1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Talat’ın tamamlanmamış görevi
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Talat’ın tamamlanmamış görevi

A+A-


18. yüzyılın sonlarına doğru sanayi devrimi yaşanırken makineleşme ve fabrikaların artmasıyla işlerini kaybetme korkusu yaşayanlar tepkilerini makinelere saldırarak gösteriyordu. Ayakkabılarını çıkarıp makinelerin dişlileri arasına atarak dişlilerin kırılmasına ve makinelerin bozulmasına sebebiyet veriyorlardı.
Sabot Fransızca’da ayakkabı demek. Günümüzde baltalama anlamında kullanılan sabotaj kelimesi de buradan türemiş…

Gemikonağı’ndaki iskele yapılırken de madende çalışanlar işsiz kalma endişesiyle iskelenin yapımını engellemek için büyük eylemler gerçekleştirmiş. Bir nevi iskelenin inşasını sabote etmeyi denemişler birtakım kaygılarla.

***

Berlin duvarının yıkılması sanayi devriminden bile daha önemli bir tarihsel gelişmedir. Soğuk savaşın bitmesinin ve sanayi çağından bilgi çağına geçişin üzerinden neredeyse 25 yıl geçmiştir.

Kıbrıslı Türkler bireysel olarak bilgi çağını duyumsarken toplumsal manada soğuk savaş ürünü olan koşullara çakılıp kalmış bulunuyoruz. Buna rağmen toplumumuzun ilerici partisi CTP, 1990’lı yıllarda siyasette yeni bakış açılarını, yeni ilişki biçimlerini ve toplamda AB değerlerini toplumumuza en yaygın biçimde aktaran parti olmuştur. Sayın Talat’ın parti başkanlığı bu devinimin ürünüdür.

Çözüme en çok yaklaştığımız 2004’teki referandumun ardından on yıl gibi bir süre geçmiş ve bu süre zarfında dünya hızla değişmeye devam etmiştir ancak kısa süreli bir suni refah döneminin ardından Kıbrıslı Türkler çok daha zor ekonomik koşullarla karşı karşıya kalmaya başlamıştır. Üstüne üstlük mali yardımlarına muhtaç olduğumuz Türkiye ile ilişkilerimizde de ciddi farklılaşmalar gündeme gelmiştir. Değişen koşullarda kendi kendimizi yönetme idealimizi çözüm sonrasına ötelenen bir temenni olmaktan çıkarıp siyasetin odağına yerleştirme zorunluluğu baş göstermiştir.

Değişimi kavrama, çözüm vizyonumuzla örtüştürme ve kamu maliyesinden başlamak üzere değişen dünyanın hassasiyetleri ile toplumsal hassasiyetlerimizi örtüştürme gibi bir ödevle karşı karşıyadır ilerici siyaset!

Örneğin belediyelerimizin mali ve idari yönden sürdürülebilirliğini sağlamakla insan odaklı yerel yönetim anlayışını bir arada ele alma görevi CTP’ye ve CTP’lilere düşmüştür.

Zarar üreten kamu kurumlarımız özelinde ülke gerçekleri ile siyasetin pratiğini ne oranda örtüştürebildiğimiz ise hâlâ tartışmalı bir konudur.

Elektrik enerjisi alanında oluşan küresel perspektife uyum çabası ile yerelde sektör çalışanlarının yaşadığı kaygılar nedeniyle yürüttüğü siyaset arasında farklılaşmalar baş gösterdiği iddia edilebilir.

Bilim insanları uzay boşluğunda veya ayda üretilecek elektrik enerjisinin dünyada kullanılması ile ilgili projeleri konuşurken bizim enerji kaynaklarının artırılması ve enerji verimliliğinin sağlanması amacıyla AB tarafından belirlenmiş politikalar ışığında doğru adımları atıp atmamayı konuşuyor olduğumuz bir gerçektir.
Bu gerçeklik, “toplumsal alanda destek bulan her siyasi tavır bir değer taşır” tespitinden hareketle ilerici siyaset üzerinde de bir etki yaratmaktadır.

Üstelik yaşamın tüm alanlarındaki neredeyse her tartışmada bu gerçekliğin izlerine rastlamaktayız.
Birileri bu gibi çelişkiler üzerine siyaset kurarak siyaseten güçlü olmayı denemektedir.
Ancak nereye kadar?

Örneğin Sayın Talat’ın başkanlığı döneminde CTP’ye ve toplumumuza mal olan AB değerleri perspektifinden uzaklaşmamıza hatta 1990 öncesine dönmemize, değişim iddiamızdan vazgeçmemize kadar yolu var mıdır bunun? Yoksa değişimi çözüm sonrasına erteleme çabaları ile mi sınırlı kalacaktır bu muhafazakâr hezeyan? Bilemiyoruz…

Hâlbuki topluma ve ilerici harekete mal olmuş sembol isimlerle iletişim yöntemlerimizin dahi siyasi yorumlamalara zemin teşkil edebileceğini bilebilmeliyiz.

Sayın Talat ve CTP’nin tamamlanmamış tek görevi Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulması mıdır yoksa ilerici siyaset açısından 1990’lı yıllarda oluşan değişim perspektifinin yeterince içselleştirilememiş olması da ortada henüz tamamlanamamış bir görevin bulunduğu şeklinde değerlendirilmeli midir?

Bu sorunun cevabını tek başına ne Sayın Talat ne de CTP verebilir. Cevabı birlikte vereceğiz…

Bu yazı toplam 2376 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar