1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Seks işçiliğinin düzenlenmesine dair...
Seks işçiliğinin düzenlenmesine dair...

Seks işçiliğinin düzenlenmesine dair...

Seks işçiliğinin düzenlenmesine dair...

A+A-

 


Fezile Osum (FEMA Aktivisti)
fezileosum@yahoo.com.tr

Seks işçiliği feministler arasında en çok fikir çeşitliliğinin ve zıt görüşlerin belirdiği alanlardan bir tanesi. Feministler seks işçiliğine dair kendi aralarında bugüne kadar birçok tartışmalarda bulundular, aralarındaki görüş ayrılıkları üzerine önemli fikirler ürettiler. Tartışmalar genellikle seks işçiliğinin ‘iş’ olarak görülmesi, seks işçilerinin rızası meselesi, seks işçiliğinin kapitalizmle olan ilişkisi ve kadın bedeninin metalaşması üzerinden ilerliyordu denilebilir. Bazı radikal ve sosyalist feministler fuhşun yasaklanmasını desteklerken,  bazı feministlerde bunun bir tercih meselesi olduğunu söyleyerek seks işçiliğinin yasalarla düzenlenmesi gerektiğini savundular. Fakat bu yazının amacı bahsettiğim görüş ayrılıklarından ve fuhşun yasaklanıp yasaklanmaması tartışmalarından ziyade, seks işçiliğinin nasıl düzenlemesi gerektiğine dair bir öneri sunmaktır. Dolayısıyla yasaklanıp yasaklanmaması tartışmaları üzerinden bir argüman sunmak yerine, seks işçiliğinin düzenlenmesi gerektiği noktasından hareket edecek ve Hollanda ile Nevada örnekleri üzerinde duracaktır.

Fuhşun Düzenlenmesine Yönelik Farklı Yaklaşımlar
Ülkelerin bugüne kadar fuhşun düzenlenmesine ilişkin getirdikleri çeşitli düzenlemelere bakıldığında üç farklı yaklaşım görülebilir. Birinci yaklaşıma göre fuhuş bir suç olarak görülür ve fuhşu çevreleyen bütün aktiviteler ve taraflar suç kapsamı altına alınır. Diğer bir yaklaşıma göre ise fuhuş önlenemeyen bir sorun olarak tanımlanır ve toplumu bu önüne geçirilemeyen ‘ahlaksız’ meslekten korumak hedeflenir. Bu yaklaşım toplumun sağlığını ön planda tutar ve bu nedenle fuhuş yapan kişileri kontrol ve kayıt altında tutmaya çalışır. Türkiye’de sokakta fuhuş yapılmasının yasak olması, cinsel yolla bulaşan hastalıkları önlemek için çeşitli düzenlemelerin yapılması ve ancak lisans alabilen kişilerin genel evlerde çalışabileceği göz önünde bulundurulduğunda bu yaklaşıma yakın oldukları anlaşılıyor. Üçüncü yaklaşım ise seks işçilerini ‘mağdur’ olarak tanımlar, kimsenin fuhuş yapmaması gerektiğini savunur ve dolayısıyla seks işçilerini cezalandırmak yerine onların emeği üzerinden para kazananları ve müşterileri cezalandırır.  Örneğin, İngiltere’deki yaklaşımın bu yönde olduğu gözlemlenir. Fuhuş yapmak İngiltere’de ceza kapsamına alınmamasına rağmen onu çevreleyen bütün aktiviteler cezalandırılır. Bunun içine genel ev sahibi olmak ve pezevenklik yapmak da dâhildir. Ayrıca İsveç’te de fuhuş yapmak 1999’da geçirilen yasa sonucunda yasaklandı. Müşteriler ve genel ev sahipleri cezalandırıldı ve fuhşun reklamını yapmak da ceza kapsamı altına alındı.

Hollanda Örneği:
Hollanda’da sokakta yapılan fuhuş veya seks işçilerinin başkalarının aracılığı olmaksızın yaptıkları fuhuş hiç bir zaman yasaklanmamasına rağmen, genel evler 1970’lerden 2000 senesine kadar yasak durumundaydı. Hollanda ceza yasasında yapılan değişikliklerden sonra hem genel evlerin üzerindeki yasak kaldırılmış, hem de seks işçilerine aracılık yapan pezevenklik işi ceza kapsamı altından çıkarılmıştı. Yasa gereğince işçilere verilen yasal haklar ve yükümlülükler ayni şekilde seks işçilerine de verildi. Seks işçilerine diğer işçiler gibi sosyal sigorta haklarının verilmesinin yanında, vergi vermek gibi yükümlülükler de verildi.  Yasada tam olarak tanımlanmamasına rağmen mahkemelerin yaklaşımları ve kararları neticesinde seks işçileri ve onlara müşteri bulan pezevenkler arasındaki anlaşmalar iş anlaşması olarak tanındı. Bunun sonucunda seks işçisi ve pezevenk arasındaki ilişki bir patron(işveren)-işçi ilişkisi halini almış oldu. Yapılan araştırmalara göre seks işçilerinin yaklaşık olarak yüzde 75’inin genel ev sahipleri ile çalışma saatleri, kira ve ücret üzerine anlaşmaları olduğunu ortaya koydu. Ancak bu yapılan anlaşmalar genellikle genel ev sahiplerinin taleplerine göre şekil alıyor. Bir seks işçisinin çalışma saatleri ve servis ücreti genel ev sahipleri tarafından belirleniyor. Genel ev sahipleri seks işçilerinin koydukları bu kurallara uymaları gerektiğini söylüyor ve aksi takdirde genel evdeki işlerine son verebiliyor. Seks işçilerinin pezevenkler olmadan, serbest çalışan bireyler olmaları halinde gerekli vergilerin ödenmesi gibi idari yükümlülükleri kendilerinin yerine getirmeleri bekleniyor. Dolayısıyla genel ev sahiplerinin bütün idari yükümlülüklerle ilgilenmesi nedeniyle genel evde işleyen seks işçisinin bu gibi sorumluluklardan kurtulmuş oluyor. Fakat yine ayni araştırmada seks işçilerine mesleklerinde en çok neyin olmasını istedikleri sorulduğunda alınan cevap ‘genel ev sahiplerinden kurtulmak’ oluyor.  Ayrıca seks işçilerinin hakları için mücadele veren Re Roda Draad (The Red Thread) isimli grubun 2006 senesinde yayınladığı rapora göre yasalar uyarınca seks işçilerinin bir genel eve bağlı kalmadan serbest olarak çalışma hakkı olmasına rağmen, pratikte işler böyle yürümüyor. Seks işçileri genellikle erkekler tarafından yönetilen genel evler için çalışıyor ve çalışma koşullarının çok kötü olduğu iş anlaşmalarını imzalamak zorunda bırakılıyorlar. Anlaşmalarda 16 saat çalışmak, çeşitli kıyafet zorunlulukları ve müşteriyi reddetme hakkının verilmemesi yer alıyor. Bu anlaşmalar gösteriyor ki gerekli yasal düzenlemeler yapılmasına rağmen genel evlerin oluşu ve onların erkekler tarafından sahiplenilmesi seks işçilerinin sömürülmesini sürdürüyor. Genellikle erkek olan genel ev sahipleri yine çoğunlukla kadın olan seks işçilerini bastırmaya ve köle koşullarında yaşamaya zorluyorlar. Onlar her türlü şiddet ve psikolojik baskı kullanarak yine istediklerini yaptırıyor ve seks işi piyasasını ellerinde tutuyorlar.  Sonuç olarak ataerki kendini yeniden üretiyor ve hem bedenle alakalı bir iş olduğundan, hem de genellikle kadınların yaptığı bir meslek oluşundan dolayı sömürüye çok açık olan seks işçiliğinin kontrolünü erkekler alabiliyor.
Nevada Örneği:
ABD’nin bir eyaleti olan Nevada’da ise seks işçiliğinin düzenlenmesi Hollanda ile benzerlikler taşımasına rağmen yöntem itibariyle değişiklikler görülebiliyor. Seks işçiliği ve genel evler Nevada’nın belirli bölgelerinde 1971 senesinden beridir yasal halde. Bu seçilen özel bölgeler şehir merkezinin dışında olan, nüfusu az yerler. 2007’deki rakamlara göre Nevada’da toplamda 30 genel ev ve 300 seks işçisi bulunuyor. Yasalar altında bir kişiyi fuhşa teşvik etmek veya zorlamak suç olarak kabul ediliyor. Bunun yanında seks işçilerinin sağlıklarına ilişkin yasal sorumluluklar bulunuyor. Haftalık STI testi, aylık HIV testi ve senelik olarak Hepatit A,B ve C testlerini yaptırmak seks işçilerinin sorumluluğunda ve ücretleri de kendileri tarafından karşılanmaktadır. Bunun yanında lisanslı olarak çalışmaları gerekiyor ve senelik lisans kartı parasını da yine kendileri ödüyorlar. Genel evler ise seks işçilerinden aylık olarak günlük oda ücretinden ve haftalık temizlik ücretinden oluşan bir ücret alıyorlar. Ayrıca seks işçilerinin işlerinden kazandıkları paranın da yarısını alıyorlar. İlk duyuşta seks işçilerinin neden bu kadar kendi emeklerinden verdiklerini anlamak zor olsa da, onlara sorulduğunda gerçek sebepler ortaya çıkıyor. Seks işçileri genel evlerde sokakta çalışmaya kıyasla kendilerini daha güvende hissettiklerini söylüyorlar. Genel evlerin çoğunun odasında butonlar bulunuyor örneğin. Bu sayede seks işçileri müşterileri genel evin kurallarına karşı geldiklerinde veya onlara şiddet uyguladıklarında bu butona basarak yardım isteyebiliyorlar. Ayrıca genel ev sahipleri ile polis arasındaki ilişkilerin iyi olması polisin tehlikeli bir durumda hemen gelip müdahale edebilmesini sağlıyor. 

Kıbrıs’ın Kuzeyindeki Durum
Kıbrıs’ın kuzeyinde ise ceza yasasının 157. maddesi uyarınca fuhşa teşvik ve 164. maddesine göre ise fuhuştan kazanç sağlamak yasaklanıyor.  Gece kulüplerinde yapılan fuhuş ve seks köleliği bilinmesine rağmen devlet tarafından yok sayılıyor. Çok ender olarak yapılan gece kulübü baskınlarında ise müşteriler değil seks köleleri cezalandırılıyor. Onlara seks işçisi değil seks kölesi diyorum çünkü Kıbrıs’ın kuzeyinde kadınlar çalışma koşullarına, müşterilerine ve ücretlerine karar veremiyorlar. Gece kulübünden ayrılmak isteseler bile fiziksel şiddet veya borçlandırma yolu ile yapılan ekonomik şiddetten dolayı ayrılamıyorlar. Kadınlara ne tercih hakkı ne de ayrılma şansı tanınıyor, orada hapis altında yaşatılıyor ve tecavüzlere maruz kalıyorlar. Bütün bunlar kölelik koşullarını oluşturduğu için Kıbrıs’ın kuzeyinde şu an seks işçilerinden bahsetmek mümkün görünmüyor.  Seks işçiliğinden bahsedebilmek için önce sosyal bir devlet anlayışı gereğince insan hakları ihlalleri tespit edilmeli ve bunları engellemek için yasal düzenlemeler getirilmelidir.  Bu gereklilik KKTC devletinin kabul ettiği Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nde de belirtilmiştir. Sözleşmenin ilk bölümünün 6. Maddesi belirtmektedir ki, ‘Taraf Devletler, kadın ticareti ve fahişeliğin istismarının her şekliyle önlenmesi için yasama dâhil gerekli bütün önlemleri alacaklardır’. Dolayısı ile bu KKTC devletinin yerine getirmesi gereken sorumlulukları içerisinde yer almaktadır.

Nasıl bir Düzenleme?
Yukarıdaki iki örnekte de fuhuş yasallaştırılmış ve bir şekilde kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Hollanda örneği bize gösteriyor ki her ne kadar yasalar iyi bir şekilde hazırlanmış olursa olsun, seks işçilerinin hayatı onlara göre şekillenmiyor. Fuhuş bir meslek olarak içerisinde çok ciddi tehlikeler barındırıyor. Örneğin, seks işçisi bir kadın sık bir şekilde şiddete uğrayabiliyor ya da tecavüze uğrayabiliyor. Sokakta yapılan fuhuş hem seks işçilerinin sağlığı hem de güvenliği açısından epeyi sorunlu görülüyor. Seks işçiliği istismara ve sömürüye o kadar açık bir iş ki, düzenleme yapılırken bu tehlikeler kesinlikle göz önünde bulundurulmalı. Seks işçilerinin sağlıkları açıkça tehlikede olduğu için, belirli testlerin belli aralıklarla yapılması için zorunlu kılınmalı. Bütün bunların yanında, Hollanda örneğinde de görüldüğü gibi genel evler doğru şekilde denetlenmediği zaman çok ciddi sorunlara neden olabiliyor. Kadınlar yine erkek şiddetine maruz kalıyorlar ve insancıl olmayan koşullarda çalıştırılıyorlar. Nevada örneği ise daha iyimser gibi görünüyor.  Her ne kadar kadınlardan emeklerinin yarısı alınsa da, polislerle iyi bir ilişki ve buton örneği işe yarar gibi görünüyor. Elbette ki orada belirli istismarların olmadığını söylemek yanlış olur çünkü erkek genel ev sahibi, kadında seks işçisi olduğu sürece her zaman sorunlar ortaya çıkıyor. Her ne kadar kadınların pezevenkler olmadan işlemeleri daha iyi bir seçenek gibi duyulsa da, bu da pek gerçek olamıyor. Hem seks işçileri onların idari işleriyle ilgilenen biriyle çalışmayı talep ediyor hem de belirtildiği gibi kendilerini genel ev çatısı altında bireysel çalışmaya kıyasla daha güvende hissediyorlar. Dolayısı ise genel ev ve pezevenklik mesleğini yasaklamaktansa, bunları kabul eden fakat yaratabileceği olası tehlikelere karşı kadınları koruyabilecek yasalar olması önemli gibi görünüyor. Bu mesleği yapmak isteyen kadınlar tek  ‘kurtarıcılarının’ genel ev ve pezevenkler olduğunu düşünmeyecek bir konumda olmalılar ki istismar edilemesinler. Buna ilişkin sık denetimler ve gerekirse sırf bu denetimlerle uğraşacak bir devlet birimi bulunmalıdır. Bunun yanında, alo yardım hatları ve Nevada’da uygulanan buton yöntemi de yararlı olabilir. Genel evlerdeki insan hakları ihlalleriyle ilgilenebilecek ve herhangi bir tehlike karşısında hemen müdahale edebilecek polislerin olması da gerekli görünüyor. Ayrıca kadınları şiddetten korumanın yanında, iş saatlerinin diğer işçilerle ayni saatte olacak şekilde düzenlenmesi ve bunun düzenli bir şekilde denetlenmesi gerekiyor. Bunlara ilaveten, kadınların müşteri reddetme hakkı, hastalık izinleri ve emeklilik hakları da sağlanmalı.

Sonuç :
Bu yazıda önerilen bütün yöntemler elbette ki KKTC devletinin öncelikle Kıbrıs’ın kuzeyindeki gece kulüplerinde fuhuş yapıldığını ve seks köleliğinin varlığını kabul etmediği takdirde hiçbir şekilde kullanılır olamaz. Devlet ilk önce seks köleliğinin olduğunu kabul etmeli ki, bunun önüne geçilmek için bir şeyler yapılabilinsin. Bu nedenle artık daha fazla bu duruma gözlerimizi kapamaktansa, kölelik koşullarının yok edilmesi ve seks işçilerinin mesleklerini insanlık onuruna uygun bir şekilde icra etmelerini sağlamak gerekiyor. Her işçi gibi seks işçilerinin de güvenli ve sağlıklı iş koşullarına, emeklerinin karşılığını almaya, sosyal güvence, emeklilik ve izin haklarının güvence altına alınması gereklidir. Bunun temeli insanlara verdiğimiz değerden gelmelidir. İnanıyorum ki insana değer veren bir devlet anlayışı bizim ülkemize geldiği bir gün,  gerekli haklar da elbet yerini bulacaktır.

-----------------

Marhan Wijers and Marieke van Doorninck, ‘ They  Get What They Deserve: Labour Rights For Sex Workers’ in David Canter, Maria Ioannou and Donna Youngs (eds), Safer sex in the city: the experience and management of street prostitution (Ashgate Publishing Limited, 2009)
  Johanna Westeson, Sexual Health and Human Rights in the European Region (International Council on Human Rights Policy, 2012) pp.194
  A.L Daalder, Prostitution in the Netherlands since the Lifting of the Brothel Ban (Eleven International Publishing,2007)
  Martin Donohoe,“Regulatory Approaches to Prostitution: Comparing Sweden, Denmark, and Nevada, USA” Violence and Abuse in Society (Volume 3), Angela Browne-Miller (editor

Bu haber toplam 3081 defa okunmuştur
Gaile 204. Sayısı

Gaile 204. Sayısı