek” üzerine kurulan bu yapının sürüp gitmesine izin vereceğiz ya da “kendini geliştirmeyi” tüm öğrencilerimize öğreteceğiz… Başka seçenek yok gibi…

-------------------------------------------------------------------

 
Aklınızda Bulunsun
 

Çağla Öğretmenim

Çağla öğretmenim…

Öğretmen olmanın erdemi daha bakışlarında belli olan güzel öğretmenim…

Matematik dersinin gizemli ve anlaşılmaz dünyasını, zihinlerimizde yeni heyecanlar yaratarak öğreten öğretmenim…

Ama aynı zamanda aydın olmanın, erdemli olmanın, ilerici olmanın, insan olmanın en önemli tohumlarını da beyinlerimize eken öğretmenim…

Sosyal ve toplumsal mücadele ruhunla, değişime açık ve gerçekçi duruşunla hep örnek kişiliğimiz olan öğretmenim…

Ortaya koyduğun değerler, yazdığın eserler ve en önemlisi yetiştirdiğin öğrenciler seni hiç unutmayacak, unutturmayacak öğretmenim… Güle güle sevgili öğretmenim, ışıklar içinde ol…

---------------------------------------------------------


Anlayana - Gülmece

Yönetim Felsefesi

Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verildi. Her iki takımda performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçti. Büyük gün geldi ve iki takımda kendini hazır hissediyordu. Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazandılar...

Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılmıştı. Türk şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verdi. Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu hata bulundu ve çözüm önerisi getirildi:

Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor,1 kişi dümencilik yapıyordu. Türk Takımında ise 1 kişi kürek çekiyor, 8 kişi dümeni kullanıyordu.

9 kişilik Türk takımı Japonlarla bir yarış yapmak üzere yeniden yapılandı. Yeni yapılanma şekli şöyleydi; 4 dümen müdürü, 3 bölgesel dümen müdürü, kürek çekmekle görevli kişinin performansından sorumlu 1 dümen yöneticisi ve 1 kürek çekme elemanı.

İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazandılar. Sinirlenen Türk şirketi yönetim kurulu hemen harekete geçti: Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovuldu ve müdürlere sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye verildi.

Bu yazı toplam 2211 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar