“Öksüz kalan Makarios’a dedem, sahip çıkmıştı”

13 Ekim 2002'de çektiğim ve ertesi gün YENİDÜZEN'in manşetinde yayınladığımız fotoğraf, yıllardır Kıbrıs'ta barış adına simgesel yapıt oldu...

“Abim şehit düştü ama biz hiçbir zaman kin tutmadık, düşman tutmadık kimseyi…”

"Eskisi gibi keşke olsa ama inanmam olacağına… İmkansız. Gene olursa gene dürtükleyecekler. Bizde da sorun var. Bizde çok sorun var. Büyüklerimiz mahvettiler Kıbrıs'ın Türklerini"

"Geçinirdik ne güzel ama öyle bir şey yoktu arada. Dışarda yatırdık oğlum, davarın içinde yatırdık, hep beraber, Rum-Türk…  Kimin haddi vardı gelsin sana bir tokat vursun? İngiliz heman iki şahit isterdi"

“En nihayet, dedem götürmüş Makarios'u kiliseye, popazlara demiş ‘Bakın bura, bu çocuk öksüzdür. Ben gitmesem dereler alacaktı genni gitsin. Bırakın genni burda (kilisede) kalsın, okursa da okusun’…”

Mert ÖZDAĞ

13 Ekim 2002'de çektiğim ve ertesi gün YENİDÜZEN'in manşetinde yayınladığımız fotoğraf, yıllardır Kıbrıs'ta barış adına simgesel yapıt oldu...
Bu fotoğrafla ödüller aldım... Sergilerde yer aldı...
İki eski komşunun yıllar sonra buluşma anını gösteren fotoğrafta biri Kıbrıslı Türk, diğeri Kıbrıslı Rum iki kadın vardı... İki komşu... İki arkadaş...
Gözyaşları içerisinde kucaklaşıyorlardı...
Biri Emine… Diğeri Kiriaku…
Takvim yaprakları 13 Ekim 2002'yi gösteriyordu, barikatlar kapalıydı...
"Baflılar Buluşması" Pergama'daydı... Yıllar sonra bir araya gelen Baflıların kucaklaşması, hala gözlerimin önünde…
Fotoğrafa konu olan kadınların öyküsünün peşinden koştum bu kez…
16 yıl sonra fotoğraftaki 'Kıbrıslı Türk kadın' Emine Yeşiltepe ile görüştüm.
86 yaşında Emine Yeşiltepe… Şimdilerde Mevlevi'de yaşıyor… Eski komşusu, arkadaşı ile 2002'deki buluşmasını ve Baf'taki eski günlerini anlattı…
İşin ilginci, hikaye içinde bir başka hikaye çıktı!
“Makarios'un çocukluğu”…
 
Emine Yeşiltepe,  Ortodoks Kilisesi başpiskoposu ve bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı  Mihail Hristodulu Muskos veya bir başka deyişle  “III. Makarios”un çocukluğuna dair ilginç bilgiler verdi, dedesinin hatıralarını paylaştı.
Emine Yeşiltepe, dedesi “Mahmut Koçunoyenni”  ya da bir başka değişle Mahmut Kırmızısakal’ın Makarios’a nasıl sahip çıktığını, o günlerde yaşananları gün yüzüne çıkardı kendine has üslubuyla…
Anlatılanlara göre Makarios çocukluğunda öksüz kalmış, üvey annesi tarafından da istenmemiş!
Bir gün bir dere yatağında görmüş O’ nu Mahmut Kırmızısakal… Sonrası mı?  Emine Yeşiltepe’den dinleyelim.

 Bakın neler konuştuk:

  • Bu fotoğraftaki Kıbrıslı Rum kadın kimdir?
  • Bu bilin kimdir… Makarios'un kardeşi kızı… Yani Makarios dayısıydı.
     
  • Komşunuzdu?
  •  Bununla ben 4 yaşlarda, 5 yaşlarda, 6 yaşlarda… 3 tane daha kız kardeşi var.
    Asproyalıydık biz… Bunun babası da çobandı. Beraber yaşadık, büyüdük. Evlendik. Ondan sonra bu hadiseler oldu, geldik bu taraflara (kuzeye)…
     
  • O günler nasıldı? Nasıl geçerdi…
  • Aynı bölgede yaşardık, onların da bahçeleri vardı, bizim da… Biz öyle ufağıdık. Beraber hepimiz bir garyolanın içinde yatırdık. 6 tane kız. Biz 3 kardeştik, 2 kız bir oğlan… Şehit düşmüştü abim hadiselerde… Bunlarla (Kiriaku ile) beraber büyüdük. Aynı evde yaşardık. Evlerimiz dip dibeydi.
    Aramız çok iyiydi. Sonra büyük hadiseler çıktı, biz gaçtık buyana görüşmedik yıllarca…
    Hatırlamam ne zaman geçtik bu tarafa…
    2002'den sen bu fotoğrafı çektiğin gün Baflılar olarak Pile'de buluştuyduk. Bir piknik organize ettiydiler.
    Bana da haber ettiler bu kızlar (Kiriaku ve kardeşleri) gelecek, senin eski ahbapların, sen da gel da görüşesiniz seneler sonra… Dedim tamam… Götürdüler beni o gün Pile'ye buluşmaya…
    Kapılar kapalıydı daha. Organize ettiler bu buluşmayı. Rahmetlik kız kardeşim ve eniştemle gittim Pile'deki buluşmaya… Yemeler içmeler, çalgılar çıngılar. Çok güzeldi seneler sonra görüşmek…
     
  • Kaç sene sonra olur bu görüşme?
  • Hadiselerden sonra ilk kez. Çok sene geçti.
     
  • Ne hissettin gördüğünde kendisini?
  • Öyle sevindik öyle sevindik… Onlar da biz da çok sevindik. Benim abim şehit düştü ama biz hiçbir zaman kin tutmadık, düşman tutmadık kimseyi…
     
  • Eskisi gibi olsa kötü mü olur? Yine beraber yaşasak?
  • Keşke olsa ama inanmam olacağına… İmkansız. Gene olursa gene dürtükleyecekler. Her tarafta sorun var. Bizde da sorun var. Bizde çok sorun var. Büyüklerimiz mahvettiler Kıbrıs'ın Türklerini. Bak İngiliz ne güzel aldı en iyi yerleri, biri da imzaladı, diğeri da imzaladı, verdiler gennere… Hangi devlet isterse olsun şu girdi Kıbrıs’ın içine İngiliz’in elinden hiçbir şey alamaz. Ama bizi mahvettiler.  
      
  • Makarios, Kiriaku’nun dayısıydı… Makarios da sizin taraflıydı…
  • Anlatayım sana Makarios'un hikayesini.  Kiriaku’nun abisi Haralambus Muskos, EOKA’cıydı ve İngilizler öldürdüydü kendini 1955’te Baf'ta… Diğer kız kardeşi öldü, kalp krizi geçirdi öldü. Kiriaku birkaç ay önce vefat etti. O günden beri (13 Ekim 2002’den beri) görüşemedik. Ben nasıl gidecem o tarafa, ya da o nasıl gelsin bu tarafa? Keşke görüşseydik. Bunlar o zaman eski zamanda ufacığıdı. Çobandılar. Geçinirdik ne güzel ama öyle bir şey yoktu arada. Dışarda yatırdık oğlum, davarın içinde yatırdık. Kimin haddi vardı gelsin sana bir tokat vursun? İngiliz heman iki şahit isterdi. İngiliz bağışlamazdı. Kural vardı, herkese aynı kural geçerdi. Şimdi çok rezalet! Biz gittiğimizi yere gittik oğlum, ama siz? Ne olacaksınız? İşimiz zor…

Makarios’ın çocukluğuna dair hatıralar

  • Makarios'un hikayesini anlatmadın…
  •  E dur yahu da anladacam. Makarios'un annesi öldüydü. Öksüz kaldı. Adamın (babasının) 1000 tane davarı vardı, dağın içinde… Dedem ile de samimi arkadaştı Makarios'un babası…
     
  • Dedenin adı neydi?
  • Mahmut Koçunoyenni derlerdi genne…  Mahmut Kırmızısakal. 
    Kalıp yapardı dedem hellimi bastırsınlar içine… Makarios'un amcası haber etti dedeme kalıp yapsın da getirsin genne mandıraya. Dedem yapmış, götürdü versin kalıpları. İnce ince da yağmurcuk yağardı o gün. Dedem gitti oraya versin kalıpları, gider gitmez baktı ki Makarios ağlar ağacın altında çömeli. Dedem anladı ki, üvey annesi dövdü genni da attı evden… 'Re Mihaili, re Mihaili' diye çağırmış genne…  Mihaili'dir Makarios'un adı. Gizlenmiş ağacın altına, ne ses ne seda… Dedem da gizlenerek gitmiş yanına, baktı çamın altında oturur. 'Ne yapan bre buraşda' demiş genne. Makarios demiş 'Napacam dayı, beklerdim hamuru'…  'Ne hamuru beklerdin?'. Koymuş hamuru üvey anası teknenin içine da, bunu da koymuş hamurun başına ki domuzlar yemesin. Tabii çocuk yaşta Makarios… Nasıl beklesin? İpten çözülmüş domuz, hamuru yedi genne. Gelince da görmüş hamuru yedi domuz, üvey anası da vur da vur da vur çirpiyle dövdü genni attı…  Kalınca sokakta aldı gendini dedem. Almış genni gitmiş üvey annesine hem babasına… Makarios'un babasına demiş dedem "Be Gosti, ben görmesem bu çocuğu almayacaktı genni dereler da gitsin? Ne attınız bre genni?" Üvey annesi demiş, "Al genni da ne istersan yap. Ben istemem genni. "…   
    Dedem aldı (Makarios'u) getirdi Asproya köyüne… Bizim köyümüze yani… Sabah kalktı aldı gendini götürdü genni Cikko Manastırı'na… Dedem popazları hep tanırdı. Popazlara peynir götürürdü da pilavuna yaparlardı Paskalarında… En nihayet, dedem götürmüş Makarios'u kiliseye, popazlara demiş "Bakın bura, bu çocuk öksüzdür. Ben gitmesem dereler alacaktı genni gitsin. Bırakın genni burada (kilisede) kalsın, okursa da okusun"…
    Kaçacağında da dedem dönmüş Makarios'a demiş ki "Bak bura, getirdim seni arama kaçasın, dereler alacak seni götürsün. Kalacan burada yukarıda, da inşallah okun da büyük adam olun"…
    Yani dedem götürdü genni kiliseye… Demiş genne gelecem seni her hafta göreyim. Her hafta giderdi görürdü genni, para da verirdi… En nihayet adam (Makarios) büyüdü, Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra giderdi Panaya köyüne, bizim Asproya ile karşılıklıydı Panaya… Toplanırdı Rumlar Makarios gelince… Dedem giderdi O’nu görmeye… Çıkardı balkona Makarios… Dermiş "Açılın, açılın, bu (Mahmut Kırmızısakal) birinci gelecek yanıma, da sonra siz. Çünkü bu olmasa, katil da olabilirdim, dere da alabilirdi beni. Bu adamın sayesinde Cumhurbaşkanı oldum. Onun için bu adam benim babamdır"… Dedemi çok severdi.  Böyle bir hikaye işte… Nereden nereye…
    Dedemin yaptığı insanlıktı. Öksüz sokakta kalan bir çocuğun harap olmasını engelledi. Kim olsa yapardı bu iyiliği…

 

  

  

 

 

 

Röportaj Haberleri