1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Sessiz Sokaklar…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Sessiz Sokaklar…

A+A-

 

Seçim gününe iki hafta kaldı… Sekiz parti yarışta, dört yüz kadar aday koşuda… Memleketin sokakları sakin ve sessiz…

Pek alışık bir durum değil bu; yani ne bu kadar parti, ne de bu kadar sessiz sakin seçim kampanyası dönemi… İyiye delalet mi diye sorulursa, hayra yormak zor denir… Kuzey Kıbrıs’ta siyaset sokakta kazanılır, sokakta yapılır… Yeni akım siyaset, medya ve özellikle sosyal medya üzerinden kampanyayı öne çıkarabilir ama hala daha sokakta ve hala daha kapı – kapı kampanya yapılmadıkça özellikle sol siyaset seçimlerde sıkıntı yaşayabilir. Fransız Sosyalist Parti, Hollande ile kazandığı cumhurbaşkanlığı seçiminin başarısını seksen bin partiliyi hareketlendirip, beş milyon kapı çalmış olmakla izah ediyordu; seçim yenilgisini de o kadar partiliyi hareketlendiremeyip o kadar kapıyı çalamamaya, yani sokaktan çekilmiş olmaya bağlıyordu.

Sol siyaset halk içindir; halkla sokakta buluşmadıkça, kendini sokağa dökmedikçe ve bunun yarattığı tahrikle halkı sokağa çıkarmadıkça, medya üzerinden kampanyada sağ siyasetin gerisinde kalır.  Sol siyasetin gücü sokaktaki halk, sağ siyasetin gücü para ile medya oyunları… Medya olacak, sosyal medya mutlaka önemlidir ve olacak ama sokak olmayınca, bu mecralar sol siyasete yar olmayacak…

Bunu haksız bir endişe olarak yorumlayanlar olabilir; seçim kampanyalarında artık sokağın önemi yok denilebilir… Bunun, sağ siyasetin kendi güçlü olduğu alana sol siyaseti kıstırmak stratejisi olduğunu görmek de gerekir. Sağ siyaset halkı sokağa dökmekte zorlanır; hükümette ise kamu çalışanlarına baskı ve tehditle, muhalefette ise kitlelere ‘promosyonlar’ ile meydanları doldurmaya çalışır. Zayıf kalır, kalabalığı coşkulu olmaz; gövde gösterisinde cılız kalır… Sol siyaset ise kendi kalabalığı ile meydanlarda coşkulu olur, sesi cüssesinden büyük olur; sesi sessiz çoğunla ulaşır, onlara çekici olur… Sağı meydanlarda ve sokaklarda yenebilen sol, seçim kazanır…

Seçime iki hafta kaldı, işyerlerini ziyaretler yapılsın ama bunlar sokak eylemi yerini tutmuyor… Kapı - kapı geziliyor, bildiri dağıtılıyor ama bunun tamamlayıcısı sokakta olmak, sokağı doldurmak, sokakta ses vermektir… Sessiz kapı dolaşmalar yetersiz kalır… Halk seçim havasında değil, sokakların kalabalığı yılbaşı hazırlıkları için… Sekiz partinin halkı sekiz yerinden oynatacağı bir seçim kampanyası havası olması gerekirken, hele ki seçime katılan dört yeni siyasi parti de varken ve onların ilk kampanyalarının çok hareketli olacağı beklenirken, halk sessizce yılbaşı alış – verişinde ve yemeklerinde… Halk seçime kayıtsız ise, halk program ve projeler ile ilgisiz kalıyordur; oyunu da kişiler bağlamında kullanacaktır.  Yani, kimi tanıyor, seviyor veya sevmiyor, doktoru hangi partiden adaydır, avukatı nerden adaydır, akrabasının partisi, her partiden bildiğine – sevdiğine karma diye oy kullanacak seçmen… Bu tavır sağın işine yarar. Sol ise, program ve proje partisidir; bu sessizlikle sıkıntı yaşaması olası…

Ne yapılmalı? Solun partilerinin sokağa çıkmasında, yerleşim yerlerinin ana sokaklarında gövde gösterileri yapmasında yarar var… Köy meydanlarında toplanıp köy sokaklarına salınmakta, kapıları çalıp insanlarla yüz yüze gelmekte, göz göze temasta ve ellerini sıkıp omuzlarına dokunmakta yarar var… Kahvelerde halkla buluşmak iyi güzel, evinin kapısını çalmak ve seçmene kendi evinde ulaşmak en güzeli… Solu sol yapan halk için siyaseti, halkla birlikte yapmaktır; medya ve sosyal medya sol ve sağın sanal meydan kavgası alanı gibidir, sokak ise solun yayılım alanıdır.

Az kaldı… Sokakların artık canlanması, halkın seçim için kulak kabartması, ilgi duyması, hangi parti kendisine en iyiyi sunuyor diye merak edip seçime taraf olması gerekiyor. Yok eğer, halktaki kayıtsızlığın nedeni umutsuzluk ise ve CTP bunu tespit ettiği için kampanyasını “Ne demek umut yok” teması üzerinden yürütüyor ise, umudu medya ve sosyal medyada yaymak daha zor; sokakların sesi umudun ayak sesi olacak… Dolayısıyla solun, ama özellikle ana akım partisi olarak CTP’nin, sokaktaki varlığı halkın seçimlere karşı sessizliğini de, kayıtsızlığını da, umutsuzluğunu da ortadan kaldıracaktır.

Nerde hareket, orda bereket… Sanal ortamın bereketi de sanaldır; sokağın gerçek bereketi gerek…     

 

(23 Aralık 1963 olaylarının 54. yıldönümünde, faşizmin Kıbrıs’ta aldığı tüm canlar ışıklar içinde uyusun)

 

 

Bu yazı toplam 2210 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar