1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Siyasi partilerin örgütlerinden kamuya müdahale var, bu UBP DP ile üst noktaya taşındı ”
“Siyasi partilerin örgütlerinden kamuya müdahale var, bu UBP DP ile üst noktaya taşındı ”

“Siyasi partilerin örgütlerinden kamuya müdahale var, bu UBP DP ile üst noktaya taşındı ”

   KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan, Kıbrıs’ta yaşanan sorunların temelinin çözümsüzlük olduğunu söyleyerek, barış ve çözüm için uğraş verecek bir hükümete ihtiyaç olduğunu söyledi.

A+A-

Ödül AŞIK ÜLKER

   KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan, Kıbrıs’ta yaşanan sorunların temelinin çözümsüzlük olduğunu söyleyerek, barış ve çözüm için uğraş verecek bir hükümete ihtiyaç olduğunu söyledi.

   Hem kamuda, hem de özelde yaşanan büyük sıkıntılar olduğuna dikkat çeken Kaptan, “Bu sıkıntıları çözebilecek iradeye sahip, kendi siyasi geleceğini değil, halkın geleceğini düşünen bir hükümete ihtiyaç vardır. Bunları yapmak için radikal kararlar alabilecek bir hükümete ihtiyaç vardır. Seçim sürecine girdiğimiz bu günlerde, bütün siyasi partilerin seçim bildirgelerini de merakla bekliyoruz” diye konuştu.

   Kamunun verimsizleştirilmesinin başlıca sebeplerinden birinin kamu kurum ve kuruluşlarına siyasi partilerin ocak ve ilçe örgütlerinden müdahale edilmesi, siyasilerin de hesap sorulmasını önlemesi olduğunu söyledi. Ahmet Kaptan, “Bunlar son zamanlarda UBP-DP döneminde en üst noktaya ulaşmıştır, müdürlerin ve müsteşarların elinden neredeyse kalemler alınmıştır” dedi.

   “Denk Bütçe söylemi tamamen bir kandırmacadır” diyen Kaptan, şöyle konuştu:

   “Neredeyse tüm altyapı yatırım harcamaları başka bir ülke tarafından karşılanan, çok yüksek miktarda iç ve dış borcu olan bir devletin bütçesi denk olabilir mi? Bütçe denk değil, denk yazılmıştır.”

   Kamunun öncelikle çok büyük bir revizyona ihtiyacı olduğunu kaydeden Ahmet Kaptan, mevcut yasaların uygulanması durumunda kamu reformuna ihtiyaç olmadığını savundu.    

   Kaptan, “Mevcut yasalar yeterlidir. Üçlü kararname sistemini ortadan kaldırmak için, denetimlerin yapılması için, hizmet içi eğitimlerin yapılması için kamu reformuna ihtiyaç yoktur, çünkü bugün mevcut Kamu Görevlileri Yasası’nda müdür ve müsteşarlara bu yetkiler verilmiştir. Bu yetkileri kullanmanın engeli ise partizanlıktır. Bugün çalışanın zamanında  işine gitmediğine, izinsiz ve özürsüz olarak işinden erken ayrıldığına dair denetim yapabilmek için kamu reformuna ihtiyaç yoktur. İş sağlığı ve güvenliği  denetimlerinin  yapılabilmesi için kamu reformuna ihtiyaç yoktur. Özel sektör işyerlerinin  denetlenmesi için kamu reformuna ihtiyaç yoktur. Ama ne yazık ki bu denetimleri yapacak olan müfettiş istihdam edilmediği için, gerek Çalışma Dairesi  gerekse Sosyal Sigortalar Dairesi tarafından bu denetimler yapılamıyor. Kamu Reformu Yasası meclisten geçirilse de, müfettiş istihdam edilmezse bunlar yine yapılamayacak” diye konuştu.

“Kamunun verimsizleştirilmesinin bir çok sebebi vardır, bunlardan başlıcaları kamu kurum ve kuruluşlarına siyasi partilerin ocak ve ilçe örgütlerinden müdahale edilmesi, hesap sorulmasının da siyasiler tarafından önlenmesidir. Bunlar son zamanlarda UBP-DP döneminde en üst noktaya ulaşmıştır, müdürlerin ve müsteşarların elinden neredeyse kalemler alınmıştır”

“Revizyona ihtiyaç var”

  • Soru: Kamuda verimsizlikten hep şikayet edilir, bunun nedenleri nelerdir ve nasıl giderilebilir?
  • Kaptan: Kamunun öncelikle çok büyük bir revizyona ihtiyacı vardır. Kamuda verimlilik uzun zamandan beri ihmal edilmektedir ve verimliliğe gereken önem verilmemektedir. Kamunun verimsizleşmesinde en büyük etken bugüne kadar gelmiş geçmiş hükümetlerdir. Kamu siyasallaşınca verimsizleşir. “Partilimdir” diyerek yapılan kayırmacılıklar, verimli çalışan kamu görevlilerinin de zaman içinde işlerini savsaklamasına sebep olmaktadır. Bugün kamudaki şikayetlerin artmasına ve hizmet alan halkın kamuyu eleştirmelerine  boyun eğmek durumunda kalırsınız ki yapılan birçok eleştiri de haklıdır. “Kamu görevlileri tembeldir” demek yanlıştır çünkü bütün kamu görevlileri tembel değildir ama sistemin kamuyu verimsizleştirdiği doğrudur. Kamunun verimsizleştirilmesinin bir çok sebebi vardır, bunlardan başlıcaları kamu kurum ve kuruluşlarına siyasi partilerin ocak ve ilçe örgütlerinden müdahale edilmesi, hesap sorulmasının da siyasiler tarafından önlenmesidir. Bunlar son zamanlarda UBP-DP döneminde en üst noktaya ulaşmıştır, müdürlerin ve müsteşarların elinden neredeyse kalemler alınmıştır. Bugün birçok yerlere, doğru insanların atanmamış olması işlerin doğru gitmesini de engellemektedir.
    Kamuda hizmet içi eğitimlere gereken önemin verilmemesi, bütçede yeterli ödeneğin ayrılmaması da ciddi sıkıntıdır. Örneğin 2017 bütçesinde, Başbakanlık, Personel Dairesi’ndeki kitabet hizmetinde çalışan memurlara hizmet içi eğitim için 47 bin TL’lik bir pay ayrılmıştır. Bütün bakanlıklara ise 2017 yılında hizmet içi eğitim için toplam 295 bin 800 TL ödenek ayrılmıştır. 

“Verimsizliğin bir nedeni de Göç Yasası’dır”

   Verimsizliğin bir nedeni de 1 Ocak 2011’de yürürlüğe giren Göç Yasası’dır. Bir gün farkla işe girip, aynı işi yapan iki çalışanın arasında %30 maaş fark vardır. Bu da yeni işe girenlerin zaman içinde veriminin düşmesini getirir. Biz, KTAMS olarak, bu yüzden bu yasanın geçmemesi için günlerce grev yaptık. Göç Yasası bir anda ortadan kaldırılamasa bile, etkileri  azaltılmalı ve 1-2 yıl içinde ortadan kaldırılmalıdır.   Bu da Göç Yasası’ndan etkilenenlere hayat pahalılığı ödeneğine  artı bir değer verilerek yapılabilir. Bu da bir öneridir.

“Denk Bütçe söylemi tamamen kandırmaca”

  • Soru: Bu arada Maliye Bakanı Serdar Denktaş ilk defa bu sene denk bütçe olduğunu söylüyor. Sizce bütçe denk midir?
  • Kaptan: Denk Bütçe söylemi tamamen bir kandırmacadır. Neredeyse tüm altyapı yatırım  harcamaları başka bir ülke tarafından karşılanan, çok yüksek miktarda iç ve dış borcu olan bir devletin bütçesi denk olabilir mi? Bütçe denk değil, denk yazılmıştır.  Bugün çevremize baktığımız zaman  kazanca göre vergi toplanmadığı çok açıktır. Bu bütçenin iyice masaya yatırılıp gelir kaleminin incelenmesi gerekir. Acaba gelirler satılan kamu mallarından gelenler mi? Kamunun özelleştirilmesi KTAMS’ın karşı durduğu en büyük yanlışlardan biridir çünkü bu, halkımızın çok ucuza satın aldığı hizmetlerin çok yüksek rakamlara alınmasını getirir. Bunun en son örneği Ercan Havalimanı’dır, KTHY batırıldıktan sonra uçak biletlerinin fiyatları  incelenirse durum çok net görülür. Ercan-İngiltere uçuşu için Ercan ve Larnaka çıkışlı bilet fiyatlarına bakmak yeterlidir. Hatta Ercan-İstanbul, Larnaka-Atina-İstanbul biletlerini de kıyaslarsak, durum çok net görülür. Bu yüzden KTAMS özelleştirmenin şiddetle karşısındadır. Bunun faturasını halk ödemektedir.
    Bütçeye geri dönersek, 2016’da ödenen ek mesai miktarı 89 milyon 168 bin 32 TL’dir. Ağustos 2017’ye kadar ek mesai miktarı 68 milyon 856 bin 409 TL’dir, yıl sonunda bu rakamın 100 milyon TL’yi aşması bekleniyor. DPÖ 2016  işsizlik oranını %7 olarak açıklamıştır. Bu rakamları göz önünde bulundurursak, 2016 yılında doğru istihdamlar, doğru çalışmalar yapılmış olsaydı, üniversite mezunu 400 istihdam edilmesi ile , 13’üncü maaşlar da dahil bir yılda ödenecek rakam 14 milyon 866 bin 800 TL olurdu. 200 lise mezunu istihdam edilmiş olsaydı, 13’üncü maaşlar da dahil bir yılda ödenecek rakam 6 milyon 860 bin TL olurdu. 400 üniversite mezunu, 200 lise mezunu istihdam edilseydi yani 600 istihdam için 21 milyon 626 bin 800 TL olacaktı. Devlet hastanelerinde verilen sağlık hizmetlerinin yetersizliğinden herkesin şikayetçi olduğu, bunun en büyük sebebinin de doktor ve hemşire eksikliği olduğu bir gerçektir. 50  doktor istihdamının bütçeye getireceği ek külfet 13’üncü maaşları da dahil 4 milyon 439 bin 500 TL’dir. Ek mesaiye ödenen rakamlarla kıyaslandığında büyük bir rakam olmadığı görülmektedir.

 

“Şu anda UBP-DP koalisyon hükümetinde, ki bu konuyu her zaman istismar eden UBP ve DP’dir, geçici memur yapamadıkları için geçici işçi istihdam ediyorlar.”
 

“Mevcut personel sayısıyla ek mesailerin sıfırlanması mümkün değil”

   Kamu Görevlileri Yasası’nda bütün dairelerin teşkilat yasalarındaki mevcut kadroların %50’si bile dolu değildir.  Bugün asıl ve sürekli kadrolarda, Amme Hizmeti Komisyonu tarafından atanmış olan yaklaşık 5 bin 200 kişi vardır. 1020 kişi de geçici memur çalışmaktadır. Görevleri itibarıyla bu geçici memurlar, asıl ve sürekli kadronun görevlerini yapamaz. Bu yüzden 600 istihdam yapılmış olsa, fakat seçim kazanmak için istihdam değil, gerçekten ihtiyaç olan yerlere, özellikle vardiya ve rotasyon çalışan iş yerlerinde ek mesailer sıfırlanabilir. Sadece bayramlarda ve resmi tatillerde 24 saat hizmet veren yerlerde, gümrük, limanlar, sivil havacılık, sağlık gibi alanlarda ek mesai gerekebilir. Gözden kaçırılan hassas nokta şudur, vardiya ve rotasyon sistemiyle çalışan her iş yerinde ek mesai yapılır, bundan kurtulmanın tek yolu beşli vardiya sistemine geçmektir. Bu da yeni personel istihdamıyla olur. Mevcut personel sayısıyla ek mesailerin sıfırlanması mümkün değildir. Sivil havacılıkta, limanlarda, sağlıkta, poliste hizmetlerin aksaması anlamına gelir. Polis teşkilatı en çok açık olan yerlerden biridir.Sağlık alanında başta hemşire eksikliği olmak üzere büyük eksiklikler vardır. Bunların giderilmesi gerekir. 

“Bu konuyu (geçici alımı) her zaman istismar eden UBP ve DP’dir”

  • Soru: Geçici memur istihdamları 2014’de yasaklandı ancak seçim arifesinde geçici istihdamların yapıldığını biliyoruz. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
  • Kaptan: Eylül 2013’de geçici memur istihdamına son verildi, 2014’de de Kamu Görevlileri Yasası’ndan çıkarıldı. Şu anda UBP-DP koalisyon hükümetinde, ki bu konuyu her zaman istismar eden UBP ve DP’dir, geçici memur yapamadıkları için geçici işçi istihdam ediyorlar. Ama bu da gayrı yasaldır çünkü işçi kol gücüne dayalı kişiyi anlatır. İşçi adı altında istihdam ettiğiniz kişiye memur işi yaptırırsanız, bu yasalara aykırıdır. 
    Tabi ki geçici istihdam yapılması gereken görevler vardır ama mali tabloda da belirtildiği gibi, bu bir mali yıl için yapılan istihdamlardır. En son torba kadro 15 sene önce yapılmıştır, ki o zaman kadrolanmayan geçiciler de vardı ve bugün 16-17 senedir geçici çalışanlar vardır. KTAMS bu konuda da öneriler yapmış ve bu insanlara iş güvencesi sağlanmasını talep etmiştir ki kişilerin kaderi iki dudak arasında olmasın. Bu insanların bu psikolojik baskıdan ve verimsizliği yaratan nedenlerden birinin ortadan kaldırılmasıyla ilgili önerimizi yetkililere iletmiştik.

“Kamu reformuna ihtiyaç yok”

  • Soru: Kamu Reformu Yasası hala geçmemiştir. Bu konuda son tutumunuz nedir?
  • Kaptan: Kamu reformuyla ilgili siyasiler samimi değildir. Kamu reformunu yapmak sadece söylemde vardır. Aslında, mevcut yasalar uygulanmış olsa, kamu reformuna ihtiyaç yoktur. Mevcut yasalar yeterlidir. Üçlü kararname sistemini ortadan kaldırmak için, denetimlerin yapılması için, hizmet içi eğitimlerin yapılması için kamu reformuna ihtiyaç yoktur, çünkü bugün mevcut Kamu Görevlileri Yasası’nda müdür ve müsteşarlara bu yetkiler verilmiştir. Bu yetkileri kullanmanın engeli ise partizanlıktır. Bugün çalışanın zamanında  işine gitmediğine, izinsiz ve özürsüz olarak işinden erken ayrıldığına dair denetim yapabilmek için kamu reformuna ihtiyaç yoktur. İş sağlığı ve güvenliği  denetimlerinin  yapılabilmesi için kamu reformuna ihtiyaç yoktur. Özel sektör işyerlerinin  denetlenmesi için kamu reformuna ihtiyaç yoktur. Ama ne yazık ki bu denetimleri yapacak olan müfettiş istihdam edilmediği için, gerek Çalışma Dairesi  gerekse Sosyal Sigortalar Dairesi tarafından bu denetimler yapılamıyor. Kamu Reformu Yasası meclisten geçirilse de, müfettiş istihdam edilmezse bunlar yine yapılamayacak. Az önce de ifade ettiğim gibi kamu reformuna ihtiyaç yoktur ama biz, KTAMS buna engel olarak gösterilmemek için  sözde kamu reformu adı altında getirdiklerine de desteğimizi verdik. Bu konudaki bütün çalışmalara katıldık, çağrılmadığımız zamanlarda da bunu kamuoyu ile paylaştık.

“Hiçbir sorun çözülmedi, sadece hasır altı edildi”

  • Soru: Başbakan Özgürgün de ekonomide sorun kalmadığını söylemektedir. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Kaptan: Sayın Başbakan’ın hükümet adına yaptığı bu açıklama samimiyetten uzak bir açıklamadır. Kendisi ülkenin hayallerle değil, gerçeklerle yönetilmesi gerektiğini unutarak  böyle açıklamalar yapıyor. Ülkemizde hiçbir sorun çözülmedi, sadece hasır altı edildi. Bunun en açık  örneği, en ufak bir döviz kıpırdanmasında benzine ve tüp gaza zam yapılırken, bugün dövizin alıp başını gittiği dönemde, akaryakıta ve tüp gaza zam yapılmaması sadece seçime dönük bir durumdur. Hükümet döviz artışı karşısında halkı korumak istiyorsa, benzin ve tüp gaz vergilerinde indirim yaparak fiyat artışını önleyebilir. Şu anda yapılan seçime yönelik bir uygulamadır. Seçim sonrasında gelecek hükümeti  çok büyük sorunlar beklemektedir. Şu andaki durum yapaydır, göstermeliktir.

 

“Öncelikle Kıbrıs’ta yaşanan sorunların temeli ülkedeki çözümsüzlüktür. Gelecek olan hükümet çok önemlidir. Barış ve çözüm yanlısı, Cumhurbaşkanı’na tam destek veren bir hükümetin olması gerekir”

“Gelecek olan hükümet çok önemli”

  • Soru: 7 Ocak’ta erken genel seçimler yapılacak. Seçimden sonra nasıl bir hükümet olmalı ve KTAMS’ın yeni hükümetten beklentileri neledir?
  • Kaptan: Öncelikle Kıbrıs’ta yaşanan sorunların temeli ülkedeki çözümsüzlüktür. Gelecek olan hükümet çok önemlidir. Barış ve çözüm yanlısı, Cumhurbaşkanı’na tam destek veren  bir hükümetin olması gerekir. Cumhurbaşkanı ile paralel çalışması gerekir. Bugünkü hükümet gibi, kendi Anayasasına aykırı önergeler hazırlayıp Meclise sunan değil, barış ve çözüm için uğraş verecek bir hükümete ihtiyacımız vardır.

“Hem kamuda, hem de özelde yaşanan büyük sıkıntılar vardır. Bu sıkıntıları çözebilecek iradeye sahip, kendi siyasi geleceğini değil, halkın geleceğini düşünen bir hükümete ihtiyaç vardır”

“Sıkıntıları çözebilecek iradeye sahip bir hükümete ihtiyaç var”

Hem kamuda, hem de özelde yaşanan büyük sıkıntılar vardır. Bu sıkıntıları çözebilecek iradeye sahip, kendi siyasi geleceğini değil, halkın geleceğini düşünen bir hükümete ihtiyaç vardır. Bunları yapmak için radikal kararlar alabilecek bir hükümete ihtiyaç vardır. Seçim sürecine girdiğimiz bu günlerde, bütün siyasi partilerin seçim bildirgelerini de merakla bekliyoruz. Gerek kamuda çalışanlar, gerekse açlık sınırının çok çok altında özelde çalışanlarla ilgili siyasi partilerin ne tür çözümler üreteceğini, kamuda ve özelde sendikalaşmayı teşvik etmek için ne gibi önerileri olduğunu  seçim bildirgelerinde görmek istiyoruz. Halkımız sadece kendi koltuğunu, kendi siyasi partisinin geleceğini düşünen bir hükümete  yine onay verirse, gelecek günler bugünkünden çok daha kötü olacaktır.

Bu haber toplam 2233 defa okunmuştur
Etiketler :