1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Sinde’de bir kuyuya gömülmüşler…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Sinde’de bir kuyuya gömülmüşler…

A+A-

Bir Kıbrıslırum okurumuzla birlikte iki “kayıp” çobanla ilgili araştırma yürüttük…

Lisili bir Kıbrıslırum okurumuzla, Kondea girişinde buluşuyoruz… Yanında Lisili bir başka Kıbrıslırum var – bugün onun bilgilerinden yararlanacağız…

Hüseyin Latif Amerikalı arkadaşımız da bize katılıyor ve Sinde bölgesinde araştırma yürütmeye gidiyoruz…

Kondea’dan Sinde’ye doğru gidiyoruz ve tarlalar arasında yolalıyoruz…

Aradığımız yer “Yangulli’nin tarlası” olarak bilinen yer…

Lisili Kıbrıslırum arkadaşlarımız kabaca bir noktaya işaret ediyor ve burasının koordinatlarını alıyoruz…

Lisi’den “kayıp” edilmiş iki çobanın gömülmüş olduğu kuyu, Yiangulli’nin tarlasının arkasındaki tarlada, “M…’un kuyusu” olarak bilinen bir kuyu imiş… Tüm bu bilgileri Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yetkililerine aktaracağız ki bu konuda çalışma yürütebilsinler…

Lisili Kıbrıslırum bize Tofis Şafkos (Christofis Shiafkis) ile Touli Ksenaros (Hristodulos Ksenaros) adlı iki “kayıp” Kıbrıslırum çobanın nerede gömülmüş olduğunu  babasına bir Kıbrıslıtürk’ün anlatmış olduğunu söylüyor…

Bu Kıbrıslıtürk halen hayatta değil – ama sözkonusu Kıbrıslıtürk, bu Lisili Kıbrıslırum’un babasını sekiz gün süreyle Sinde’deki kendi evinde saklamış ve daha sonra sağ salim kaçmasını sağlamış…

Yangulli dedikleri Kıbrıslırum çoktan ölmüş, evlatları bile ölmüş, böyle diyor Lisili arkadaşlarımız… O nedenle Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi’nin tapu kayıtlarından bu arazide hangisinin tam olarak Yangulli’nin tarlası olduğunu bulması gerekecek.

Lisili beş çobanın hikayesini yıllar önce bu sayfalarda yazmıştım…

Bu beş çoban, davarları ellerinden alınsın diye öldürülmeye çalışılmıştı – bunlardan üçünün hayatı kurtulmuş, ikisi öldürülerek “kayıp” edilmişti…

Dimitris Anzulis, Kallis Hacıtofis ve Yangos Grigori Matheu Sinde’de sekiz gün süreyle tutulduktan sonra serbest bırakılmışlar, Tofis Şufkos ile Touli Ksenaros ise öldürülerek “kayıp” edilmişti…

Lisili Kıbrıslırum okurumuza, birlikte getirmiş olduğu arkadaşına ve bizimle birlikte araştırmamıza katılan Hüseyin Latif Amerikalı arkadaşımıza sonsuz teşekkürler…

 

 


 

Sıcaklar nedeniyle kazılara bir gün ara verildi

Kayıplar Komitesi’nin aşırı sıcaklar nedeniyle kazılara dün, bir günlüğüne ara verdiği öğrenildi.

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden aldığımız bilgilere göre, kazılara bugün devam edilmesi bekleniyor…

 


BASINDAN GÜNCEL…

 

“Azınlık gençleri Heybeliada’da buluştu…”

Rika Kuriel

24-28 Temmuz tarihleri arasinda Heybeliada Ruhban Okulu’nda gerçekleştirilen Yanyana Projesi’nin son gününde programın katılımcıları ile söyleştik. Dört gün süren etkinlikte 18-32 yaş arasında Rum, Ermeni, Süryani ve Yahudi gençler hem kendi kültürlerini diğer katılımcılara aktardılar hem de beraber atölyeler ve projeler ürettiler. Heybeliada’da konaklayan gençler yoğun programlarına rağmen Avlaremoz’un sorularına cevap vererek program hakkındaki görüşlerini yansıttılar.

Barsavmo Polat: Programa katılmamdaki amaç genel kültürden ziyade araştırmalarıma yön verecek belli başlı kültür ve düşünceleri öğrenmekti. Bu platformda yaşadığımız coğrafya gibi kültürel zenginliğin olması beni cezbetti. Doğru kaynaklarda ulaşamadığımız bilgileri burada düzenleme ve değerleme şansı elde ettim. Şu an bulunduğum ortamdan çok memnunum, gelecek projeleri heyecanla bekliyorum.

Evridiki Pingo: Program sayesinde daha önce etrafımda birçok farklı azınlık grubundan arkadaşım olmasına rağmen onları ne kadar az tanıdığımı anladım. Diğer yandan da kültürlerimizin ne kadar birbirine benzediğini fark ettim. Bu kadar samimi ve eğlenceli bir ortam olacağını tahmin etmiyordum. Her azınlık grubunun içinde de farklı alt gruplar olduğunu bilsem de burada o arkadaşlarla konuşup düşünce alışverişinde bulunabildim. Programı eğitim verme ve proje oluşturma konusunda bana katkı sağladığını düşünüyorum.

Dani Baran: Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen bu programın gerçekten azınlık toplumları arasındaki iletişim ve işbirliğini artıracağını, önyargıların önüne geçerek karşılıklı işbirliğine sebebiyet vereceğine inanıyorum. Bu dört günlük süreçte gerek organizasyon ekibine gerekse ev sahipliği yapan Ruhban Okulu’na teşekkür etmek gerekir. Gerçekten özenli ve güzel hazırlanmış bir program olduğuna inanıyorum.

Arev Mirakyan: Bu programa gelirken kişi sayısı azlığı, ilgi gösterilmemesi gibi korkularım vardı. Geldiğimde beklentimin üstünde bir ilgi ve katılım olduğunu fark ettim. Katılımcıların oransal olarak büyük bir bölümünü Ermenilerin oluşturması sevindiriciydi. Program aslında birbirimizi tanıma fırsatı sundu. Yakın görünsek de aslında uzak olduğumuzu fark ettim. Tanımanın dışında aldığımız eğitim kapsamında ortak program geliştirebileceğimizi gördüm. Dört gün oldukça dinamik ve dolu dolu geçti.

rumvader2.jpg

(AVLAREMOZ – Rika KURİEL – 27.7.2017)

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 2308 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar