1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Sivil halkın yöntemi ne olmalı?
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Sivil halkın yöntemi ne olmalı?

A+A-


Bir dönem “milli dava bütçe mülahazalarıyla sulandırılamaz” diyen büyüklerimiz ekonomik gelişmeyi önemsizleştirerek bugün popülizm yapmadan ülkesinin geleceğini kurmak isteyecek siyasetçilere, “bu garabeti düzeltebilecek olana aşk olsun” dedirten ekonomik yapıyı miras bırakmıştır.
Örneğin CTP döneminde bir nebze olsun iyileştirilen kucağımızdaki emeklilik sistemi sadece büyük mali dengesizliklere değil aynı zamanda ciddi sosyal yaralara da sebebiyet vermektedir. Anneanneler ve dedeler şanslı torunların elinden tutabiliyorken, şanssız torunların anne-babaları bir süre sonra kendilerinin veyahut çocuklarının karşılaşacağı felaket senaryosunun bilinciyle değişim diye feryat eder ya da siyasete inançsızlık söylemleriyle kendilerini ifade eder olmuşlardır.
2011’de sosyal sigorta ve emeklilik fonlarımızın toplam açığı GSYİH’mızın %9’u, genel kamu açığımızın ise %80‘i kadardı. Karşılaştırma yapmak bakımından yerel yönetimlerin açığı 2010 yılında GSYİH’mizin yalnızca % 1,1’i kadardı ve genel kamu açığımızın sadece %10’una tekabül etmekteydi. Bizim açıklarımızı azaltıp sürdürülebilir ekonomiye geçişi mümkün kılmak için teknik olarak toplam kamu açığımızı GSYİH’mizin %2’sine kadar düşürmeyi hedeflememiz gerekmektedir.
Tansu Çiller’den ilave destek talep etmek için Ankara’ya giden, görüşme talebi gece saat 12’de gelen telefonla son dakika kabul edilen ve apar topar taksiye binip hanımefendinin huzuruna çıktığında, “sizin Konya ilimizden ne farkınız var? Konya’ya yoksa size de yok” cevabını alan Özker Özgür, bu anısını, “hayatımın en kötü günüydü” diyerek anlattı son nefesine kadar.
Birikimlerimiz, “onurumuzla yaşamak istiyorsak kendi kendimizi yönetme irademize sahip çıkmamız gerekir” demektedir. Bu irade geçmişten bugüne sağcı partilerimizin yapmaya çalıştığı gibi sadece harcamalarımızla sınırlı kalırsa bunun hiçbir kıymeti harbiyesi olmayacaktır. Bu irade, çetrefil sorunlarımızı aşabilme yetimizle sınanmaktadır. Ciddi yapısal sorunlarımıza ilişkin suçu başkalarında aramak bize, kültürümüze, kimliğimize ve onurumuza hiçbir pozitif katkı yapmadığı gibi tam tersine bizden çok şeyler götürmüştür uzun yıllar içerisinde.
Sözüm ona iktidarını sürdürebilmek için sürekli dış müdahaleleri davet eden Kıbrıs Türk sağı bu ucube yapının baş sorumlusudur. Bu tablonun oluşmasına sebep olan “vatansever” siyasetçilerin bozduğunu, değişim iradesine sahip Kıbrıslı Türk halkı düzeltebilir ancak.
Türkiye’nin bize sağladığı kaynakları etkin bir şekilde kullanarak kırılıp dökülmeden sürdürülebilir ekonomiye geçişi sağlayabiliriz. Diğer toplumlarla kıyaslandığında böylesi önemli bir avantaja sahibiz. Eğer biz bu kaynakları üretimi artırmak ve sosyal yaralara yol açmayacak biçimde değişimi finanse etmek için kullanabilirsek, halkımızın alım gücünü düşürmeden ekonomik ilerlemeyi sağlamaya dönük adımları atabilir, büyüyen ve kayıt altına alınacak ekonomiye ve sosyal adalet ilkesine göre yeniden düzenlenerek otomasyona geçirilecek vergi sistemimize bağlı olarak kamu kaynaklarımızı artırabiliriz. Tüm bunları yaparken bütçe disiplinini gözetip UBP döneminde kurultay istihdamlarıyla doruğa tırmandırılan savurganlıkları ortadan kaldırabilir ve kararlarımızı katılımcılıkla üretebilirsek orta ve uzun vadede mutlu ve refah içinde yaşama şansını yakalayabiliriz.
CTP, anneanneleri ve dedeleri üzmeden torunlar için güvenli bir gelecek kurma arzusundadır. Bu sınavı hep birlikte vereceğiz. Maaş ödemelerinde dahi dışa bağımlılığının sürmesini ve bu yolla kendi kendini yönetme irademizin cılız kalmasını şu veya bu nedenle tercih edenlerin cirit attığı sahaları iyi belirlememiz gerekmektedir. AB değerlerine bağlı değişim iradesinin toplumsallaşmasını, siyasi istikrarı ve toplumsal seferberlik duygusunun gelişmesini engellemek için her türlü enstrümanı kullanmaktan geri durmayan karanlık anlayışa karşı dik durabilmeliyiz. Toplumumuzu öğrenilmiş çaresizliğe hapsetmek, sahip olduğumuz ideolojiler ve tüm hassas olduğumuz konular üzerinden manipülasyonlar yapmak onların yöntemi ise sivil halkın yöntemi de 28 Temmuz’da değişim iradesini iktidara taşımak olmalıdır!

Bu yazı toplam 1987 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar