1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. Umut – Helal Para – Haram Para
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

Umut – Helal Para – Haram Para

A+A-


Yine ‘umut’ rüzgarları esmeye başladı.  Rüzgarlar umutluları sevindirirken ‘Hayır’cıların  saldırıları da arttı.  Her koldan, artarak devam edeceği  kesin.  Ayrım yapmadan,  iki tarafta da durumun aynı olduğu da kesin.
Ordan burdan, ufaktan ufaktan  kafa karıştırma amaçlı gürültülüler çıkarılmaya başlanırken aniden ‘AB’den  Mali Yardım Alanlar Listesi’ çıkarılıverdi ortaya. Bu yardımların neden, nasıl,  hangi amaçlarla  ve de kimlere verildiği bilindiği halde.... 2004’ü hatırlamak lazım bu noktada. Aynı filmi 2004’de de görmüştük...

*  *  *

Kuzeye sadece iki kaynaktan mali yardım gelmekte. Ne var ki, gelen bu mali yardımlar ikiye bölünmüş gibi sanki. Biri ‘Helal’ (!) , diğeri ‘Haram’ (!)  para... ‘Helal’ olanını,  kimin, içinden nasıl gelirse,  har vurup harman savurması  ‘doğru’...  Mesela ‘Helal Para’dan, yüzlerce yeni müşavir yaratmak; 2 küsur milyon lira harcayarak yepyeni makam arabaları almak ‘doğru’.... Ama ‘Haram’ para ile, örneğin kanserlilerin, kültür derneklerinin ve benzeri kuruluşların para alması ‘yanlış’... 
Bir yanda ‘Helal Para’ , diğer yanda ‘Haram Para’... Beğen beğendiğini...

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

         

Onun arabası var,  güzel mi güzel

Günün önemli konusu (!),  ‘Makam arabaları’... Belli ki, Hülümetimiz için çok önemli bir ‘sorun’du  ‘Makam Arabaları’ sorunu.  Bir an önce halledilmesi gerekiyordu. Ve halledildi...  Birçok şey için “Yok...” denen para bulunuverdi.  Hem de 2 milyon küsur TL...  Bulundu ve bu büyük sorun (!) ortadan kalkmış oldu.
Bundan böyle Başbakanımız ve Bakanları bir yerden bir yere,  anlarına, şanlarına çok daha yakışır makam arabalarıyla gidebilecekler....
Şu  yeni ‘makam arabaları’ konusu gündeme düştüğünden bu yana, dudaklarıma iki şarkı takıldı. Biri çok eskilerden. Galiba Münir Nurettin Selçuk’undu. Diğeri daha yakın bir tarihten. Mustafa Sandal’ın... Paylaşıyorum.

No.1  Otomobil uçar gider, ömrüm gibi geçer gider.
   Ben talihin peşindeyim, talih benden kaçar gider.
   Yaaaarrr, yaaarrr... Güzel yolcu güle güle...

       

No.2  Onun arabası var, güzel mi güzel
   Şoförü de var, özel mi özel
   Bastı mı gaza, gider mi gider....

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

   

Sessiz sadasız bir yıldönümü

Hafta başı, Türk tarihinin kara lekelerinen birinin yıldönümüydü. ‘6-7 Eylül Olayları’ diye söz edilir hep.  Bilmeyenlere birazcık bilgi verelim;  bilenlere de hatırlatalım...
Yıl 1955.... Ünlü Türkiye medyası sistematik bir şekilde, Kıbrıs’da kıyametin kopmak üzere olduğu, kahpe (!) Rumların, zavallı Kıbrıslı Türkleri katlettiği ve katletmeye hazırlandığı yaygaraları içinde. Ve tam da bu sırada bir gazetede bir manşet ile, Selanik’te,  Atatürk’ün doğduğu evin bombalandığı haberi yayılıyor.  Kapının arkasında,  her nasılsa hazır bekleyen büyük Atatürkçülerle büyük milliyetçiler bir anda sokağa dökülüveriyorlar. Ve İstanbul’deki Rum esnafının işyerlerine saldırılar başlıyor.  Büyüdükçe büyüyen olaylar sonrasında Rum dükkanlarının çoğu hem tahrip hem de yağma ediliyor.  Olan olduktan sonra ortaya çıkıyor ki ‘haber’ bir yalan.... Yıllar sonra da ortaya çıkıyor ki ‘olay’ ‘Derin Devlet’in organizasyonu. 
1963’lere gelinceye, ve daha sonra da,  ülkeyi 1974 Savaşına taşıyıncaya kadar, perde gerisinde neler neler döndüğünü, neler neler yapıldığını (Türk-Rum), itiraf etmeye cesaret edenlerin yazdıklarından, ve kulaktan kulağa anlatılanlardan öğrenmek acı veriyor insana... Düşündürüyor.  Orada burada çıkarılan silahlı çatışmaların perde arkası mı istersiniz ? TC Lefkoşa’daki bir binasının kurşunlanması mı isteriniz ? Bayraktar Camii’nin bombalanması  olayı mı istersiniz ?... Ve uzayıp giden bir liste.... Ve tabii sonuçları...
Kurbanlar, her zaman olduğu gibi yine masumlar.


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

     Sokak Ağzı

• Garar verdim ben da değişeceyim arabayı. Oradan burdan kesip, yepyeni gıcır bir Mercedescik alacayım ben da....Adamlar sınıfına girmenin başga bir yolu yog....
• Gene Bayram gene tatil...Hem da on gün... Ohh guzzumm ohhh. Ne memleket be.....
• Saatlar değişmeyecekmiş artık. Anavatan öyle karar verdi.  Biz geri kalacak değildik tabii. Üç adım ötemizle bile saat farkı olacak. Avrupayla da üç saat fark.
• Ben, referandum olursa “Hayır” deyceyim. İnşallah ‘Hayır’ çıkar sonuçta da silahlanıp  Tahsin’nan beraber dağlara çıkmak zorunda kalmayız.
• Yakında dava açacağım hem belediyelere hem da Kara Yolları dairesine.. Çukurlara düşmeden yolculuk yapmak mümkün değil yollarımızda.  Çukurlara düşe düşe arabaların orası burası darmadağın oldu.

Bu yazı toplam 2471 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar