1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Umberto Eco Sonrası Umberto Eco (1)
Umberto Eco Sonrası Umberto Eco (1)

Umberto Eco Sonrası Umberto Eco (1)

Umberto Eco Sonrası Umberto Eco (1)

A+A-


Hakan KARAHASAN
Hakan.karahasan@gmail.com

Umberto Eco. 1932 yılında Alessandria’da doğan ve 19 Şubat 2016 tarihinde vefat eden, 20. ve 21. Yüzyılın önemli entelektüellerinden birisiydi tartışmasız. 84 yıllık yaşamına birçok eser sığdırmış bir akademisyen, “genç bir romancı,” edebiyat eleştirmeni, ortaçağ uzmanı, göstergebilimci, köşe yazarı, TV programı yapımcısı ve entelektüel olmak üzere değişik şapkalar taşımaktaydı. Kişisel bir yorum olacak ama, bu denli önemli çalışmalara imza atan bir kişi ile karşılaşma şansı bulduğum için bir taraftan gurur duydum hep, ama öte yandan, hani derler ya, her ölüm erkendir. Hele bu kişi, Umberto Eco ise, 84 yıllık yaşam bile bu söylemi değiştirmiyor.

Birçok yapıtı Türkçe de bulunabilen Eco’nun belki de en önemli yapıtlarından birisi olan, daha doğrusu, İtalya dışında tanınmasına yol açan Açık Yapıt, yayımlandığı 1962 yılında birçok tartışmayı beraberinde getirmiş, epeyce ilgi uyandırmıştı. Çağdaş sanat yapıtlarının içinde bulunduğu durumu açıklayan Açık Yapıt, bununla sınırlı kalmayarak, daha sonra, göstergebilimin kurucularından Charles S. Peirce ve Ferdinand de Saussure ile bu alanın kurumsallaşmasına önemli katkıları bulunan Roland Barthes’dan sonra, Eco’nun, deyim yerindeyse, kendi başına bir okul olmayı başarabilmesinde mihenk taşlarından bir tanesi olmuştur. Başka bir deyişle, günümüzde göstergebilimden bahsederken Eco’nun adını anmamak imkânsız. 1968 yılında İtalyanca olarak yayımlanan La Struttura Assente [Bulunmayan Yapı] çalışması ile, göstergebilime önemli katkılar koymuş, sonrasında bu eseri İngilizceye çevirirken, aradan geçen zaman içinde geliştirdiği kuramını A Theory of Semiotics [Göstergebilim Kuramı] kitabı ile çok daha geniş kitlelere açmıştır. Her eserin ‘açık uçlu’ olduğunu ve yeniden yazıldığını belirten Eco, aslında bunu yapmak suretiyle sanki Açık Yapıt’ta oluşturduğu kuramı destekliyordu. Lakin, hemen belirtmek gerekir ki, Eco’nun İtalyanca ve İtalyanca dışındaki dillerde var olan kuramsal yapıtlarının önemli bir kısmı, ne yazık ki, hâlâ Türkçeye çevrilmiş değil. Eco’nun vefatından sonra bunların hızla Türkçeye kazandırılması, edebiyat, dilbilim, iletişim ve sosyal bilimler alanında çalışma yapanlar için önemli çünkü kuramsal çalışmaları ve edebi eserleri arasında birçok parallellikler mevcut. Yorum-Aşırı Yorum kitabında “aşırı yorum” derken bahsetmiş olduğu nokta ile I limiti dell'interpretazione [Yorumun Sınırları] adlı çalışmalarında yorumun nerede başlayıp, nere(ler)de bittiği tartışmasını ses getiren romanlarından Foucault Sarkacı’nda buluruz. Her şeyin her şey ile bağlantısının olduğu bir romanda, acaba gerçekten her şeyin bir anlamı var mıdır? “Yorumun sınırları” nerede başlar, nerede biter? Türkçeye henüz çevrilmemiş olan bu çalışmada Eco, bir yandan Peirce’ün göstergebilim kuramını ziyaret ederek, sonsuz semiosis’in ne olduğunu açıklarken, diğer yanda ise Açık Yapıt’ta bahsetmiş olduğu çağdaş sanat yapıtlarının izleyici/dinleyici tarafından tamamlanma durumu olan “açık” olma hâlini bireyin “keyfince yorumlamak” diye agılamamak gerektiğini, bağlam ve metnin söylemeye çalıştığı mesaj ile ilintilendirmek gerektiğini tekrarlar.

Bundan başka, ilk olarak 1980 yılında yayımlanan ve İtalyan yazar Armonda Massarenti’ye göre günümüzde 50 milyon satışa ulaşan Gülün Adı ile aslında, alışılagelmiş ‘ciddi akademisyen” fikrini ‘bir ortaçağ polisiyesi’ ile alaşağı eden Eco, roman sayesinde geniş kitleler tarafından tanınma şansına sahip olmuştur. Daha sonra yayımladığı Foucault Sarkacı, Baudalino, Önceki Günün Adası gibi romanlarla sadece bir kuramcı ya da akademisyen değil, aynı zamanda usta bir romancı olduğunu da kanıtladı. Genç Bir Romancının İtirafları‘nda, “genç bir romancı” olarak roman sanatı üzerine önemli bilgiler verdi. Tabii bununla yetinmeyip, Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı çalışması ile Batı Avrupa kültüründe kusursuz dile ulaşma çabalarını anlatırken, aynı zamanda Avrupa kültüründe önemli bir yer tutan güzellik, çirkinlik, listeler, hayali yerler gibi konuları da incelemekten geri kalmamıştır. Güzelliğin Tarihi ve Çirkinliğin Tarihi adlı eserler Türkçeye kazandırılmış olsa da, 2009 yılında yayımlanan Vertigine della lista [The Infinity of Lists - Listelerin Sonsuzluğu] hâlâ çevrilmeyi bekliyor.

Kitaplar ve onların teknoloji ile geçirdiği dönüşümü Jean-Claude Carrière ile birlikte tartıştığı Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın kitabında, teknolojik değişimin kitabın ömrünün son bulacağı fikrinin aksine, farklı formlarda da olsa, devam edeceğini söyleyecek kadar iyimserdi. Uzun yıllar başında bulunduğu Bologna Üniversitesi İnsani Bilimler Fakültesi’nde yaptığı bir uygulamadan bahsetmek, bir aydın olarak Eco’nun nasıl birisi olduğunu göstermesi açısından önemli bir örnek kanımca. Genelde, eğer Bologna’da ise, her ay Fakülteye kitaplar ile gelip, artık ilgisini çekmeyen, kendisine eleştiri yazısı yazması amacıyla yayınevleri veya yazarlar tarafından gönderilen ama okumadığı kitapları Fakültedeki uzun siyah masanın üzerine bırakıp gider, böylece ihtiyacı olan öğrencilerin faydalanmasını sağlardı. Kendisine imzalanıp gönderilen ama okumadığı kitaplardan bir tanesi, şu an kütüphanemde bir hatıra olarak duruyor...

Konu Eco olunca sayfalar dolusu yazmak yetmiyor. 84 yıllık yaşamını bu kadar dolu geçiren birisini kısa bir yazı ile anlatmak yetersiz elbette. Eco’dan önce gerek göstergebilim, gerekse edebiyat incelemeleri başkaydı, bugün ise bambaşka. “Eco’dan sonra[ki] Eco”, büyük bir ihtimalle, onun açtığı kuramsal tartışmalar üzerinden evrilip, eklendikçe değişecek ancak edebiyat, felsefe denildiği zaman 20. ve 21. Yüzyılın bu önemli düşün insanı, farklı sebeplerle okunup, tartışılmaya devam edecektir.

(1) Yazının başlığı, Gianfranco Marrone’nin “doppiozero” websitesinde yayımlanan “Eco dopo Eco” başlığından devşirilmiş olmakla birlikte, yazı Marrone’nin yazısının çevirisinden çok, yazılma sürecinde esin kaynağı olarak kullanılmıştır. Marrone’nin yazısı için, bkz: http://www.doppiozero.com/materiali/ricordi/eco-dopo-eco

Bu haber toplam 3444 defa okunmuştur
Gaile 358. Sayısı

Gaile 358. Sayısı