14 EYLÜL ve BÜKÜM (Viraj)

Ferdi Sabit Soyer

Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı,  Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile ikinci kez görüştü. Sayın Akıncı bu son görüşmeden sonra Ercan Havaalanı’nda açıklama yaptı.

Sayın Akıncı'nın görüşme sonrası yaptığı bu ikinci açıklamada, Türkiye'nin çözüme ve 5'li Konferans'a hazır olduğuna dair net mesaj vermesi çok önemli.

Sayın Akıncı'nın bu açıklamasının basınımıza yansıdığı Pazar günü, aynı zamanda güneyden de bir açıklama yer aldı.

Bunu da Hükümet sözcüsü Sayın Hristodulidis yaptı. Sayın Hristodulidis'in demeci, ABD Başkan Yardımcısı Sayın Biden'in Ankara ziyareti sonrasında Sayın Anastasiadis'e ilettiği mesajla bağlantılı idi.
Sayın Hristodulidis, o açıklamasında "Türkiye'nin çözüme hazır olduğunu" ifade etti.

Yani Sayın Akıncı ile Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın verdikleri mesajlara uygunluk  gösteren bir açıklama yaptı Sayın Hristodulidis. Bu çok sık olan bir şey değil. Çünkü genellikle güneyden yapılan açıklamalarda Türkiye'nin çözüme dönük isteksizliğinden söz edilir. Bu anlamı ile bu bir ilk. Bu mesajlar birbiri ile örtüşüyor.

Ancak bu örtüşmeye karşın hem Sayın Akıncı'nın, hem de Sayın Hristodulidis'in açıklamalarında sorunlu noktaların olduğu açık. Ayrıca ciddi bir Büküme (viraja) Eylül ayının 14'üne kadar girileceği mesajı da var. Yani ortalık süt liman değil.

Sayın Hristodulidis, 14 Eylül'e kadar yapılacak olan yoğunlaştırılmış altı toplantıdan sonra güneyde Ulusal Konsey’in toplantıya çağrılacağını işaret etti.

Aynı şekilde Sayın Akıncı da 14 Eylül'e kadar yapılacak olan 6 toplantıdan sonra işin ne olacağının netleşeceği mesajını çok açık olarak verdi. Üstelik Sayın Akıncı, Sayın Hristodulidis'ten farklı bu mesajını güçlendiren bir de vurgu yaptı.

Bunun Federal çözüm için bu neslin son önemli çabası olacağından söz etti.

Evet, 14 Eylül çok önemli oluyor. Çünkü bu altı toplantıdan sonra hedef 5'li konferans. "Dananın kuyruğunun kopacağı, ya da zurnanın zırt dediği yere" doğru bir gidiş söz konusudur. Sayın Akıncı, Ercan'da yaptığı açıklamada görüşülen konularda muğlâk hususlar kalmaması ve her şeyin berrak olması gerektiğine vurgu yaptı.

Yani şimdi esas hedef, 14 Eylül'e kadar  4 ana başlıktaki pürüzleri aşmak ve berraklık sağlamak. Ayrıca, Garantiler- Güvenlik ile Toprak konusunda ilkeler temelinde konuşmak. 14 Eylül'e kadar bunlarla birlikte, 4 ana başlığı da  netleştirmek. Böylece bu konulardaki zemin  temelinde  5'li Konferansı sağlayacak koşulları oluşturmak.

İşin püf noktası bu. İçine gireceğimiz sert BÜKÜM (viraj) budur. Bunu aşmalıyız.

BÜKÜMDEN PARÇALANMADAN ÇIKMAK

Sayın Hristodulidis'in basınımıza yansıyan demecindeki 14 Eylül vurgusu, ayni zamanda Güneyde kaç zamandır ileri sürülen "öldürücü takvimlere karşıyız" deyip, zamana oynama siyasetinin de tükendiğini göstermektedir.

Yani artık Güneyde, "zaman takvimine karşıyız" deyip, zamana oynamanın da sonu geldi. Ayrıca Kuzeyde de "zaman içinde anlaşılacağız, tanınacağız, Honk Hong, Tayvan olacağız" deyip de zamana oynamanın da sonunun artık geldiği netleşmektedir. Bu nedenle evet, kritik bir aşamadayız.

Bu nedenle, 14 Eylül BÜKÜMÜNÜN aşılamamasına dönük  Kuzeyde ve Güneyde dramatik yorumlar yapılmaktadır. Evet, bu BÜKÜM aşılmazsa iş çok çetrefilleşecek. Doğru. Bunu da bilmek  gerekir.
Eğer,14 Eylül'e kadar var olan bu sert BÜKÜM (viraj) geçilirse,  sonrasında çözüm yolu elbette dümdüz olmaz. Ancak yolun  "Bükümleri"  daha tehlikesiz alınabilen bir yapıya döner.

Ya bu BÜKÜM alınamazsa? İşte  o zaman iki lidere bir başka görev daha düşer kanısındayım. Bu da çok açıktır. Ortak Açıklama yapma adımı.

Görüşmelerde  üzerinde yakınlaşılan konuları ve yakınlaşılamayan noktaları iki liderin ortak açıklama ile toplumları ve tüm kamuoyu ile paylaşması.

Ortak Açıklama adımı, eğer bu sert Büküm geçilemezse, düşüp, parçalanmamak için gereklidir. Böylece bilinen üzerinden iki tarafta ortak aklı geliştirmek yolu açılabilir.

Orta Doğu'nun bu çok karmaşık halinde ve her an her yere ateş düşebileceği bu zamanda, 14 Eylül'de eğer BÜKÜM geçilemezse ve  sert düşüş  olursa, bu adım; her iki tarafı ve pek çok iç dış sorunla uğraşan Türkiye'yi ve Yunanistan'ı öngörülemez dipsiz ve tehlikeli kuyulara sürüklenmekten engelleyebilir.

BÜKÜMDEN düşmeden geçmek hedeftir. Ama düşmek de  olasılıklardan biridir. İşte bu nedenle aklı öne almak gerekir.

Bu yüzden düşerken  parçalanmamak ve yeniden kalkmak için tedbir alıp, temel hazırlamak, düşmemek için gösterilecek çaba kadar da önemlidir. Ortak Açıklama bu bakımdan çok önemli.