1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. TIP-İŞ: Hekimler değil hükümet sorumlu
TIP-İŞ: Hekimler değil hükümet sorumlu

TIP-İŞ: Hekimler değil hükümet sorumlu

TIP-İŞ Bakanı Dr. Sıla Usar tarafından yayınlanan basın bildirisinde sağlıktaki gelişmeler değerlendirildi, eksikliklere dikkat çekildi.

A+A-

KKTC’DE SAĞLIK POLİTİKASI VAR MI?

Sağlık politikaları, bir toplumda sağlık hizmetlerinin sunumunda belirlenen hedeflere ulaşmak için yapılan planlar ve alınan kararlardır. Sarih bir sağlık politikası yakın ve orta vadeli hedefler belirler ve bu hedeflere ulaşmak için bir vizyon ortaya koyar. Aynı zamanda öncelikleri, sağlıktaki paydaşların rollerini belirler, tartışmalı konularda konsensus oluşmasını sağlar ve halka bilgi verir. Sağlık politikalarının oluşturulmasından Hükümetler sorumludur.

Sağlık, ırk, din, dil, politik inanç, ekonomik ve sosyal durum ayırımı gözetilmeksizin doğuşta kazanılan en temel insan hakkıdır. 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün anayasasında yer almıştır. İnsanlık yapılan hatalardan sonra alınan dersler sayesinde gelişir. Savaş gibi büyük bir yıkımın ardından sağlık, uluslararası belgelerle temel insan hakkı olarak korumaya alınmıştır. Sağlığın korunmadığı korunmadığı zayıf /başarısız sağlık sistemlerinin insanlık krizlerine yol açması kaçınılmazdır. Verimli ve adil sağlık sistemlerine ihtiyaç vardır. Sağlığın en temel insan hakkı olmasından yola çıkarak, çağdaş bir sağlık sistemi, “Herkese, her zaman ve her yerde” sağlık hizmeti sunulmasını sağlamalıdır.

Sağlık, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Yalnızca hastalık ya da sakatlığın bulunmaması değil, aynı zamanda bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik hali” olarak tanımlanmaktadır. Sağlık hizmetleri, koruyucu sağlık hizmetleri, tedavi edici sağlık hizmetleri ve rehabilite edici hizmetler olmak üzere üçe ayrılır.

 

KKTC’de durum nedir?

Çağdaş ve Modern Hastanelere İhtiyacımız Vardır

Ülkemizde, gelen geçen hükümetler sağlık politikaları geliştirme ve planlama yapma konusunda yetersizdir. Yakın ve orta vadeli hedefler belirlenmemiş, vizyon oluşturulmamıştır. Sağlık hizmetleri salt tedavi edici hizmetler üzerine kurgulanmış, koruyucu ve rehabilite edici hizmetler yok sayılmıştır. Tedavi edici hizmetler ise yeterince geliştirilmemiştir. Örneğin hastanelerin alt yapı ve fiziki koşulları yetersizdir. Tedavi edici hizmetlerin “amiral gemisi” olarak nitelendirilen Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin fiziki koşulları ve alt yapıları kabul edilemeyecek düzeyde kötüdür. Servisler, yoğun bakım birimleri, ameliyathaneler hem sağlık çalışanlarını hem de hizmet alan hastaları tatmin etmenin çok uzağındadır. Yeni hastane/hastanelere olan ihtiyaç uzun süreden beri vardır ve artık ertelenemez bir hal almıştır.  İlaç, tıbbi malzeme ve yüksek tıp teknolojisine ulaşmakta aşılamaz engellerle karşılaşılmaktadır.  Salt alt yapı ve fiziki koşulların iyileştirilmesi de yeterli değildir. Kalifiye sağlık çalışanı eksikliklerinin giderilmesi için insana yatırım yapılmalı, insan iş gücünün artırılması için eğitim planlamaları yapılmalıdır. Sağlık hizmetlerinin sunumu ile ilgili alt yapı ve fiziki koşulların iyileştirilmesinden ve malzeme ihtiyaçlarının temininden Hükümetler sorumludur.

Acil Servislerdeki Yığılmaları Önleyecek Önlemlere İhtiyacımız Vardır

Zayıf ve verimsiz sağlık sistemlerinin sonucu acil servislerdeki baş edilmez yığılmadır. Ülkemizdeki acil servisler bir yılda ülke nüfusundan fazla sayıda hastaya hizmet vermeye çalışmaktadır. Oysa acil servisin görevi gerçek acil olan trafik kazaları, ciddi şekilde yaralanmaya yol açan kazalar, akut gelişen kalp ve damar hastalıkları, bilinç kayıpları ve benzeri durumlara müdahale etmektir. Acil servislerimizdeki yığılmalar zayıf, yetersiz ve verimsiz sağlık sistemimizin en görünür halidir. Hastaları aciliyet durumuna göre düzenleyen triyaj sisteminin olmaması acil servisleriz güvenli şekilde çalışmasını engellemektedir.

 

KKTC Ekonomik Politikaları ve Gelir Dağılımı

Hastalıkların en önde gelen nedenlerinden biri düşük sosyoekonomik durumdur. Yoksulluk beslenme bozukluklarına, kötü yaşam koşullarına, tıbbi yardıma ulaşamamaya yol açtığından insan sağlığını büyük ölçüde tehdit eder. Güçlü bir ekonomi ve sosyal devlet anlayışı çerçevesinde sağlık hizmetlerine ayrılan bütçe, hastalıklarla savaşmakta ve insanları sağlıklarına ulaştırmakta büyük bir rol oynar.

Devlet Planlama Örgütü’nün 2015 yılında yayınladığı rakamlara göre KKTC’de gayrı safi yurtiçi hasıla yılda 13,721 ABD dolarıdır. Bu rakam Güney Kıbrıs’ın yarısı, Avrupa Birliği ülkelerinin ortalamasının üçte biri kadardır. Kıbrıslı Türkler yoksulluğun pençesindedir.

Ülke nüfusu son verilen rakamda 313,626’dır. Ancak bu sayının gerçek olmadığını anlamak için çevreye, sıkışan trafiğe, yükselen binalara, hastaneye başvuran hasta, okullardaki öğrenci sayılarına bakmak yeterlidir. Nüfus kontrol dışı artmakta, buna karşın ülkede yaşayan insanların en temel ihtiyaçlarını karşılamak için kaynaklar artmamakta, gerekli yatırımlar ve düzenlemeler yapılmamaktadır.

 

 

Hasta Sevkleri Kamu Kaynaklarının Hoyratça İsrafına Yol Açmaktadır

Ülkemizde sağlık hizmetlerine ayrılan bütçe %6 civarındadır ki bu oran gelişmiş ülkelerde %11 civarındadır. KKTC sağlık hizmetlerine yeterli bütçe ayırmamaktadır. Üstelik kamu hastanelerinde her branştan yeterli sayıda hekim bulundurulmadığından dış merkezlere hasta sevkleri çok büyük bir harcamaya neden olmaktadır. Hekim özlük hakları ve çalışma koşulları yeterince iyileştirilmediğinden son yıllarda çok sayıda kamu hekimi hastanelerden ayrılmıştır. Sevklere ödenen yüksek faturalar kamu kaynaklarının hoyratça israfına yol açmakta, zaten yetersiz olan sağlık bütçesini daha da zor bir duruma sokmaktadır.

Sosyal devlet olma anlayışından her geçen uzaklaşılmakta “kamu hizmeti” olması gereken birçok hizmet “bedel ödenerek” alınmaya başlanmıştır. Sağlık hizmetlerine ulaşmakta ciddi bir “eşitsizlik” söz konusudur. Bir başka deyişle parası olan daha iyi sağlık hizmeti almakta, parası olmayan sağlık hizmetlerinden mahrum kalmaktadır.

 

Ülkemizde Sağlık Konusu Değerlendirilirken Yapılan Yanlışlıklar

Eşitsiz, verimsiz ve kalitesiz sağlık hizmeti alan halk zarar görmektedir. Gördüğü zararın sorumlusundan hesap sormak, daha eşit, verimli ve kaliteli sağlık hizmeti talep etmek halkın en doğal hakkıdır. Ancak gelen geçen hükümetler sağlık politikaları oluşturmak, sağlık hizmetlerinin sunumu ile ilgili alt yapı ve fiziki koşulları iyileştirmek, personel, ilaç, malzeme eksikliklerini gidermek gibi temel yükümlülüklerini yerine getirmek yerine zayıf sağlık sisteminden sağlık çalışanlarını sorumlu göstermektedir. Bu konudaki tartışmalar hekimlerin özlük haklarının ulu orta konuşulmasına, hekimlik mesleğinin salt para ile ilişkilendirilmesine kadar vardırılmıştır. Yaşanan bütün olumsuzluklar hekimlerin mesai saatinden sonra da çalışmasına indirgenmiştir. Bu ülkenin hekim kaynakları sınırlıdır. İnsanların sağlık ihtiyaçları öngörülemez. Ne zaman ve nerede sağlık hizmetine ihtiyaç duyulacağının bilinemeyeceği gibi bazı sağlık hizmetleri ertelenemez. Ertelenen sağlık hizmeti hastanın yaşamına mal olabilir ya da geri dönülemez bir hasar ortaya çıkabilir. Bu sebeple hekimlerin mesai saatinden sonra çalışmasını sağlık sistemindeki olumsuzlukların nedeni gibi göstermek akıl dışıdır. Sağlık hizmetinin yerine başka bir hizmet konulamaz. Yani tıbbi bir hizmeti sadece o konuda uzman bir hekim verebilir, başka hiç bir kamu görevlisi bu hizmeti veremez. Yapılması gereken hekim kaynaklarının artırılması ve daha verimli şekilde çalışılmasını sağlamaktır. Az hekimle çok iş az ücret verilerek sağlık hizmetlerinin sunumu iyileştirilemez. İdare ihtiyaç olan sağlık hizmetini belirlemeli, o hizmeti verecek olan sağlık çalışanının çalışma usul ve esaslarını yasalarla şekillendirmelidir.

Kamu hekimleri olarak sağlık politikalarının yokluğundan, alt yapı ve diğer tüm eksikliklerden sorumlu tutulmaktan yorulduk. Bizim görevimiz hastalıklarla savaşmaktır. Sağlık sistemindeki açmazlardan hekimler değil Hükümetler sorumludur. Toplumun bugününü ve geleceğini etkileyen sağlık politikaları salt hekimlerin ücretleri üzerinden tartışılmaya devam ederse yıkık dökük, içinde hekim olmayan hastanelerde hayatta kalmak mucize olacaktır. Ve son söz olarak KKTC’de sağlık hizmetlerinin gelişmesini sağlayacak sağlık politikaları yoktur. Hükümet popülist söylemlerle günü geçirmeye çalışmakta, ülkeyi yaşanabilir bir gelecekten mahrum etmektedirler.

 

KT. Hekimler Sendikası (Tıp-İş), Başkanı Sıla Usar

Bu haber toplam 2804 defa okunmuştur
Etiketler :