1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Vicdanların reddettiği ‘ilkellik’
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Vicdanların reddettiği ‘ilkellik’

A+A-

 

Seneler evvel “rahat” bir askerlik yaptım. Epeyce erteledikten sonra “mecburi” giderken 7 senelik gazeteciydim ve basın işlerine görevlendirmişlerdi.
O dönem “genel yayın yönetmenliğimizi” de yapan eski komutanlardan biri yardım etti.
Böyle bir talebim yoktu.
Kendince “sevgisini” gösterdi.
730 günümü yitirdim.
Evlendikten tam bir ay sonra askere gitmiş, iki sene sonra yeniden dünyaya dönmüştüm.
“Hayatı öğreniyorsun” dedikleri şehir efsanesidir.
Ne hayatı ne de savaş tekniklerini öğreniyorsunuz.
Sabah akşam beyninizi yıkıyorlar. Can sıkıntısı ve ilkellikle zaman geçiyor, çoğu da “nöbet” zaten...
Bir de  “kendi ayakların üzerinde durmak” diyorlar. Yaşadığımız çağda, bunu öğrenmenin çok daha bilimsel yolları var, eziyetten uzak, üretime çok daha açık...

*  *  *

Öldürmeyi öğretiyorlar.
Kıbrıs ülkesinde aynı kaderin ortaklarıyız, aynı coğrafyanın... Bu adanın kardeş çocuklarıyız.
Kim kimi öldürecek?
“Geçmişte öldürmüştü” diyeceksiniz.
Yok! Tam da öyle değil.

İnsanlar birbirini öldürsünler diye, geçmişte birileri kendine “vazife” edinmişti.

*  *  *

“Vicdani Ret” dalgası büyüyor ve bu çok anlamlıdır, umut vericidir.
Şimdilik “vicdani retçilerin” çoğunluğu “mecburi askerlik” yapmış, “seferberlik” karşısında bir direniş ortaya koymuş isimler olabilir.

Ama önemli olan bilinçtir.
“Vicdani retçiysen o halde askere de gitmeyecektin” diyenler de vardır ve öfkelenmemek gerekir. Çünkü devasa bir “tabu”dan söz ediyoruz ve elbette, daha çok konuşacak, tartışacağız.
Ah keşke zamanında askere göndermeseydi anam babam, gitmeyecek kadar cesaretim ya da fikrim olsaydı.
Gücümüz yetseydi, keşke...
Bakınız, benim evladım ve daha yüzlercesi, senelerdir, diğer Kıbrıslı çocuklarla aynı sıralarda okuyorlar.
Uzakta okusalar ne fark eder.
Ana babalara diyorlar ki:
“Bu çocukları birkaç seneliğine bize emanet ediniz, onlara, birbirlerini nasıl öldüreceklerini öğretelim.”

*  *  *

Askerliğin varlığı ya da yokluğuna biz karar veremiyoruz.
Seçtiklerimiz de veremiyor.
Asıl kahreden bu!
Güney de aynı kuzey de...
Hele güneyde, lise sonrası alıyorlar askere, ‘vicdani ret hakkı’ tanınsa dahi...
Kıbrıs’ın bahtsızlığı milliyetçi hezeyanlar ve etnik renklerle boyanmasıdır.
İyi ki bir “başkaldırı” vardır.
Şimdilik bu az olsa dahi, vicdanlarda “sınırsız” reddedilmiştir askerlik!
Gün gele “hapsedilecektir” düşmanlık...

 

 

Bu yazı toplam 2310 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar