1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. ÜÇ ÇİĞDEM… ÜÇ GÜZELİM UMUT GİBİ…
ÜÇ ÇİĞDEM… ÜÇ GÜZELİM UMUT GİBİ…

ÜÇ ÇİĞDEM… ÜÇ GÜZELİM UMUT GİBİ…

ÜÇ ÇİĞDEM… ÜÇ GÜZELİM UMUT GİBİ…

A+A-

 

Neriman CAHİT


Ayazımsı bir sonbahar sabahının aydınlığında üç utangaç yeni gelin gibiydiler…
Bahçenin en uç köşesinde, argastilerin (ayrık otlarının) arasında, yepyeni açmışlar… Biraz hüzünlü bir gün, biraz korkarak uzanmışlar sabahın ayazına… Kısacık bir güne açmışlardı… Kim bilir kaç gecelik bir hazırlıktan sonra…
Üç çiğdem… Üç güzelim umut gibi…
Aylardan, haftalardan beri… Daha da gerilere ve grilere giden, insanın içini bunaltan, hiçbir şeyin değişmeyeceği izlenimini veren dünya(m)da ilk değişikliktiler… Güpgüzel, çok yakınımda… Ve, erişilemeyecek kadar da uzakta… Ama, bana o kadarı da yeterdi…
Ne güzel, sapsarışın üç güzelim umut…
Uzun uzun seyrettim onları…
Büyülenmiş gibi, hiç kıpırdamadan…
Belli ki ömürleri kısacıktı…
Tıpkı mutluluk gibi…
Gün batıp, karanlık basınca, belki bir süre daha söyleşecekler ayla, yıldızlarla… Ama sonra, yaprakları birer birer toprağa düşecekti…
Olsun…
Gün boyunca görecektim ya… Hem sonra… Belki de, öteki sabah yenileri açardı… Mevsimi geldiğinde ve bir kere açmaya başladıklarına göre… Açmaları da gerekirdi…
Başkaca bir şey yok ki bekleyecek gece içinde…
Belki uyku… Ama, böylesi gerilerin ve grilerin baskısı altında uyku da tutmuyor ki!..

***
Gün bitti, gece geldi…
Çiğdemlerin hemen yakınında bir örümcek ağı var… Tozlu, yer yer kopuk bir örümcek ağı… Ortasında da kendisi… İri, tembel, şişko… Günlerden beri gözlüyordum.  Tek böcek düşmemişti ağına, dükkânının içi yarı boş, rafları tozlu, malsız, müşterisiz, bir kenar mahalle bakkalı benzeri bekliyordu sinekleri…
Ben de uykuyu…
Ülkemin, insanımın, gerilerden – grilere giden tarihini ters yüz edeceği günü görmenin huzuruyla dalacağım o deliksiz uykuyu…

***
Sabaha karşı bir sonbahar yağmuru yağdı ki, evlere şenlik… Örümcek, korkunç bir telaşa düştü…  Akıl almaz bir çeviklikle, iri yağmur damlalarının param parça ettiği ağını onarıma çalıştı… Çok uğraştı ama boşuna…
Ne ağ kaldı… Ne de kendisi…
Tembeldi, çirkindi, kapkaraydı ama bahçede görmeye alıştığım bir varlıktı…
Sonra sabah oldu…
Üç çiğdemin yerinde bir avuç sarı yaprak vardı… Islak, sararmış, inatçı, direngen, ayrık otlarının arasında ise yeni çiğdemler açmıştı…
Biraz huzurlu, biraz korkarak uzanmışlar sabahın ayazına…

***

Üç sarı çiğdem… Üç güzelim umut gibi…

***
Biliyorum… Çiğdemlerin ‘çiçek açma zamanı’ değil…  Ama olsun…
Ben, bu yazıyı okuyan her  ‘Dost’a’ yüreğimde açan “UMUT ve SEVGİ ÇİÇEKLERİNİ” gönderiyorum…

 

Bu haber toplam 1347 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 230. Sayısı

Adres Kıbrıs 230. Sayısı