1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. ‘Sedyeden inmeden 40 -50 bin TL para istediler’
‘Sedyeden inmeden 40 -50 bin TL para istediler’

‘Sedyeden inmeden 40 -50 bin TL para istediler’

Kanser tedavisi gören ve ‘mücadele azmiyle’ pek çok hastaya örnek olan Yusuf Yönlüer, Türkiye’de yaşadıklarına isyan etti

A+A-

 “…Geldiğimiz gün bir kafede yemek yerken, operasyonda tehlikeli yerde olduğundan alınamayan tümörden dolayı bir kriz geçirdim…”

 “…Kardeşim Ahmet Yönlüer hemen Acı Bana hastanesini arayıp ambulans çağırdı. Daha sedyeden inmeden benden 800 TL ambulans ücreti istediler…”

 “…O gece hastanede tutuldum. Ertesi sabah da ameliyatı yapan profesörüm gelip radyoterapiye neden bu kadar geç kaldığımı sorarak nerdeyse azarlayarak beni suçladı…”

 “Kafeden ambulansla (800 TL ) hastaneye geliyorum ve benden o yüksek meblağı sedyenin üstünde istiyorlar. Siz yanınızda kafede 40 - 50 bin TL taşır mısınız? Acı Bana hastanesinde tedavi görecekseniz taşıyacaksınız.”

YENİDÜZEN (Özel)


Kanser tedavisi gören ve ‘mücadele azmiyle’ pek çok hastaya örnek olan Yusuf Yönlüer, Türkiye’de yaşadıklarına isyan etti.  Yaşadıklarını kaleme alan Yönlüer Türkiye’de özel bir hastanede başından geçenleri isyan edercesine anlattı.
Özel hastanede çok yüksek ücretler talep edildiğine işaret eden Yönlüer verilen hizmetin çok da üst seviyelerde olmadığını söyledi. “Geldiğimiz gün bir kafede yemek yerken, operasyonda tehlikeli yerde olduğundan alınamayan tümörden dolayı bir kriz geçirdim. Kardeşim Ahmet Yönlüer hemen Acı Bana hastanesini arayıp ambulans çağırdı. Daha sedyeden inmeden benden 800 TL ambulans ücreti istediler” diyen Yönlüer hâlâ tedavisini sürdürüyor.
İşte Yönlüer’in kaleminden “kanser” ve Türkiye’deki tedavi sürecinde yaşananlar:

“En mükemmel hastanede…”
Çok kısa süre önce kızlarım kollarımın arasındaydı. Bilirsiniz tedavim İstanbul'da devam ediyor. Hafta sonu tedavi vermedikleri için ailemin ve sevdiklerimin yanına gelmek benim için çok önemlidir. Eşimin ve benim biletimi 5 - 6 gün önceden almak isterim. Hafta sonları bilet ücretlerinin kumar turizminden dolayı pahalı olduğunu sizler de bilirsiniz. Ben de önceden biletlerimi biraz pahalı da olsa, cuma gidiş, pazartesi dönüş olacak şekilde aldım. Cuma gün Radyoterapi almak için o meşhur hastaneye namı diğer Acı Bana hastanesine geldiğimde, pazartesi cihazlara bakım yapılacağını, bir gün daha tedaviye ara verileceğini söylediler. Aynı bundan 10 gün önce olduğu gibi... Aldığımız bileti bir gün daha uzattık. Bizim biletlerin tutarı da uzadı tabii ki! Tedavinin uzaması gibi! Bugün Acı bana hastanesini tedaviye ne saat gideceğimi öğrenmek için aradığımda cihazın onarılmadığı, ne zaman onarılacağının da belli olmadığı söylendi. İşin garip tarafı da, başımdaki iki tümörden biri alınmadığından ve patoloji sonuçları kötü çıktığından dolayı, ameliyatı yapan profesör, ameliyattan hemen sonra bana radyoterapi ve kemoterapi almam gerektiğini söylemişti. Şimdi gördüğüm bu tedaviyi ülkem de dahil olmak üzere çeşitli yerlerde alabilme imkanım varken, ailemden, sevdiklerimden, ülkemden uzak kalma pahasına "en mükemmel" hastanede almaya karar verdik. En mükemmel hastanenin radyoterapi ve kemoterapi dalında uzman doktoruyla iki kez görüşüp, tedaviye başlayacağımız tarihi belirledik.

“Tümörden kriz geçirdim”
Belirlediğimiz tarihten 2 gün önce de İstanbul'a geldik. Geldiğimiz gün bir kafede yemek yerken, operasyonda tehlikeli yerde olduğundan alınamayan tümörden dolayı bir kriz geçirdim. Kardeşim Ahmet Yönlüer hemen Acı Bana hastanesini arayıp ambulans çağırdı. Daha sedyeden inmeden benden 800 TL ambulans ücreti istediler.O gece hastanede tutuldum. Ertesi sabah da ameliyatı yapan profesörüm gelip radyoterapiye neden bu kadar geç kaldığımı sorarak nerdeyse azarlayarak beni suçladı. Beni tedaviyi yapacak olan, hastanesinin onkoloğu zannetmişti herhalde. Benim kızmam gerekirken bu tedavi için neden bu kadar yanlış yönlendirildim diye, onlar bana kızıyorlar. Çünkü burası büyük bir hastane. Burası O beğenmediğimiz Lefkoşa Devlet Hastahanesi değil. Nerde benim Sıla İncirli Usar doktorum!!. Sabah fırçayı yedikten sonra da, derhal geç kalınan radyoterapi tedavisine başlamak için sedyede -4 de (Mezara) indirildim. Karşıma ilk çıkan güler yüzlü bir bayanın bana ilk söylediği Bu tedavi için ....... (oldukça yüklü bir miktar)vermem gerektiğiydi. Bir gece önce bana geç tedavi başlatıldığı için kriz geçiriyorum. Kafeden ambulansla (800 TL ) hastaneye geliyorum ve benden o yüksek meblağı sedyenin üstünde istiyorlar. Siz yanınızda kafede 40 - 50 bin TL taşır mısınız? Acı Bana hastanesinde tedavi görecekseniz taşıyacaksınız. Tabii ki orda isyan ederek onun hiç suçu olmadığını bildiğim halde, sert bir üslupla sonradan çok iyi diyalog kuracağım o güler yüzlü kızcığa bağırdım . Ne yapacaksınız eliniz mahkum.

Daha önce kanser olmadım ki!
Daha önce kanser olmadım ki! Kanserli bir hastayım! Daha 2 hafta önce eşime eşinizin durumu çok kötü, kendinizi bazı şeylere alıştırınız diyorlar. İki adım attıktan sonra bayılıyor ayılması için ondan da 600 TL alıyorlar. Ambulansla hastaneye geliyorum ambulansa 800 TL. Hastanede bir gece konaklamaya da yanılmıyorsam 1300 TL alıyorlar. Eee burası Acı bana ama hiç acımıyorlar! Bu başımdan geçenleri onkoloğuma anlatıyorum,o da çok güler yüzlü tatlı bir doktor. Bana "eee burası özel bir hastane" diyor. Evet özel olduğunu para verirken anlıyorsunuz da iş hizmete geldi mi genel hastane oluyor. Geçenlerde elime bir de anket formu uzattılar. Hastanenin geneline 10 üstünden 3 puan verdim! Onu da radyoloji bölümünde çalışan memurlar ve teknisyenlerden dolayı verdim. Yoksa alacakları notu onlar da biliyorlardı. Evet kollarımın arasına sıkı sıkı aldığım çocuklarımı Kıbrıs'ta bırakıp İstanbul'a tedaviye geldim. Para isteyeceklerinde fare deliğinde bile olsanız sizi bulan bu büyük hastane,çocuklarınızı , sevenlerinizi 2 gün daha görmenizi engellemek için size ulaşamıyorlar.Ben geç kaldığım gerekçesiyle azarlanıyorum da bu kadar ara verilirken neden herkes sakin? Bu kadar önemli olduğu söylenen bu tedavideki bu kadar gayrı ciddiyet neden o zaman??? Kanser hastasıymışsınız morale ihtiyacınız varmış, maneviyatınız varmış kimin umurunda. Cebinizde para var mı, o bunların umurunda.

“Eyy kanser!..”
İşte sevgili arkadaşlarım benim başımdan geçenler bunlar. Bu yazdığım satırları benimle facede arkadaş olan, hastanede çalışan dürüst arkadaşlarım da görüyorlar. Ben onların patronlarından çekinmiyorum. Ben kanserle mücadele ediyorum. Kanserin takım arkadaşlarıyla da mücadele ediyorum. Az önce Onkoloğum içerde olmadığından dolayı o bölümdeki bir bayan doktorla telefonda görüştüm. 10 gündür sol tarafımda titreme yoktu sağolsun şimdi o da başladı. Bana neden tedavi alamadığımı güzel bir dille açıkladı. O kadar güzel açıkladı ki beni robot zannettiği için hiç tepki vermeyeceğimi düşünmüş olmalı. Kanserle mücadele etmek zor, dediğim gibi onun takım arkadaşları çok. Sevinme sen kanser arkadaş bu maçta bir oyun daha almış olabilirsin. Benim de sana sürprizlerim olacak. Bu oyunu senin alacağını biliyordum. Eee sen ne de olsa tecrübelisin. Ben de artık biraz tecrübe kazandım. Sana değişik taktiklerim olacak. Şimdi biraz antrenman yapmam lazım. Sen bu antrenmanımı hiç beğenmezsin onu çok iyi biliyorum. Alnımı seccademin yününe değdirdiğim, Allah’ıma ellerimi açıp şükrettiğim anda ondan güç almama dayanamazsın. Kaçacak delik ararsın. Sevenlerimin alkışları, duaları üzerime enerji olup yağıyor. Eyy... kanser!Beni hayata küsmüş, yaşama isteği kalmamış bir rakip sanma. Benim takım arkadaşlarımı iyi bilirsin, ben de seninkileri biliyorum. Ama benim sana daha çok sürprizlerim var. Sen o takım arkadaşlarına fazla güvenme. Ben sabırlıyım. Senin ve takım arkadaşlarının sonu gelecek bu çok uzak değil. 1950’li yıllarından bu yana nerdeyse takım arkadaşlarınla birlikte çıktığın her maçtan galip gelen taraf oluyorsunuz. Bu halinizden de çok mutlu oluyorsunuz. Cüzdanlarınız da epeyi kabarık olmuş. Herkes halinden memnun. İşte sizin bu tavrınız beni güçlendiriyor. Beni çocuklarımdan, sevenlerimden bir kaç gün ayırmakla sen bu maçı kazanacağını mı zannediyorsun. Benim ailem, sevenlerim o kadar güçlü ki senin kabarık cüzdanın onların o dev yüreklerini satın alıp beni yenemezsin. Ama biz o yüreklerle seni yeneriz Allah’ımın izniyle...

Bu haber toplam 3429 defa okunmuştur