1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. SERT SİYASET
Sami Özuslu

Sami Özuslu

SERT SİYASET

A+A-

 

Önce BESKİ’ye, ardından da CTP-UBP koalisyonuna düzenlenen siyasi darbelerin ardından siyasette sert bir döneme girilmiş oldu.
Bir yandan ‘solsuz hükümetler’le yaratılan ‘dikensiz gül bahçesi’nde Ankara odaklı politikalar ve KKTC’yi dönüştürme projeleri yaşama geçirileceği için siyaset sertleşecek.
Diğer yandan giderek diktatörleşen Erdoğan’ın Türkiye’si, kaçınılmaz olarak Kıbrıs’ta da radikal, uzlaşmaz bir siyasete evrilecek.
Ve öte yandan da bu süreçte partilerin içerisinde de sert hesaplaşmalar yaşanacak gibi görünüyor.
Bunun ilk sinyalini CTP verdi bile…
Parti sözcülerinin ve partililerin medyada, sosyal medyada başlattığı söz düelloları giderek alevleniyor.
Kurultay tarihini Kasım olarak belirleyen CTP’nin 7 ay önceden içe dönmesi ve isimler üzerinden kurultay sancısı yaşamaya başlaması ne kulağa, ne de akla hoş gelmiyor.
Zira ‘sert siyaset’ döneminde toplumun en fazla da sol muhalefete ihtiyacı olacak.
**
Kudret Özersay’ın HP’si meclise girinceye kadar ‘kısa vadeli’ işlere Özgürgün hükümeti imza atacak. Ekonomik protokolün içeriği hayata geçtikçe de toplumun çeşitli kesimleri gerilecek.
Gerek şimdiki UBP-DP azınlık hükümeti, gerekse seçim sonrasına tasarlanan UBP-DP-HP üçgenindeki sağ koalisyonlar, KKTC’nin Türkiye’ye daha da bağlanması yönünde yapısal adımlar attıkça bu gerilim daha da artacak.
Kuşkusuz bu senaryolara karşı ne muhalefet, ne de sivil toplum ve basının bir kesimi sessiz kalacak.
Sosyal ve ekonomik dönüşüm projesine karşı toplumun dinamik kesimleri ön saflarda yerini alacak.
Bu çerçevede en zorlu konulardan biri, ‘güvenlik’ tedbirleri adı altında meclise getirilmesi öngörülen, demokrasiyi ve özgürlükleri kısıtlayıcı yasalar olacak.
İçine girdiğimiz zorlu dönemde toplumun önündeki en büyük sınavlardan biri de bu…

***

Özgürgün-Denktaş hükümeti müzakere sürecini de en uygun ilk fırsatta sabote edecek. Milliyetçi kesimlerin bu yönde yavaş yavaş hareketlenmekte olduğu görülüyor.
Ankara’nın Kıbrıs’ta çözüm vizyonu ve motivasyonunun sürdürdüğüne ilişkin herhangi bir emare kalmış değil.
Avrupa Parlamentosu’nun sert raporu, göçmenlere rağmen Batı’nın Ankara’ya prim vermeye niyeti olmadığının göstergesi. Suudi Arabistan-Türkiye yakınlaşması ise bölgedeki güç dengesi bakımından yeni bir durum ortaya çıkarıyor.
Bir yandan Suriye’de yalnızlaşan, içeride sürekli terörle yaşayan ve bir yandan da Başkanlık Sistemi’yle ‘tek adam’ görüntüsü güçlenen Ankara’nın Kıbrıs’ta ‘güvercin’ olma olasılığı yok ve Akıncı’ya rağmen sağ hükümetle beraber farklı adımlar atması mümkün…

***

Bütün veriler siyasette ‘sert bir dönem’e girildiğini gösteriyor.
Bu eşikteyken zamanı ve enerjiyi iç kavgalara harcamak topluma haksızlık olmaz mı?

Bu yazı toplam 3727 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar