1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Su bulanık, ortalık çirkef
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Su bulanık, ortalık çirkef

A+A-

İki ateş içimizin baharlarını kül etti.
Biri seldi.
Biri deniz.

İlki “kara” kış oldu tam da…
İkincisi “nefessiz” bir yaz.
Sözcükler düğümlendi boğazımızda…
Peki ne oldu?
Unuttuk çarçabuk.

*  *  *

Unutacağız demiştim, yanılmadım.
Akvaryum içerisinde dönüp dolaşan “hafıza sefili” balıklarız.
Cam fanus dar, su bulanık, iyiden iyiye çirkef kokuyor ortalık.
Şu seçici belleğimiz var ya, bireyci bir menfaat varsa ortada, hep canlı!
Toplumsal bir kayıpsa yaşanan…
Bir ötekinin acısıysa eğer...
Unutuyoruz o zaman...

*  *  *

Dört genç ölmüştü, selde…
Soruşturulacaktı.
Araştırılacaktı.
Bakılacaktı.
Komisyonlar kurulmuş, kriz masaları oluşturulmuş, uzmanlar toplanmıştı.
Proje mi sakattı yoksa polisin mi ihmali vardı o gece?
O gençler, o selde, nasıl ilerlemişti?
O yol, nasıl çökmüştü?
Bilmiyoruz.
Bilmeyeceğiz de!

*  *  *

Denizde boğulan aileyi bir yıl sonra kaçımız anımsayacak sahi?
İki çocuk, bir ana, bir baba yan yana uyuyacak mezarında…
Ama o kadar…
“Plajların neredeyse tamamını otellerin emrine verdiniz, bu nedenle güvenli halk plajları kalmadı, insanlar kendi koylarını yarattı” diyeceğiz yine, ilk ölümde…

*  *  *

Sebepleri araştırmadan sonuçlara ağlamaya devam ediyoruz.
Gözyaşı var, ihmal yok.
Ölüm var, kusur yok.
Kötülük var, kötü yok.
Araştırma var, sonuç yok.

*  *  *

Niye ileriye gidemiyoruz sorusunun en açık yanıtıdır bu!
Ödül de yok ceza da...
Hatta...
Yalancıyı, hilekarı, düzenbazı, sorumsuzu, aymazı, bencili, avantacıyı, sahtekarı, yüzsüzü, yalakayı ödüllendiriyor bu düzen...
Bir de “aferin” diyor üzerinden...

 

 

Bu yazı toplam 1961 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar