1. YAZARLAR

  2. İbrahim Özejder

  3. SİRİZA’YA ANLAM VERMEK
İbrahim Özejder

İbrahim Özejder

SİRİZA’YA ANLAM VERMEK

A+A-

Medyada Bu Kadar İlgiyi Hak Ediyor Mu?


• Siriza’yı, tipik hükümet icraatlarına dayanarak başardı - başarmadı diye değerlendirmek haksızlık olur.  Siriza, şimdiye kadar yaptıkları ve gösterdikleriyle  zaten BAŞARDI.

• Siriza militanı 92 yaşındaki Glezos, 1941’de Akropolis’te Nazi bayrağını indiren iki gençten biriydi

Siriza fırtınası dinecek gibi gürünmüyor…
Manşetlerde Siriza, yorumlarda Siriza…
Siriza neredeyse medyanın her köşesinde karşımıza çıkıyor. Kuzey Kıbrıs’ta ortalama bir okur, ‘Siriza’ya ilgi biraz medya zorlaması değil mi? Alt tarafı 10 milyonluk bir ülkede sadece %37 oy almış bir parti; bunda abartacak ne var?’ diye itiraz ederse aslında haksız da sayılmaz. Takip ettiği yaygın Türkçe medya, dünyadaki gelişmeleri bütünsel ve ardışık bir biçimde yansıtmadığı için izleyici, gündemi sarsan bir gelişme ile karşılaştığında, onu anlamlandırmakta zorlanıyor.

Konuyu açıklamaya isterseniz sorularla devam edelim…

Siriza hareketi tarihi bir olay mı?

Evet…
Sadece seçim başarısı değil, ortaya çıkışı, gelişimi, iktidara alternatif aşamaya gelmesi ve uluslararası etkisi açısından, benzer radikal hareketlerle kıyaslandığında tarihi bir olaydır.

Bilindiği gibi, 30 yıldır dünyaya damgasını vuran ne-liberal politikalar, başta görece bazı başarıların ardından son yıllarda kriz üstüne kriz doğuruyor ve dünya haklarına acı çektiriyor. Buna rağmen, global sermayenin ideolojik aygıtları ‘serbest piyasa kuralları, doğa kanunları gibi sabittir, uylmazsa yıkım olur’  telkininde bulunuyorlar. Milyonlarca insanı açlık sınırına iten mali krizleri, ‘deprem’ gibi bir doğal felaket olarak kabul etmemizi istiyorlar.

Öte yandan klasik muhalefet (sol, sosyalist, komünist, radikal) alışılagelmiş söylem ve eylemleriyle, serbest piyasa efsanesinin ‘genel geçer bir tarihsel kural’ olduğu algısını  değiştiremiyordu. Ancak, yaklaşık 20 yıldır, dünyanın her yerinde klasik siyasi yelpaze dışı radikal hareketler boy vermeye başladı. İşte Siriza bu yeni tip radikal hareketler arasından çıkıp iktidara dayanan ilk örnek oldu. Uluslararası ekonominin acımasız çarkları arasına ilk çomağı soktu. Bir başka deyişle ‘tarih yazdı’.

Dünyanın başka ülkelerinde, başka Siriza vakaları yaşanırsa artık kimse şaşmayacak; İspanya’da PODEMOS sıraya girdi bile.

Nereden çıktı bu Siriza?

Türkiye medyası ve dünyayı onun dürbününden gören Kıbrıs Türk medyası, Yunanistan haberlerini ‘Pangalos-Dangalos’  mentalitesiyle yansıtırsa, Troyka dayatmalarına karşı direnişleri, ‘Tembel Yunanlı çalışmadan maaş almak istiyor’ diye yorumlarsa, izleyici Siriza’nın yoktan varolduğunu sanabilir.

Halbuki Syriza, Yunanistan’ın 75 yıllık direniş geleneğinin bir ürünüdür. Tek bir örnek vermek gerekirse, Siriza saflarında polis kalkanlarına karşı göğüs geren 92 yaşındaki Manolis Glezos, 1941’de Yunanistan’ı işgal eden Almanların, Akropolis’e astığı Nazi bayrağını indiren iki gençten biriydi.

Glezos’ta simgeleşen Yunan direnişinin, iç savaş, diktatörlüklerle mücadeleler ve Sinaspismos aşamalarından geçerek bugün Siriza ile iktidara gelmesi kesinlikle bir tesadüf değildir, bir direniş öyküsüdür.

Siriza başaracak mı?

Yanlış soru…
Siriza zaten başardı; onu başarılı kılan, kendi içinde yarattığı çok seslilik, dayanışma, enternasyonal ruh, direniş azmi ve programını hayata geçirme insiyatifiyle, çoktan bir direniş modeli haline gelmesidir.
Ancak, ‘başarı’ kelimesi ile kastedilen, hükümet programındaki hedeflerine ulaşıp ulaşmayacağı, özellikle Yunanistan’ın borçlarını ödememe vaadini yerine getirip getiremeyeceği ise(ki yaygın olarak söylenmek istenen budur) elbette başarısız olacaktır. Daha doğrusu(ne kadar süreceğini bilmediğimiz) hükümet dönemi boyunca vaadlerinin çoğunu yerine getiremeyeceği kesin gibidir.
Siriza’yı tipik hükümet icraatlarına dayanarak değerlendirmek bence haksızlık olur. Onları asıl başarılı kılan, sadece Yunanistan’da değil, topyekün kapitalist dünyada taşları yerinden oynatmalarıdır.

Destek %37 mi?

Hayır…
Seçmen davranışları ile siyasal programların etkileri son derece karmaşık olgulardır. Bazı siyasi hareketler, aldıkları oy oranının çok ötesinde bir desteğe sahip olurlar. Kuzey Kıbrıs siyasetinde de bunun örnekleri vardır.
Anlayabildiğimiz kadarıyla Siriza da son seçimde aldığı % 37 oy oranından daha fazla bir desteğe sahip görünüyor. Geleneksel dürtülerle farklı partilere oy veren çok sayıda Yunanlı umudunu Siriza’ya bağlamış gizli destekçiler olabilir.

‘Seçtik, görevimizi yaptık, sıra sende’ mi?

Yurttaşın, seçimde oy vererek demokratik misyonunu tamamladığı model, uzun zamandır temsili demokasilerde ciddi arızalar yaratıyor.  Siriza seçen-seçilen ilişkisini de radikal biçimde değiştirecek bir görüntü veriyor.
Takip edebildiğimiz kadarıyla Siriza’ya oy verenler, bir köşeye çekilip oturacak tiplere benzemiyorlar. Parti taraftarlarının direniş geçmişi ve kararlılığı, sadece milletvekillerini seçmekle yetinmeyecekleri, her an bir vesileyle eyleme geçebilecekleri izlenimi veriyor.

Kararlı ve hareketli bir % 37, Siriza için rakamların çok ötesinde bir destek demektir.

Hani bizim Siriza’mız?

Siriza’nın seçim zaferinin ardından Kuzey Kıbrıs’ta ¨neden bizim de bir Sirizamız yok?¨ yakınmaları başladı. Bu tür yakınmalara bir buçuk yıl önce Gezi direnişi sırasında da tanık olmuştuk.

Siyasal eleştiri gibi görünen bu yaklaşımlar aslında bitmez tükenmez bir şikayet-suçlama tavrına ve ¨bizden birşey olmaz¨ dedirten bir aşağılık kompleksine dönüşüyor. Her ülkenin kendine özgü koşulları vardır ve bu da değişik türde Siriza deneyimleri olacak anlamına geliyor.

Mesela 10-12 yıl önceki Annan Planı dönemindeki dev mitinglerde oluşturulan birliktelik, bizim Siriza’mız değil miydi? Küçük hesaplar yüzünden ‘Annan Planı ruhu’ devam etmemiş olabilir ama önemli bir direniş deneyim olarak Kıbrıs tarihindeki yerini çoktan almıştır.

Syriza mı Siriza mı

Latin harflerini kullanan dillerdeki isimler, özgün biçimleriyle yazılır, okunuşu dikkate alınmaz. Mesela François Hollande. Ancak Latince alfabe dışındaki yazı türleriyle (Yunanca, Rusça, Arapça, Japonca, Gürcüce gibi) yazılan isimlerde, yabancı harflerin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır. Yani okunduğu gibi yazılır.

Dolayısıyla Yunanca ‘Συριζα’, Türkçede Siriza diye yazılmalı.
Siriza bildiğimiz siriza mı?
Eskiden Kıbrıs’ta siriza kelimesi, yaygın olarak eşeklerin sırtına yerleştirilen ve içine çeşitli yükler doldurulan köfünler(küfe) için kullanılırdı. Bu kelime sadece Kıbrıs’a mı özgü, yoksa Yunanca  kökenli mi? Bilmiyorum.
Partinin ismi olarak Siriza bir kısaltma; bu kısaltmayı yaparken, farklı bir çok unsurun içine doldurulduğu bir ‘siriza’ çağrışımı mı yaratmak istediler?
Öyle ya da değil…
Kıbrıs’ta biz öyle algılayalım, ne sakıncası var?..

Bu yazı toplam 2602 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar