1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Temel atma töreninin düşündürdüğü: Mali Program
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Temel atma töreninin düşündürdüğü: Mali Program

A+A-

Önceki UBP hükümetlerine Türkiye hükümetinin verdiği ve mali katkısının akışını da uygulanmasına koşul yaptığı mali program, ilk günden beri muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri tarafından çok eleştirilmişti; hükümet partisinin üyeleri dahi destek vermemişti.
Dönemim bakanı “mali programı biz hazırladık” dediğinde kimse inanmamış, kimin bilgisayarından çıktığı ise muhalif medyada deşifre edilmişti.
Ancak, UBP hükümeti Türkiye’ye tavla-teslim olduğu için, bu programı ısrarla uyguladı. Uygulamanın sonuçları da sadece gerileyen ekonomi, durma noktasına gelen pazar faaliyetleri, Kıbrıslı Türklerin fakirleşmesi, özel sektörün Türkiye’den gelen hormonlu sermayeye yenik düşmesi, Kıbrıslı Türk’lere ait mal ve hizmet üretim birimlerinin el değiştirip ‘Türkiyelileşme’si oldu. UBP’nin seçim kaybetmesinin nedenlerinden biri de bu paketin yarattığı olumsuz mali ve ekonomik sonuçlardır.
Bu köşeden, muhalefet partilerinin, doğru seçenek olacak bir ekonomik paketi olmadığı, Türkiye’nin dayattığı programın yerine neyi koyacağını kamuoyu ile paylaşmadığı çok kez yazılmıştı. Bunların yazılmış olmasının rahatsızlık yarattığı da çok kez “hissettirilmişti”…
UBP’den sonra sınırlı süre görev yapacak olan Siber Hükümetinin mevcut mali programı iptal etmesi olası değildi; iptal etse idi, sınırlı süre içinde yeni bir program hazırlamak da olası değildi ve ekonomi de boşluk tanımaz… Dolayısıyla, UBP hükümetinin Türkiye’den yüz-görümlüğü ve çehiz olarak aldığı mali paketi uygulamadan kaldırmak ve yerine kendi programını uygulamaya koymak seçimden sonra gelecek olan yeni hükümetin görevi olacaktı.
Geçmişte yapılan tartışmalara ve takınılan tutumlara ve siyasi ideolojik duruşlara rağmen dün, din eğitimi verecek olan okullara atılan temel, bugün ve şimdi Kıbrıslı Türkler için önemli olan mali program konusunu da sorgulattırıyor: Yeni mali program ne olacak? Henüz daha değiştirilmemiş olan mali programın uygulanması, kendi coğrafyasında yaşamaya direnen Kıbrıslı Türkleri ‘fakir tüketiciler’ durumuna düşürme sürecini devamı ettirecektir. Ama, yeni program da elde hazır değil; seçim bildirgelerinde ve hükümet programda yazılanlar ise, sadece neyin – nasıl olacağına dair ipuçlarıdır. Esaslı ve bütünlüklü bir program kamuoyu ile ve açıklıkla paylaşılmamıştır.
Bu durumda da, o çok eleştirilen ve kimin bilgisayarından çıktığı günlerce tartışılan program üzerinde neyin – nasıl değiştirileceğini tartışmak, yani ‘reddin kabulü’ ortamını yaratmak zorunluluğu doğuyor. Bunun için de, “Mevcut mali program Türkiye ile imzalanmış uluslar arası bir anlaşmadır ve tek taraflı değiştirilemez” gerekçesi ortaya atılabiliyor. Bu gerekçe doğru ve haklı değildir. Bir anlaşma, tarafların hepsinin de sürdürülebilir iyi sonuçlar elde edebilmesi temelinde ve uzlaşı ile şekillenir, onun için imzalanır. Taraflardan birinin zarar görmesi halinde de zarar gören tarafın anlaşmayı yenileme hakkı vardır. Bile bile “N’apalım, batacağız ama anlaşma da budur, biraz değiştirmeyi deneyeceğiz ama karşı taraf izin vermezse buyurun batmaya” gibi bir tutum doğru olamaz. 
Türkiye hükümetinin UBP’ye dayattığı ve Kıbrıslı Türklerin sosyo-ekonomik yaşamını dağıttığı mali programa dün karşı olanların, bugün ellerinde seçenek olacak bir programı yoksa dahi, acilen program hazırlayıp, Kıbrıslı Türklerin makus talihini yenmesi gerekiyor. Bu iş öyle mevcudun üzerinden bazı değişikliklerle, patlak lastiği yamalamakla da olmaz. Kıbrıslı Türkler tarafından yenisi hazırlanmalıdır; yeni programın, eski ile örtüşen tarafları olabilir ama özgün ve ekonomiyi olumlu tetikleyecek bir program hazırlanmalıdır. Seçimle gelmiş yeni hükümetin, Türkiye hükümeti tarafından UBP’ye yüz-görümlüğü ve çehiz olarak verdiğini, miras gibi devralmaya da kimse zorlayamaz.
Yeni bir mali – ekonomik program hazırlamak ve hazırlanan programı Türkiye ile görüşerek ve Türkiye’nin de katkısını alarak sonuçlandırmak hükümetin acil ödevidir. ‘Revizyon’, ‘taş devrinden cilalı taş devrine geçmek’ olacak, yani ve özünde kendi coğrafyasında yaşamaya direnen Kıbrıslı Türklerin ‘fakir tüketiciler’e devşirilme sürecinin devamı… 
Din eğitimi verecek okullara temel atma töreni çok boyutlu endişelere sebep oluyor…

Bu yazı toplam 2344 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar