1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. TALAT KÖPRÜSÜ
Sami Özuslu

Sami Özuslu

TALAT KÖPRÜSÜ

A+A-

 

CTP'de Talat sonrası dönemde kimin Genel Başkan olacağı sorusu herhalde birkaç güne kadar netleşecek. Söylenenlerden bir 'uzlaşı adayı' ile kurultaya gidileceği anlaşılıyor. Tufan Erhürman'dan sonra Talat da '3-4 isim arasında istişare yapıldığını' ve 'bu isimlerin uzlaşı adayı çıkarma konusunda mutabık kaldıklarını', kendisinin de -önceden karar vermesine rağmen- 'aday olmama' kararını bu mutabakat sonrasında açıkladığını söyledi.
Bu durumda adaylar arasında adı ilk sırada geçen Erhürman'ın yanı sıra 2 ya da 3 aday adayı daha var ve bunlar kendi aralarında "kim Genel Başkan olsun" sorusunu tartışıyor.
Peki ama bu 'tartışma' bir tür 'pazarlık' mıdır?
Dün basınla sohbet eden Talat'a bu soruyu sordum.
Cevap: Asla!..
"Ne pazarlığı?" diyor Talat, "Kimse kimseye bir söz veremez. Çünkü Parti Meclisi 75 kişiye çıktı ve organ seçimleri orada yapılacak."
Talat 'pazarlık' konusunda bu kadar net konuşuyor. Geçmişte 'işaret' edilen isimlerin de seçim kaybettiğini anımsatıyor.

***

Mehmet Ali Talat 'aday olmama' kararını açıklamasından birkaç gün sonra dün bir grup gazeteciyle börekli-çörekli-meşrubatlı bir sohbet toplantısı yaptı. Gündeminde ağırlıkla iki konu vardı: Biri Akıncı'nın katıldığı İstanbul'daki yemek sonrası patlak veren kriz... İkincisi ise partide bundan sonra ne olacağı...
Talat 'yemek krizi' konusunda kimseye ağır suçlamalar yapmadı.
Türkiye için "Akıncı'yı yemeğe davet etmek zorundaydı" dedi.
Akıncı için "Davete icabet etmemek olmazdı" dedi.
Anastasiadis içinse "Tepkisini anlarım ama fazla abarttı" dedi.
Yani taraflardan hiçbirini 'külliyen suçlu' ilan etmedi.
Sorularla konu açıldığında ise önceden 'diyalog kurulmuş olsa, işin bu noktaya gelmesinin önlenebileceğini' kendi döneminden örnekler vererek anlattı.
Talat 'kriz' ortamının karşılıklı suçlamalara dönüşmesinden endişe duyuyor besbelli... Dengeli sözler kullanmasını, kabahati taraflardan birine yıkmaktan kaçınmasını bu endişe ve hassasiyetine bağlarsak yanlış olmaz sanırım.

***

Talat'ın partiye dönük mesajları arasında ise 'Başkanlık sonrası misyonu' öne çıktı dünkü sohbetten...
"Genel Başkan olarak misyonumu yerine getirdim, mutluyum" diyor Talat ama partide Genel Başkanlık sonrasında da misyon üstlenmek istediğini açıkça dile getiriyor,
Peki ama nasıl bir misyon?
Onursal Başkanlık mı?
"Yok" diyor, öyle bir makam falan değil...
Ne peki?
Çok net söylemedi Talat nasıl bir misyon üstlenmeyi düşündüğünü ama "yeni yönetim de isterse oturup konuşuruz" diyor.
Hatta bir ara yeni tüzükte yer alan 'parti okulu'ndan söz edince "Yoksa Rektör mü olacaksınız?" gibi esprilere maruz kalıyor Talat!..
Kendisi net söylemedi ama Talat'ın kendisine biçtiği 'rol'ü şöyle okumak mümkün sanırım.
Talat kendisini bir 'köprü' olarak görüyor.
'Eski kuşak' ile 'yeni kuşak' arasında bir köprü...
Daha açıkçası şöyle: Talat, "Genel Başkanlık koltuğunu genç kuşağa salimen devreden lider" olarak konumluyor kendini. Bundan sonraki 'misyon' da bunun üzerinde şekilleniyor,
Partiye genç bir Genel Başkan gelince bazı türbülansların, sıkıntıların yaşanabileceğini öngörüyor ve sanırım bu 'geçiş süreci'nde sancıları azaltacak, olası iletişimsizlik ve uyumsuzlukları giderecek bir rolü üstlenmek istiyor.
Bakalım 'Talat köprüsü' ile CTP -Genel Başkanlık düzeyinde- kuşak değişimi nasıl bir süreçle şekillenecek...

Bu yazı toplam 1520 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar