1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. “Sendika yoksa kölelik şartlarında çalışma var”
“Sendika yoksa kölelik şartlarında çalışma var”

“Sendika yoksa kölelik şartlarında çalışma var”

"İşyerinde sağlık ve güvenlikle ilgili şartları sağlamak, gerekli önlemleri ve risk faktörlerini ortadan kaldırmak, yasal ve insani açıdan öncelikle işverenlerin ödev ve sorumluluğundadır"

A+A-

‘İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu’nda konuşan DEV-İŞ Başkan Vekili Hasan Felek, geçen yıl 5 işçinin hayatını kaybettiği, 205 işçinin de yaralandığına dikkat çekerek, “iş cinayetleri konusunda toplumsal anlamda ilerleme sağladığımızı söyleyemeyiz. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik konusunda yaptıkları çalışmaları da yadsıyamayız” dedi.

“Sendika yoksa kölelik şartlarında çalışma var” vurgusunu yapan Felek’in konuşmasının tam metni şöyle:


“Saygıdeğer konuklar, değerli katılımcılar,

Öncelikle Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu adına, herkesi en içten duygularla selamlar, bizlere bu sempozyumda konuşma fırsatı verdiğiniz için, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına ve ekip arkadaşlarına teşekkür ederiz. Bu sempozyumun iş cinayetlerinin önlenmesine önemli katkılar yapmasını temenni ederiz.

Geçen yıl bu sempozyuma DEV-İŞ olarak katılıp İşçi Sağlığı ve Güvenliği konusundaki görüşlerimizi ortaya koymuştuk, aradan geçen 1 yılda iş kazaları ve iş cinayetleri konusunda toplumsal anlamda ilerleme sağladığımızı söyleyemeyiz. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik konusunda yaptıkları çalışmaları da yadsıyamayız.

Bu çalışmaları olumlu bir gelişme olarak değerlendirirken, tamamen yeterli olacağını da düşünmemekteyiz. Neden? Çünkü geçen yıl iş cinayetlerinde yine 5 emekcimiz yaşamını yitirdi, 205 emekci kardeşimiz yaralandı.
İşçi Sağlığı ve Güvenliği konusunun teknik, hukuksal, tarihsel yönlerini bir çok arkadaşımız ortaya koyacaktır. Bizler DEV-İŞ olarak konunun sınıfsal ve insani açıdan genel mantığını ve önemini özet olarak ortaya koymaya çalışacağım.

İşçi Sağlığı ve Güvenliğinde temel amaç, çalışma yaşamında çalışanların, hayatına sağlığına zarar verebilecek hususları, önceden belirleyerek, zamanında, gereken önlemlerin alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalığına yakalanmadan, rahat sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanmasıdır. Emekcilerin, İşçilerin ruhsal ve bedensel sağlıklarının korunmasıdır. Bu temel çerçeveyi ortaya koyduktan sonra, bu şartları kimler sağlayacak.

1. İşyerinde sağlık ve güvenlikle ilgili şartları sağlamak, gerekli önlemleri ve risk faktörlerini ortadan kaldırmak, yasal ve insani açıdan öncelikle işverenlerin ödev ve sorumluluğundadır.

2. Çalışanlar da alınan her türlü tedbirlere önlemlere ve bu konuda verilecek talimatlara uymakla yükümlüdür.

3. Devletin ve Çalışma Bakanlığının görevi ise İşçi Sağlığı ve Güvenliği konusunda yasalar yapmak, tüzükler hazırlamak, bunların uygulanmasını sağlamak ve en önemlisi denetlemek, yasalara tüzüklere uymayanları cezalandırmak.

İşverenlerin, İşçilerin ve Devletin veya ilgili Bakanlığın genel anlamda görev ve yetkilerini ortaya koyduktan sonra şu soruyu sormak istiyorum, çalışma yaşamında İşçi sağlığı ve güvenliği konusunda taraflar üstüne düşeni yapıyor mu? Bizce hayır. İşveren ve Devlet asıl sorumluluklarını yerine getirmemektedir. Son dört yılda ihmal ve yasalara uyulmamasından dolayı bine yakın çalışan yaralanmış 25 emekci kardeşimiz de hayatını kaybetmiştir.

Şunu da vurgulamak isterim ortaya koyduğumuz resmi rakamlardır. Bir de kayıt altına alınmayan polise ve Çalışma Dairesine bildirilmeyen kazalar var, bunların ne kadar olduğunu belirlemek çok zor, neredeyse imkansız gibi.

Peki iş kazaları ve ölümler kader midir? İnsanlığın fıtratında var olan talihsizlik midir?

Yapılan araştırmalara göre %100 önlenebilir. Bunun ispatı ortadadır. Sendikalı çalışan, emekcisine değer verilen ülkelerde, iş cinayetleri neredeyse sıfır düzeyindedir.

İşte bu açıdan yaşanılanları kaza olarak niteleyemeyiz, ihmalleri izah edemeyiz. Bu kazalar ve ölümler bir rejim sorunudur. Kapitalizmin doğasında ve ruhunda var olan daha fazla kar daha fazla maliyet anlayışının ürünüdür.
Son yıllarda Neo Liberal politikaların dayattığı sendikasız, güvencesiz, kuralsız, kayıtsız ve uzun çalışma süreleri iş cinayetlerinin asıl ve temel nedenidir.

Dünyada ve ülkemizdeki istatistiklere baktığımızda çocuk işçiler, emeklilik çağındaki işçiler, göçmen işçiler, kayıt dışı çalışan işçiler, iş cinayetlerinin ana kurbanlarıdır.

Ülkemizdeki özel sektör çalışanlarının sendikalaşma oranının %1 civarında olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. Kıbrısın Kuzeyinde yaşanan iş cinayetlerinin %99’u sendikasız, kayıt dışı işçi çalıştıran işyerlerinde yaşanmıştır.
Sendikal örgütlerin olmadığı yapılarda, ucuz emek piyasası daha fazla iş cinayeti, daha fazla ölüm ve gözyaşıdır.

Her ne kadar yaşanan bu ölümler kamuoyunda iş kazası olarak adlandırılsa da bu ölümler açıkca iş cinayetidir. Çünkü “kaza” bütün önlemlerin alındığı, işçilerin güvenceli, kurallı çalıştığı ve bütün risk faktörlerini ortadan kaldırdığımız zaman yaşanabilecek durumlar için kullanılabilir.

Bu noktada Federasyonumuzun örgütlü olduğu, özel sektöre ait Boğaz Endüstri ve Madencilik İşletmelerini de örnek göstermek istiyorum. Bu işletmede Toplu İş Sözleşmesi ile birlikte İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası tüm kuralları ile uygulanmakta, Dünya standartlarında güvenlik tedbirleri alınmaktadır. Fabrikada 1370 gündür iş kazası yaşanmamıştır. Bu açıdan fabrika yöneticilerine ve tüm çalışanlara teşekkür etmek istiyorum. Aynı zamanda sendika düşmanı patronlara da bu işletmeyi örnek almalarını salık veririm.

İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının tüm işyerlerinde uygulanması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının  daha etkin denetim yapmasını yasalara uymayanlara caydırıcı cezalar verilmesini, ölümle sonuçlanan iş cinayetlerinde sorumlu işverenlerin cinayetten yargılanmasını talep etmekteyiz.

Sınıf sendikacılığı temelinde mücadelesini yürüten DEV-İŞ ,iş cinayetlerinin ve kazalarının önlenmesinin, özel sektör çalışanlarının  sendikalaşmasının önündeki engellerin kaldırılması ile mümkün olacağına inanmaktadır.
Aynı zamanda İş Güvencesi Yasası ile çalışanların ekmeği işverenlerin iki dudağı arasından kurtarılmalı, İş Mahkemeleri ile çalışanların kısa sürede mağduriyetleri giderilmelidir. Bunlar yapılırsa ancak kölelik şartlarında çalışan özel sektör emekcilerinin önü açılabilir.

Çünkü sendika yoksa ölüm var.

Çünkü sendika yoksa sakat kalmak var.

Çünkü sendika yoksa kuralsızlık, güvencesizlik var.

Çünkü sendika yoksa yoksulluk var.

Çünkü sendika yoksa katmerli sömürü var.

Çünkü sendika yoksa 12-14 saat mesai var.

Çünkü sendika yoksa kölelik şartlarında çalışma var.

Bir kez daha çalışanların iş cinayetlerine kurban edilmemesi, sakat kalmaması, emekci ailelerinin gözyaşı akıtmaması ve acı çekmemesi için tüm işverenleri ve Devlet yetkililerini üstlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye çağırırız.

DEV-İŞ Çalışma yaşamında var olan diğer sorunlara birlikte, iş cinayetleri konusunda da mücadelesini sonuna kadar yürütmekte kararlı ve ısrarlıdır”.

 

Bu haber toplam 1799 defa okunmuştur