1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Tsipras'ın Kıbrıs açıklamalarını değerlendirdiler
 Tsiprasın Kıbrıs açıklamalarını değerlendirdiler

Tsipras'ın Kıbrıs açıklamalarını değerlendirdiler

Tsipras'ın Güney Kıbrıs'taki açıklamalarını AA'ya değerlendiren uzmanlar, henüz kayda değer bir değişim beklemediklerini belirtti.

A+A-

Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras'ın Güney Kıbrıs’a yaptığı ziyarette adadaki soruna ilişkin değerlendirmeleri uzmanlar tarafından ihtiyatlı karşılandı. Uzmanlar, Tsipras'ın ilk açıklamalarının geleneksel Yunan hükümeti politikalarının çizgisinde olduğu görüşünde.

Yunanistan'da iktidara gelirken merkez partilerin geleneksel politikalarına karşı "radikal" değişiklikler getireceği söylemini kullanan Tsipras'ın Güney Kıbrıs'taki açıklamalarını AA'ya değerlendiren uzmanlar, henüz kayda değer bir değişim beklemediklerini belirtti.

İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mensur Akgün, Tsipras'ın ziyareti esnasında perde arkasında Anastasiadis ile "radikal" bir görüşme yapmış olsa bile kameralara karşı önceki Yunan hükümetlerinden farklı tutum takınmadığına işaret etti. Akgün, "Tsipras bunca sorunla uğraşırken, ekonomik anlamda kendi içerisinde bir sürü engel aşmaya çalışırken ve iktidar ortağı olan parti de bariz bir şekilde milliyetçi iken Tsipras'ın Kıbrıs'a gidip de radikal açıklamalar yapmasını beklemiyordum" dedi.

Tsipras'ın açıklamalarında sertleşme olmadığını söyleyen Akgün, yeni Yunan hükümetinin Kıbrıs sorununa katkıda bulunmak gibi bir iddiası bulunmadığını ifade etti. Tsipras'ın Barbaros gemisi hakkındaki açıklamasını "açık kapı" olarak değerlendiren Akgün, geminin bölgede bir pazarlık unsuru olarak bulunduğunu dile getirdi. Akgün, şöyle konuştu:

Türkiye, tek taraflı olarak münhasır ekonomik bölge ilan edilmesine ve Kıbrıslı Türklerin hakkı korunmadan hidrokarbonların aranmasına karşı çıktığını göstermek amacıyla Barbaros gemisini orada tutuyor. Kapıyı açık tuttuğunu söyleyebiliriz Tsipras'ın, pazarlığa hazır. Tutumu bundan önceki Yunan hükümetlerinden çok farklı değil, zaten Kıbrıs sorunu konusunda böyle bir iddia ile gelmediler. Diğer iddiaları var, onları gerçekleştirmeden de kökleşmiş sorunlar konusunda adım atmaları mümkün gözükmüyor."

Akgün, radikal sol bir hükümetin Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesine katkıda bulunacağını, Tsipras'ın iyi niyeti ve barışçıl çabalarını Kıbrıs ve Ege konusunda da gösterecek olurlarsa bu durumda farkını göstereceğini söyledi. Akgün, "Tehlike koalisyonun küçük ortağından kaynaklanıyor. Savunma Bakanının ilk icraatı Kardak kayalarını ziyaret etmekti. Umarız bu tür şeyler olmaz" değerlendirmesinde bulundu.

TSİPRAS'IN İKTİDAR ORTAĞI SORUNU

KKTC Yükseköğretim Denetleme ve Akreditasyon Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, Tsipras'ın adanın çözümü hakkında "Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların karar verecekleri bir mesele" olarak tanımlama yapmadığına dikkati çekti. Hasgüler, "Tsipras, münhasır ekonomik bölgeden bahsetti ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 186 sayılı kararına iştirak etmiş oldu. Kendisi de durumu uluslararası kuruluşlara şikayet ediyor, egemenlik, saldırı olduğunu söylüyor. Bir taraftan egemenliğin meşruiyetinin iki halktan kaynaklandığını kabul etmiyor. Bunun neresi radikallik?" ifadesini kullandı.

Hasgüler ayrıca kısa vadede müzakerelerin devam etmesini beklemediğini bildirerek, "SYRIZA'nın iktidar ortağı Kıbrıs konusunda Türkiye'ye hiçbir taviz vermeme niyetinde olan bir parti. Tsipras, küçük ortağına ayak uydurdu gibi görünüyor. Muhalefetteyken Kıbrıs konusunda söylediklerini Kıbrıs'a gelince hatırlamıyor. Doğal olan da budur" değerlendirmesini yaptı.

Yunanistan'ın ekonomik bir çöküntü içinde olduğunu ve klasik milliyetçiliği aşamayacağını aktaran Hasgüler, Tsipras'ın farkını Avrupa Birliği içinde Almanya'ya ve Fransa'ya karşı bir mesafe koymak istemesiyle gösterebileceğini kaydetti. Hasgüler şu değerlendirmelerde bulundu:

"AB içerisinde Almanya'ya ve Fransa'ya karşı bir mesafe koymak istiyorsa bunun yolu Kıbrıs'ta farklı bir söylem geliştirmek ve Türkiye ile işbirliği yapacağı bir ortamı yakalamaktır. Bu ülkelere ne kadar mesafe koyacağı ve ekonomik olarak ne kadar kendi ülkesinin haklarını savunacağının yolu, Türkiye ile ne kadar ekonomik işbirliği yapabileceğinden geçeceğini düşünüyorum. Tsipras bir farklılık yaratmak istiyorsa komşusu Türkiye ile ekonomik işbirliğini derinleştirmelidir."

Almanya ve Fransa'nın adada çözüm istemediğini anlatan Hasgüler, Tsipras'ın bu çözümsüzlük tutumunu AB ile ekonomik pazarlığa dönüştürebileceğini dile getirdi.

Yunanistan Savunma Bakanı ve iktidarın küçük ortağı ANEL Partisi lideri Panos Kammenos'un, Kardak olaylarının 19. yıl dönümü nedeniyle Kardak kayalıklarının bulunduğu deniz bölgesine çelenk bırakmasını ise "1990'lı yıllara geri dönmek" olarak yorumlayan Hasgüler, "Tsipras'ın küçük ortağından bu tür delilikler her zaman beklenebilir. Onun için keşke Tsipras bu konuda hakkında bir şey söyleyebilseydi" dedi.

"SÖYLEM TEKRARI"

Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM) Başkanı Prof. Dr. Çağrı Erhan, Türkiye ile Yunanistan arasında 1999 senesinden beri istikşafi görüşmelerin yürütüldüğünü hatırlatarak, bu tür toplantılarının sınır anlaşmazlıklarını ve Kıbrıs meselesi gibi sorunlar yerine, işbirliğini geliştirme odaklı olduğunu belirtti.

16 yıldır süren bu görüşmelerin bir çırpıda silinip atılamayacağını vurgulayan Erhan, "Tsipras eğer 'Barbaros'un çekilmesi ön şarttır' diyorsa bu 1999 öncesine dönmek olur" değerlendirmesinde bulundu. Erhan, "Türkiye'nin uluslararası etkinliği ve ekonomisi 1999'daki gibi değil, Yunanistan da 1999'daki gibi AB ile Türkiye ilişkilerini bozabilecek düzeyde değil" ifadesini kullandı.

Erhan, Tsipras'ın Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluk ilişkilerini geliştirmek için ortaya sunduğu iki ön şarttan birisinin "Yunan sınırlarının ihlalinin durması" olduğunu hatırlatarak, "Türkiye tarafından uluslararası kara suları olarak kabul edilen yerleri, hava sahası ve kara sularının ihlali olarak gösteriyor" dedi.

Diğer ön şartın Barbaros gemisinin faaliyetlerini durdurması olduğunu aktaran Erhan, Tsipras'ın daha önceki Yunan hükümetlerinin söylemlerinin dışına çıkmadığına işaret etti.

"MESAJLAR KLASİK"

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgier Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Faruk Sönmezoğlu, Tsipras'ın ilk yurt dışı gezisini Güney Kıbrıs’a gerçekleştirmesini, gerginliğin azalmasını Türkiye'nin araştırma gemisinin bölgeden çekilmesine bağlamasını ve Kıbrıs sorununun Türk-Yunan ilişkilerinin barometresi olduğunu söylemesini, "bir Yunanistan başbakanının klasik sayılabilecek tutumunu temsil etmektedir" diyerek değerlendirdi.

Tsipras'ın yeni sayılabilecek bir tutumunu ise adada Türk-Rum topluluklarının işbirliği yaptığı sivil toplum kuruluşlarından Türk ve Rumlar ile görüşmesi olarak belirten Sönmezoğlu, "Kıbrıs konusu muhtemelen, en azından kısa dönemde, Tsipras'ın en "klasik", "alışılagelmiş" kaldığı siyasal başlıklardan birisi, belki de birincisi olacaktır" ifadesini kullandı.

Aleksis Tsipras, ilk yurt dışı ziyaretinde Güney Kıbrıs'ta Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada Kıbrıs'ta iki bölgeli, iki toplumlu ve tek vatandaşlıklı federasyon çözüm çabalarını desteklediğini ifade etmişti.

Türkiye'nin bölgeye Barbaros araştırma gemisini göndermesinin çözüm çabalarını olumsuz etkilediğini ifade eden Tsipras, "Kıbrıs'ta Münhasır Ekonomik Bölgeler (MEB) alanındaki egemenlik haklarının ihlal edildiği zor bir dönemde bulunuyorum. Türkiye'nin bölgeye Barbaros'u göndermesi, uluslararası hukukun açıkça ihlali anlamına geliyor ve müzakereleri sabote ediyor. Türkiye, müzakerelerin sürdürülmesi için uluslararası hukuka saygılı olmalı ve tehdit etmemeli" açıklamasını yapmıştı.

(AA)

Bu haber toplam 1190 defa okunmuştur