1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Şimdi Anastasiadis’in sorumlu liderlik zamanı...
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Şimdi Anastasiadis’in sorumlu liderlik zamanı...

A+A-

20 aydır devam eden müzakerelerde yeni yılla beraber kritik aşamaya geçildi. Ardı ardına İsviçre’ye taşınan liderler ve müzakere heyetleri son noktayı koymak için çok çalıştı. Bunda elbette Kıbrıs Türk tarafının itici rolünü ve süreci ilerletmek için gösterdiği esnekliği unutmamak gerekir.

Bu çaba müzakerelerde son aşama olan garantörlerin de katıldığı 5’li zirvenin gerçekleşmesini sağladı. Ancak son nokta konamadı. Anlaşmazlık konularını tespit için 1 hafta sonra teknik heyetler yine Cenevre’de bir araya gelerek listeleme işini bitirdi.

Bu arada görüşmeler yine devam etti. İki taraf daha fazla yakınlaşma sağlamaya, deyim yerindeyse siyah kalemle yazılan yazıları çoğaltmaya, mavi ve kırmızı yazıları azaltmaya çalıştılar.

Ancak konular iç içe ve birbirlerinin devamı şeklinde olduğundan bunda başarılı oldukları söylenemez. Yapılması gereken 5’li konferansın toplanması ve bütün konuların masaya konularak al-ver ile sonuca gidilmesidir.

Bunun için de siyasi kararlılık ve cesaret gerekir. Kafalarda başka hesaplar varken masada siyasi kararlılık gösterilebilir mi?

Sanmıyorum. Bu nedenle ben 16 Nisan’da Türkiye’de yapılacak referandumdan önce bir çözümü mümkün görmediğimi, sürecin sessiz sedasız 16 Nisan sonrasına ertelendiğini, şimdiki müzakerelerin iyi niyetle zamanı geçirmek için yapıldığını çeşitli platformlarda dile getirmiştim.

Bu arada Rum Meclisi geçen hafta hiç beklenmedik bir karar aldı. Meclis’te 2 milletvekili ile temsil edilen ve komitelerde temsiliyeti bile olmayan ELAM’ın önerisi ile 1950 yılında kilisenin düzenlediği ve “Enosis Pebisiti”nin yıldönümünün okullarda kutlanması kararı alındı.

Şimdi bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Hani Enosis de Taksim de geçmişte kalmıştı. Hani Kıbrıslı Rumlar artık enosis istemiyorlardı. Bunun yerine Kıbrıslılık öne çıkarılacaktı. Üstelik öneri sahibi Yunanistan’daki faşist Altın Şafak partisinin Kıbrıs’taki uzantısı olduğunu iddia eden Elam. Daha da kötüsü Elam’ın önerisi komiteden 3 Disi milletvekilinin olumlu oyu ile kabul ediliyor. Meclis’teki oylamada da Disi “çekimser” kalarak önerinin geçmesini sağlıyor. Öneriye tek olumsuz oy veren Akel’i ve milletvekillerini Elam’ın oyununa gelmeyerek popülizme yenilmediği ve dik durduğu için kutlamak gerekir.

Burada asıl eleştirilmesi gereken merkez sağdaki partiler ve özellikle Anastasiadis’in partisi Disi’dir. Çünkü komitede öneriye destek vererek Meclis gündemine gelmesini sağlamış, Meclis’te de çkimser kalarak önerinin geçmesini sağlamıştır.

Bu tavır tam bir oportünizmdir. İki yüzlülüktür. Enosis kararı geçtikten sonra da Anastasiadis işin ciddiyetini anlamamış, Türk tarafından gelen tepkiler üzerine “tarihi bir olayı bu kadar abartmak gerekmezdi” biçiminde değerlendirdi. Amacı partisi tarafından yapılan gafı düzeltmek yerine olayı küçümseyerek geçiştirmekti. Bu arada da seçim ittifaklarını şimdiden hazırlamaktı.

Akıncı’nın ve Türk tarafının şiddetli tepkisi bu oyunu bozdu. Dünkü görüşmede Anastasiadis’in sinirli hali bundandı. Hele Eide’nin konuşması sırasında siniri tavan yaptı, kapıyı vurarak muhtemelen sigara içmeye çıktı. Ama böylesine ciddi bir konu görüşülürken masadaki diğer kişilerden izin almadan kapıyı vurarak çıkmak ve çıkarken “söyleyecek başka birşeyim yoktur” demek masadan kaçmaktır.

Sonradan yaptığı yazılı açıklamada “dostça ve yapıcı bir iklimde yapılırken ve BM ile bizim tarafımız arasında bir anlaşmazlık yaşandığının ardından kısa bir ara verildiğinde Kıbrıs Türk tarafı sebepsiz ve hiç bir neden olmadan görüşmeden ayrıldı” dedi. Bu açıklama zevahiri kurtarma açıklamasından başka birşey değil.

Anastasiadis’in yapması gereken sorumlu liderlik göstererek öncelikle okul çağındaki gençleri güzelim adamızın, ortak yurdumuzun yaşadığı acıların kaynağı olan enosis ülküsü ile zehirlenmelerini önlemesi ve bu kararı geri aldırmasıdır. Bunun ardından da masaya dönerek son aşamaya gelen müzakerelerin sonuçlanması için çaba harcamaktır. 

Bu aşamada kimin haklı, kimin suçlu olduğundan çok son aşamaya gelen ve son bir hamle ile referanduma gidebileceğimiz bir çözüm plana sahip olabileceğimiz bir tablo varken bunu heba etmek kime ne yarar sağlayacak?

Bu olsa olsa iki taraftaki faşist, ırkçı, kafatasçılarla çözümsüzlük şampiyonlarını sevindirir. Sakın ha bunlara prim vermeyin.         

 

  

Bu yazı toplam 1818 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar