Güney Kıbrıs’ın Çevre Konularından Sorumlu Komiseri Yoanna Panayotu, Beşparmak dağlarındaki taş ocakları konusuyla ilgili olarak, dün AB’ye, Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanlığıyla işbirliği içerisinde bir protesto mektubu gönderdi.
Haberi “Beşparmaklar İçin AB Aracılığıyla Baskı” başlığıyla yayımlayan Politis gazetesi, dağdaki taş ocaklarının kontrolsüz faaliyetinin yol açtığı zararla ilgili olarak, Cyprus Today gazetesinde yer alan haberleri yorumlaması istenen Panayotu’nun, bu durumun geri dönüşü olmayan bir şekilde arazi tipini değiştirmekte olduğunu iddia ettiğini aktardı.
Açıklamasında, bu yüzden, Beşparmaklarda bulunan ve yaşam alanlarıyla (habitat) ilgili Avrupa direktiflerinde yer alan birçok flora ve fauna türünün yok olmakta olduğunu ileri süren Panayotu, tek baskının AB nezdindeki diplomatik girişimler aracılığıyla gerçekleştiğini, hatta Dışişleri Bakanlığıyla işbirliği içerisinde, bir de mektup göndereceklerini ifade etti.
Dağlar düzleştirildiği zaman, durumun geri dönülemez bir hal aldığını öne süren Panayotu, taş ocaklarının sayısının, Cyprus Today’in haberinde ifade edildiği gibi 17 değil, 39 olduğunu sözlerine ekledi.
Fileleftheros gazetesi ise “Beşparmaklar İçin AB Müdahalesi Talep Ediliyor” başlıklı haberinde, Güney Kıbrıs’ın, ileri sürülen “işgal rejiminin” Beşparmakları yok etme çabasına, diplomatik girişimlerle tepki göstermekte olduğunu yazdı.
EDEK partisinin AP’deki milletvekillerinden Sofoklis Sofokleus’un da Beşparmak’lardaki taş ocakları konusunu Avrupa Komisyonu’na şikâyet ettiğini kaydeden gazete, Sofokleus’un, daha ileri çevre tahribatından kaçınılması için, Avrupa Komisyonu’nun konu hakkında derhal faaliyette bulunmasını talep ettiğini haber verdi.

Kuzey’e baskı
Fileleftheros’a  göre Sofokleus, Komisyon’a yönelik yazılı soru önergesinde, AB müktesebatının Kıbrıs’ın Kuzey bölümünde askıda olmasına rağmen, Avrupa Komisyonu’nun bölgenin korunması için, Kuzey’e baskı yapma olanağı olduğu gibi, bunu yapmaya zorunlu olduğunu da savundu.
Gazeteye göre Sofokleus, Kuzey’deki çevrenin Kıbrıs sorunu çözülene kadar korunması için, Komisyon’a girişim üstlenmesini de önerdi.
Simerini gazetesi ise “Benim Dağım… Tek Parmaklı” başlığıyla geniş yer ayırdığı haberinde, Güney Kıbrıs Çevre Komiseri Panayotu’nun, gazeteye yaptığı açıklamalara yer verdi.
Gazeteye açıklamasında, Kuzey’deki doğal çevrenin yok edilmesinin, çevresel değil aksine politik bir mesele olduğunu iddia eden Panayotu, çevre probleminin, ileri sürülen “işgalin” en yıkıcı etkilerinden biri olduğunu öne sürdü.
Panayotu, açıklamasında, hali hazırda Beşparmaklar’daki taş ocaklarıyla ilgili ciddi bir problem olduğunu da söyledi.
AB’nin yetkili organlarına yeni bir mektup iletilmesinin, AB nezdinde geçmişte gerçekleştirilen girişimlerin devamı olduğunu da anlatan Panayotu, AB’nin KKTC’ye yönelik düzenli ve sert telkinlerde bulunduğunu, ancak KKTC’nin bunlara uymadığını ileri sürdü.
Ne yazık ki AB’nin, konu hakkında yalnızca, bazen oldukça çok sert olan telkinlerde bulunabildiğini dile getiren Panayotu, bölgede büyük bir işletme faaliyeti gerçekleştirilmekte olduğunu belirtti.
Bazı taş ocaklarının, Natura 2000 bölgesi olması öngörülen bölgelerde bulunduğunu da ileri süren Panayotu, bu bölgelerden bazılarının AB ödenekleriyle finanse edildiklerini ancak ileri sürülen “işgal makamlarının” bölgedeki aktiviteleri ertelemediğini öne sürdü.
Problemin büyük olduğunu söyleyen Panayotu, arazinin morfolojisi yüzünden, flora ve faunadaki yıkımın telafisinin mümkün olmadığını sözlerine ekledi.

Sistematik çevre tahribatı
EDEK partisi ile Çevrecilerin de ileri sürülen “işgal rejiminin” tavrını kınadıklarını yazan gazete, EDEK ile Çevrecilerin, Güney Kıbrıs’ı, Kuzey makamlarını yetkili AB kurumlarına şikâyet etmeye çağırdıklarını kaydetti.
Habere göre, Ekologlar ve Çevreciler Hareketi, gerçekleştirilmekte olan çevre felaketini büyük bir siyasi mesele olarak nitelerken, EDEK partisi de, Kuzey makamlarını, Beşparmaklar’daki sistematik çevre tahribatından ötürü kınadı.
Gazeteye göre Çevreciler, Avrupa Parlamentosu’ndaki Yeşil Gruba mensup milletvekillerinden, Beşparmaklar’daki tahribat konusunu, çevre açısından yüksek önceliğe sahip bir AB meselesi haline getirmelerini talep ettiklerini de ifade ettiler. TAK