1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. UĞUR KANTAR DAVASI
UĞUR KANTAR DAVASI

UĞUR KANTAR DAVASI

2011 yılında Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Disiplin Koğuşu’nda, ‘ağır işkence’ görerek hayatını kaybeden Uğur Kantar davası karara bağlandı.

A+A-

 

• 2011 yılında Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Disiplin Koğuşu’nda, ‘ağır işkence’ görerek hayatını kaybeden Uğur Kantar davası karara bağlandı. Dönemin Askeri Cezaevi’nde gardiyan olan dava sanıkları Ayhan Arslan ve Fırat Keser ‘ağırlaşmış işkence’ nedeniyle suçlu bulundu ve müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Askeri Cezaevi Müdürü olan Ayhan Şentürk ise ‘ihmal sebebiyle görevi kötüye kullanma’ suçundan 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı

• Mahkeme, ayrıca sanıklar Ayhan Arslan ve Fırat Keser’in farklı tarihlerde farklı kişileri de yaraladığını beyan etti. Sanıklar farklı tarihilerde; Mesut Yılmaz, Erkut Kılıçarslan, Hasan Coşkunlar, Kazım Kızğı, Mustafa Ertuğrul, Ömer Gülcan, Kemal Karadağ, Bilal Baysal,Mehmet Selman Bektaş, Yusuf Kural, İlhan Altınok, Halit Yüksel, Yasin Gevrek, Adil Vural ve Mehmet Şirin Erdem’e  ‘Basit Tıbbi Müdahale ile Giderilebilir Ölçüde Kasten Yaralama’ davasından suçlu buldu.

• YENİDÜZEN’e konuşan Baba Aydın Kantar:“Oğlum askere gelmeden internetten Kıbrıs’ı araştırdı. Burada işkence olduğunu söylemişti bu yüzden Sivas’a gitmek istedi. Sanki içine doğmuştu ama biz çocuğumuzu bile bile gönderdik. Ne işkencesi falan dedik, kendi elimizle gönderdik. Keşke göndermeseydik, acımız büyük. Adalet tecelli etsin istiyoruz. Cezaevi müdürü de ağır ceza almalıdır”


Didem MENTEŞ

Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Disiplin Koğuşu’nda (DİSKO'da), 2011 yılında ‘ağır işkence’ görerek hayatını kaybeden Uğur Kantar davası sonuçlandı. Dönemin Askeri Cezaevi’nde gardiyan olan dava sanıkları Ayhan Arslan ve Fırat Keser ‘ağırlaşmış işkence’ nedeniyle suçlu bulunarak müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Askeri Cezaevi Müdürü olan Ayhan Şentürk ise ‘ihmal sebebiyle görevi kötüye kullanma’ suçundan 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.

Diğer sanıklar Süleyman Özdoğan, Ahmet Yurdusevdi ve Özkan Belmen ise davalardan beraat etti.
Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Girne Askeri Mahkemesi’nde görülen dava kararı ardından Uğur Kantar’ın babası Aydın Kantar, YENİDÜZEN’e konuştu. Kantar, “Oğlum internetten Kıbrıs’ta işkence varmış bu yüzden askerliğini burada yapmak istemediğini söylemişti. Sanki içine doğmuştu ama biz çocuğumuzu bile bile gönderdik. Acımız büyük” dedi.

Aydın Kantar’ın Avukatı Senem Doğanoğlu ise sanıklardan Ayhan Şentürk’ün de ağır bir ceza alması için de temyiz ve itiraz yoluna başvurduklarını dile getirdi.

79 gün komada kalmıştı

Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı 28. Mekanize Piyade Tümen Komutanlığında vatani görevini yapan Piyade Er Uğur Kantar, birliğinde bir arkadaşı ile kavga etmek suretiyle ''hoşnutsuzluk yaratmak'' suçundan dolayı bölük komutanı tarafından 7 gün oda hapsiyle cezalandırılmıştı. Cezasının infazı için 18 Temmuz 2011'de Askeri Cezaevi’nde disiplin koğuşuna konulan Kantar, 25 Temmuz 2011 günü gardiyan olarak askerlik yapan erler Fırat Keser ve Ayhan Aslan tarafından ciddi şekilde işkence görmüştü. Kantar “tekme, tokat, yumruk, sandalyeye kelepçeli olarak güneşin altında susuz bırakma” gibi türlü işkenceler görmesinin ardından 26 Temmuz’da hastaneye kaldırılmış 79 gün komada kalarak GATA Hastanesi’nde 12 Ekim 2011’de hayatını kaybetmişti.

Askeri Mahkeme son kez toplandı

Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Girne Askeri Mahkemesi’nde dün saat 14:30’da görüşülen davada sanıklar hazır bulunmazken, avukatları Selçuk Aydınlı ve Uğur Kantar adına babası ve Avukatı Ayhan Kantar mahkemede hazır bulundu. Sanık Ayhan Şentürk’ün avukatı Enver ÖZtürk ise duruşmaya katılmayarak mazeret bildirdi. Girne Askeri Mahkemesi Başkanlığında Yüzbaşı Ziya Kemal Gözdaş, üye Yargıç Üsteğmen Maviye Yılmazoğlu Özbek, üye Yargıç Teğmen Mehmet Dinçer ve askeri savcı Teğmen Yakup Cemil Kahveci’den oluştu. Başkan Yüzbaşı Ziya Kemal Gözdaş dün son kez taraflara söz hakkı tanıdı.

Kantar’ın Avukat son savunmasını yaptı

Avukat Doğanoğlu: “Sanık Ayhan Şentürk’ün cezaevi ile kendisine hesap soruşmadığını Özkan Belmen’in olanlara sessiz kaldığını, Fırat Keser’in ise 65 derece sıcaklıkta cezaevi dışında başka yerde herhangi bir faaliyet yaptırılmadığını söyledikleri nazara alındığında bu beyanların kaçamaklı ikrar olduğu ve talebimiz gibi tüm sanıkların işkence suçunu işlediklerine dayanak teşkil ettiğinin altını çizmek isteriz” dedi. 
Mahkeme, davada hazır olanların iddia ve gerekse savunmaları kapsamında ekleyecek başka bir beyanları olmadığını belirtmeleri üzerine, tüm sanık ve müdafilerin esas hakkındaki savunmaları ve son sözleri yerine geçmek üzere dosyadaki tüm beyanları yeni baştan ayrı ayrı okudu. Heyet, araştırılması ve soruşturulması gereken başka bir husus kalmadığından duruşmaya son verdi ve karar vermek üzere gizli müzakereye çekildi. Taraflar mahkeme salonundan çıkarak karar sonucunu bekledi.

3’ü suçlu 3’ü beraat

Mahkeme Heyeti, sanık Ayhan Arslan ve Fırat Keser’in 18-25 Temmuz 2011 tarihleri arasında Uğur Kantar’a karşı ‘Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış İşkence’ suçunu işledikleri anlaşıldığından ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına’ ancak cezanın sanıkların geleceği üzerindeki olası etki göz önüne alınarak ilgili madde gereğince, cezalarından indirim yapılarak ‘müebbet hapis cezası’na ile çarptırılmalarına karar verdi. Heyet, sanık Ayhan Şentürk’ün ise 19-25 Temmuz 2011 tarihleri arasında ‘İhmal Suretiyle Görevi Kötüye Kullanma’ suçunu işlediğini, bu suçtan dolayı indirimli olarak 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.

Heyet, 18-25 Temmuz 2011 tarihleri arasında ‘Görevi Kötüye Kullanma’ suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış olsa da; yapılan yargılama neticesinde diğer sanıklar Süleyman Özdoğan, Ahmet Yurdusevdi ve Özkan Belmen’in suçu işlediklerine dair şüpheler olduğu için beraatlarına karar verdi.

15 kişiyi de yaralamaktan suçlu bulundular

Mahkeme, ayrıca sanıklar Ayhan Arslan ve Fırat Keser’in farklı tarihlerde farklı kişileri de yaraladığını beyan etti. Sanıklar farklı tarihilerde; Mesut Yılmaz, Erkut Kılıçarslan, Hasan Coşkunlar, Kazım Kızğı, Mustafa Ertuğrul, Ömer Gülcan, Kemal Karadağ, Bilal Baysal,Mehmet Selman Bektaş, Yusuf Kural, İlhan Altınok, Halit Yüksel, Yasin Gevrek, Adil Vural ve Mehmet Şirin Erdem’e  ‘Basit Tıbbi Müdahale ile Giderilebilir Ölçüde Kasten Yaralama’ davasından suçlu buldu.

Tahliye olmuşlardı

Öte yandan Uğur Kantar davasında 23 Mart 2014’deki duruşmada, sanıklar Ayhan Arslan ve Fırat Keser hakim karşısına çıkarak ilk ifadelerini vermişti. İfade işleminin ardından Askeri Mahkeme, tutuklu sanıkların tahliyesine karar vermişti. Sanıkların tutuklu  kaldıkları süre, sorgu ve savunmalarının tespit edilmiş olması, delillerin büyük ölçüde toplanması tahliye kararına gerekçe gösterilmişti. Kantar ailesinin avukatı Teoman Özkan Hürriyet’e yaptığı açıklamada, tahliye kararların tepki göstererek “Hukuki her türlü usulsüzlüğün yaşandığı Uğur Kantar davasında tutuklu sanıkların 32 ay sonra ifadeleri alındı ve uzun tutukluluk süresi bahane edilerek, işkence suçundan tutuklu sanıklar hakkında oy çokluğu ile tahliye kararı verildi” demişti.
Kıbrıs kamuoyu yanında Türkiye kamuoyunun da  büyük yankı uyandıran ‘askerde işkence’ olayı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de gündemine gelmiş ve bir heyet Kıbrıs’a gelerek incelemelerde bulunmuştu.

----------------------------------------------------------------------------------------

Baba: “Oğlum Kıbrıs’da askerlik yapmak istememişti, içine doğdu…”

Karar sonrası YENİDÜZEN’e konuşan baba Aydın Kantar, geç de olsa adaletin yerini bulduğunu ancak cezaevi müdürü olan Ayhan Şentürk’ün de müebbet hapis cezası alması beklediklerini ifade etti. Evladının göz göre göre Kıbrıs’da işkenceye kurban gittiğini söyleyen acılı baba, adaletin tecelli etmesini istedi. Yıllardır nasıl yaşadıklarını bilmediğini, eşinin psikolojik sorunları meydana geldiğini anlatan Aydın Kantar, çok zorluklar çektiklerini yaşadıklarına bile inanamadığını ifade etti. Çok zorlu bir süreç geçirdiklerini bu süreçte basının kendilerine çok yardımcı olduğunu söyleyen baba, “basın olmasaydı bu olayın üzeri kapanacaktı” dedi. “Oğlumu bile bile ölüme yolladım” diyen Aydın Kantar, şunları ekledi: “Oğlum askere gelmeden internetten Kıbrıs’ı araştırdı. Burada işkence olduğunu söylemişti bu yüzden Sivas’a gitmek istedi. Sanki içine doğmuştu ama biz çocuğumuzu bile bile gönderdik. Ne işkencesi falan dedik, kendi elimizle gönderdik. Keşke göndermeseydik, acımız büyük. Oğluma öğlen 1’de spor yaptırdılar. Su vermediler, tuvalete göndermediler. İşkenceden bilincini kaybetti, sahte evrak imzalattılar. Oğlumu öldürdüler…”

-------------------------------------------------------------------------------

Avukat: “Ayhan Şentürk için de itiraz başvurusu yaptık”

Uğur Kantar’ın Avukatı Senem Doğanoğlu, 25 Temmuz 2011’de meydana gelen işkence sonrası Uğur’un 79 gün komada kaldığını bu süre içerisinde 6 Ekim 2011’de askeri savcılığın ‘öldürmeye teşebbüs’ davası açtığını ancak Uğur’un hayatını kaybettiğini hatırlattı. 4 yıldır devam eden bir süreç olduğunu, bu sürede ‘işkence’ söz konusu olduğu gerekçesiyle sivil mahkemeye sevk edilmek istendiğini ancak Askeri Yargıtay’ın bunu kabul etmediğini aktaran Avukat, sonuç olarak Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Girne Askeri Mahkemesi’nde davanın görüşüldüğünü söyledi. 6 sanıktan oluşan ‘işkence sonucu insan öldürme’ davasını yürütmeye çalıştıklarını söyleyen Senem Doğanoğlu, “tanıklar, işkence görenler oldu. Bu işkencenin sadece Uğur Kantar’a uygulanmadığını görmüş olduk. Bütün şikayetçiler gelerek burada şikayetlerini söylediler ve Uğur Kantar’ın maruz kaldığı eylemleri teker teker anlattılar. Askeri Disiplin Cezaevi’nin genel bir ilkesi olarak işkencenin nasıl yaygın olduğunun altını çizdiler. ‘Izdırap Taşı’ adı verilen taşların icat edildiğini, ‘Hoş geldin’ dayağının yaygın olduğunu, su vermemenin güneş altında bekletmenin artık rutin hale geldiğini ifade ettiler” dedi.
“Biz Yüksek Rütbeli Cezaevi Müdürü Ayhan Şentürk’ün de beraat çıkan 3 gardiyanın da bu işkencede iştirakini olduğunu biliyoruz” diyerek sadece tetiği çekinin yada dövüp hırpalayanın eylemideğil, susan kişilerin de eylemi olduğunu savundu. Doğanoğlu, Ayhan Şentürk için de temyiz ve itiraz yoluna başvurduklarını dile getirdi.

Bu haber toplam 7278 defa okunmuştur