1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. TL FELAKETİNDE AB SESSİZ Mİ KALACAK?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

TL FELAKETİNDE AB SESSİZ Mİ KALACAK?

A+A-

Unutulan bir gerçeğimiz var: Kıbrıs’ın kuzeyi de AB toprağı. AB müktesebatı –bilinen nedenlerden- askıda olsa da, adanın tamamı birlik üyesi.

Kıbrıslı Türkler de bireysel anlamda birer AB yurttaşı. Bir Fransız, bir İtalyan, bir Kıbrıslı Rum neyse, cebinde Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği taşıyan bir Kıbrıslı Türk de o demek.

Yani?

Yani AB’de Kıbrıslı Türklerin de hakları var.

Aynı şekilde AB’nin de Kıbrıslı Türkler için yapması gerekenler, yani sorumluluklar var.

***

Kıbrıs’ın kuzeyinde bir felaket yaşanıyor. Başbakan’ın betimlemesiyle bir tsunami…

Türk Lirası’nın nerede duracağını, daha ne kadar değersizleşeceğini kimse kestiremiyor.

Ama herkes endişeli… ‘Daha da kötü olacak’ algısı çok yaygın.

Ekonomisi Türkiye’ye entegre olmuş, misak-ı milli sınırları dışında Türk Lirası’nın kullanıldığı tek toprak parçası olan Kuzey Kıbrıs’ta insanlar ne yapacağını, nereye kaçacağını bilemiyor.

Yöneticiler çıkış yolu bulabilmek için adeta çırpınıyor.

Ekonomi çevrelerinde ve siyasetteki genel kanı ‘bir şey yapamayız’dan öteye geçemiyor.

Farklı alternatifleri gündeme getirenler ise ‘tek sesli koro’ tarafından hemen susturuluyor.

‘Koro’ tek bir yeri, Ankara’yı işaret ediyor.

KKTC ‘devlet’ olarak tanınmadığından zaten ülkeyi yönetenlerin de kapı çalabilecek başka alternatifleri yok.

Ankara’ya ‘Türkiye’de rüzgar estiren TL krizi Kıbrıs’ta tsunami etkisi yaratıyor’ denilse de, nasıl bir reaksiyon geleceği belli değil.

Muhtemelen ‘biraz daha katkı’ verilecek, açık yara üstüne bir parça yara bandı yapıştırılacak, o kadar.

***

Peki ama bireysel anlamda AB yurttaşı olan, ama aynı zamanda AB toprağı sayılan bir coğrafyada yaşayan Kıbrıslı Türkler TL’nin yarattığı ‘tsunami’nin altında can çekişirken AB buna seyirci mi kalacak?

Brüksel’deki AB yöneticileri buradaki gelişmeleri hiç mi dikkate almayacak?

KKTC tanınmamış olsa da, AB’nin yapabileceği hiçbir şey yok mudur?

Mutlaka vardır.

Ama AB’nin kapısı çalınmazsa, bu anlamda bir ‘sorumluluk’ hatırlatması yapılmazsa, ‘sin da gulle geçsin’ modunda kalmaları yüksek olasılık. Zira birçok politik, diplomatik pürüzle uğraşmak istemez kimse.

***

Nasıl bir sonuç üretileceğini kestirmek zor olsa da, AB’ye ‘imdat’ çağrısı yapmak gerekiyor.

Hele ‘Euro’ya geçebilir miyiz, geçemez miyiz’ tartışmaları sürerken, Euro’nun patronuna bu konuda hiç danışmamak, akıl ve fikir istememek doğru değil.

AB’nin Kıbrıslı Türklere dönük yardım paketleri, hibe destekleri için ayırdığı bütçeler var.

Yani AB için Kıbrıslı Türkler ‘yoklukla malul’ değil.

‘Daha fazlası’ olabilir mi?

Buna odaklanmak lazım.

Bu konuda hükümetten çok uluslararası camiada ‘toplum lideri’ sıfatıyla kabul gören Cumhurbaşkanı aktif rol oynayabilir.

Olmazsa ‘Yeşil Hat Tüzüğü’nün uygulayıcısı durumundaki Ticaret Odası devreye girebilir.

Başka sivil toplum örgütlerinden temsilcilerin de katılacağı heyetler AB yetkilileriyle temasa geçerek ‘AB toprağındaki yangın’a çare talep edebilir.

Denemekten zarar gelmez.

 

Bu yazı toplam 1989 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar