1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. TAHSİN BEY NEW YORK’TA NE YAPTI?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

TAHSİN BEY NEW YORK’TA NE YAPTI?

A+A-

 

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun yolladığı mektubu dün yayımladım. Bugün kendi görüşlerimi ve mektuptaki bazı görüşlere cevaplarımı yazacağım.
Her şeyden önce belirteyim ki görüş, düşünce, felsefe ve politikaları dışında Tahsin Ertuğruloğlu’nun ya da bir başka siyasinin hiçbir yönüyle ilgim olmadı, olmaz da… Zaten yazdıklarım ortada.
Hayatımda kimsenin kişiliğiyle, özeliyle işim olmadı, meslek hayatımda böyle tek bir yazı, haber ya da programım olmadı.
Tahsin Bey yazılanlardan rahatsız olmuş ki, konuyu ‘kişisel yıpratma’ya bağlayıp, hedef şaşırtması yapmak istiyor. Çünkü birçok yönden, söyledikleri ve yaptıkları ‘faul’lerle dolu…
Dahası, bu toplumda ‘statüko bekçileri’nin ‘barış güçleri’ne yaptığı zulmü, aşağılamayı, dışlamayı, ötekileştirmeyi kimse unutmadı!
‘Çözüm’ isteyen gençlerin oynadığı tiyatronun polis tarafından basıldığını, ‘barış’ imzası toplayan öğrencilerin nezarete götürüldüğünü, İspanyol gazetecilerin Kıbrıs gazetesini ziyaret ederken apar topar sınır dışı edildiğini mi anımsatalım şimdi?

*  *  *
Tahsin Ertuğruloğlu kendisi söylüyor, ‘tanınma’dan yana olduğunu… Ama sanki ‘tanınmamışlık’ müzakerelerin devamını isteyenlerin kabahatiymiş gibi topu oraya atıyor!
“Nedeni çok basit” diyor ‘neden tanıtmadınız KKTC’yi’ sorusuna cevaben ve devam ediyor Tahsin Bey: “Yürütülmekte olan müzakereler... Bu süreç devam ederken, süreç dışı hiçbir seçeneğin gündeme gelemeyeceğini niye göremiyorsunuz veya görüp de niye görmemezlikten geliyorsunuz?”
Bir Dışişleri Bakanı olarak bunları yazmasının yaratacağı yan etkileri bir yana koysak bile, Ertuğruloğlu gerçekleri söylemiyor.
Bal gibi de biliyor ki, 1983’ten bugüne çok defalar müzakere süreçleri bitti, kesildi, koptu.
Peki neden tanınmadı KKTC?
Tanınmadı, çünkü böyle bir zemin hiç olmadı!
Ayrıca Türkiye’nin de ‘KKTC’yi tanıtma’ gibi bir resmi hedefi hiç olmadı!
Aksine, Tahsin Ertuğruloğlu’nun dillendirdiği ‘taksim’ siyaseti yüzünden bu ülkenin dış ticareti 1990’ların başından itibaren duvara vurdu, üretim sıfırlandı. Bu toplumun sporcusu 1983’ten itibaren Türkiye’nin takımları ile bile top oynayamaz, yarışamaz hale geldi.
Şimdi Kıbrıslı Türkler ya Türkiye’ye ya Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘yama’ olmuşsa –ki oldu maalesef-, bunun  müsebbibi ‘müzakere süreci devam etsin’ diyenler değil, ‘taksim’cilerin ta kendisidir!

*  *  *

Dışişileri Bakanı’nın yazdıklarımdan en fazla rahatsız olduğu kısmın ‘Cumhurbaşkanı ile ters düşme’ noktası olduğu anlaşılıyor.
Gerek New York öncesi ve sonrası gerekse Cuma günkü yazımda bunun altını defalarca çizdim.
Akıncı kritik zirveye giderken “Tahsin Bey de aynı günlerde New York’ta olacak, peki yabancılara ne anlatacak?” diye sormuştum.
Nitekim bu soruların haklılığı ortaya çıktı. Bizzat Akıncı meclisteki kapalı toplantıda “Tahsin Bey’in tutanaklarını okudum, başka şeyler anlattı” diyerek rahatsızlığını dile getirdi. Bunu Kanal SİM’de ve Yenidüzen’de haber olarak da aktardık.
Geçen defa yazmadım ama bu defa şunu da sorayım: Akıncı mecliste Dışişleri Bakanı’nın New York hikayelerini anlatır ve eleştirilerde bulunurken, Ertuğruloğlu neredeydi?
Bana yolladığı mektupta “Siyasi vizyonunuzla ve bu doğrultudaki hedeflerinizle bağdaşmayan her söylem ve/veya düşünceyi küçük görme ve geçersiz kılma alışkınlıklarınızın devam ettiğini üzülerek izlemekteyim” demişti.
Bende düşünceleri küçük görme gibi bir alışkanlık yok ama acaba Cumhurbaşkanı Akıncı, kendisini dinleme tenezzülünde bulunmayan Tahsin Eruğruloğlu için buna benzer bir düşünce içine girdi mi diye merak ediyorum doğrusu!..

*  *  *

Hem merak ettiğim başka konular da var.
Yarına devam…

Bu yazı toplam 1719 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar