1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Türkiye’nin Esin Kaynakları: ABD, Çin ve İsrail…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Türkiye’nin Esin Kaynakları: ABD, Çin ve İsrail…

A+A-

Türkiyenin özellikle son on yılda komşu ve kıyıdaş ülkelerle çatışmalı ilişkileri olduğu malum… Kendi çoğrafyasının ve yurttaşlarının güvenliğini tehdit eden unsurları barındıran komşuları var… Kendi çoğrafyasının kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) haritalandırılmasında anlaşamadığı özellikle Kıbrıs Rum tarafının başını çektiği bir kıyıdaş ülkeler grubu var.

Bu sorunlardaki muhataplarına karşı Türkiye’nin uyguladığı siyasetler dünyada ve tarihte ilk ve yeni değil; benzer sorunları daha önce yaşamış olan ülkelerin muhataplarına karşı yaptıkları uygulamalar siyasi literatürde Gambot Diplomasisi, Dokuz Kesik Çizgi Diplomasisi ve Vurkaç olarak niteleniyor; toplamının üst başlığı da Güç Politikaları olarak anılıyor. Türkiye de, son on yılda yaşadıkları nedeniyle, onlardan esinlenmiş ve onların bir tekrarını yapıyor denilebilir.

Amerikanların ‘Büyük Sopa Diplomasisi’ de dediği, İngilizce aslı ‘Gunboat Diplomacy’ olan terim Türk siyasi literatürününde Gambot Diplomasisi olarak kullanılıyor. 18. yüzyılda birkaç silah ile donanmış küçük savaş gemileri, 20. yüzyılda da devriye gemileri için kullanılmış; siyasi bunalımlı nehirlerde ve denizlerde seyretmişler. Önceleri İngilizler, sonları da Orta Amerika ülkelerine karşı Amerikanlar, yani emperyal güçler kullanmış… Güçlü tarafın, istediğini savaşmadan elde etmek için tehdit amaçlı bir kuvvet gösterisi olarak kullandığı bir araç; fiili çatışma çıkmayınca adı ‘diplomsi’ oluyor…

Dokuz Kesik Çizgi Diplomasisi ise Çin’in Güney Çin Denizi’nde kıyıdaş adalar ve devletlere karşın, denizlerde ve kıyılarda kendi egemenliğini belirlediği ve 1912’de çizilmiş çizgilerle başlar. Çatışmalar yaşanır ama geçen süreç içinde Çin kendi kıta sahanlığı ve MEB’i olarak haritalandırmada kullandığı kesik çizgi sayısını 11’e çıkarır; şimdiye kadar da bunları uluslararası nitelikte tescil etmek için başvuru da yapmamış… Muhatap ülkelerin yaptığı yasal girişmler de somut sonuç vermemiş… 1945’te ABD biraz hart-hurt etmiş ama Çin ile savaşı göze alamadığı için kenara çekilip, diğer ülkeleri ortada bırakmış… Çin egemenliğini kullanıyor, diğerleri de uluslararası toplum nezdinde, ama sonuçsuz, didişmeler yapıyor.

İsrail kendi coğrafyasının ve yurttaşlarının güvenliğini ileri sürerek İslam ülkelerine birçok askeri saldırılarda bulundu, Vurkaç yaptı; nükleer güç olmasını engellemek için İran’a dahi saldırmıştır.

Bütün bu olguların ortak yanı, ‘yapanın yanına kaldı’ sonucudur… Dolayısıyla, son on yıllık süreçte Türkiye, Güç Politikası genel başlığı altında olan, ABD’nin Gambot Diplomasisi’ni, Çin’in 9 Kesik Çizgi Diplomasisi’ni ve İsrail’in Vurkaç yöntemlerini kullanmaktadır. Kıbrıs Rum tarafının Türkiye’yi dışarda tutarak ve yalnızlaştırma gayreti ile diğer kıyıdaş ülkelerle birlikte MEB haritalandırması yapması, haritasında hidrokarbon yataklarının bölgelerini belirleyip, uluslararası şirketlere ihale etmesi Türkiye’nin Gambot Diplomasisi’ne başvurmasına yol açmıştır. Sonuçta da doğrudan teslim olan, « Savaş gemileri varsa, sondaj yok » diyen ENİ gibi şirketler, dolaylı teslim olan da Günay Kıbrıs’ı yöneten siyasettir.

Türkiye, Çin örneğinde olduğu gibi, kendi MEB haritalandırmasını yapmış, kendi kıta sahanlığını ilan etmiş, BM nezdinde de kaydettirmiş; yani kendi Kesik Çizgi Diplomasisi’ni uygulamış… Kıyıdaş ülkeler takmayabiliyor; Türkiye de onların toplamını takmıyor… Kime ne oluyor ?! Türkiye’ye eylemli karşı çıkan yok, laf söyleyen çok… Lafla peynir gemisi yürümüyor işte… Rivayete göre ABD, Birleşik Krallık ve Fransa sondaj çalışmalarında kullanılan kimyasal malzemeyi Türkiye’ye ambargo uygulayacaklar diye satmamış; Çin sattı… Kesik Çizgi Diplomasisi’nin yoldaşlığı mı acaba?!

Coğrafyasının ve yırttaşlarının güvenliği için Türkiye birçok kez sınır ötesi askeri harekat yaptı… Aslında Türkiye bazı komşu ülkeleriyle adı konmamış bir savaşta idi; bu hafta içinde savaşın adını da koydu ve Suriye’ye girdi… İsrail dahil kınayanlar var ama BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkaramadılar… İsrail için de çıkaramamışlardı… ‘Barış’ temalı çok yorumlar var; Türkiye savaşın adını koymazdan önce barış mı vardı ?! Güç Politikaları’nın panzehiri Reel Politik’tir, Romantik Politik değil… Dünya halkları için barış, halkların barışı yaşayamadığı her ortam ve koşulda seslendirilmeli ve talep edilmelidir, özellikle de terrörizm tehdit ederken… Reel Politik, terrörizmin savaş nedeni olduğunu yüksek sesle söyler… Buna karşı, bugünlerde barış çağrısı yapanların da teröristlerin, Filistin Kurtuluş Örgütü gibi, terrörist yer altı yapılanmasından, barışçıl yer üstü yapılanmasına geçmesi gibi bir talebi seslendirmesi gerekir ki barış yola çıkabilsin…   

Uluslararası siyaset, hele ki emperyalizmin tek kutbuna kalmış olan uluslararası siyaset, Güç Politikaları’na dayalı böyle bir dünya düzeni yartmış… İlericiler, demokratlar, sosyalistler  romantik değil reel politik ekseninde buluşursa, dünya halklarının barış içinde bir arada yaşaması için ilerleme olabilir. Aksi takdirde, romantik barış çağrıları Gambot Diplomasisi, 9 Kesik Çizgi Diplomasisi ve Vurkaç karşısında etkisiz kalacak ve kahredici savaşları önleyemeyecek…

Bu yazı toplam 1976 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar