1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. SEÇİM CTP-UBP ARASINDA
Sami Özuslu

Sami Özuslu

SEÇİM CTP-UBP ARASINDA

A+A-

 

Bir aya yakın süre yurtdışında kalıp memleketi biraz uzaktan seyredince, kıyas yapmak ve daha soğukkanlı değerlendirebilmek kolaylaşıyor.
Amerika'ya doğru yola çıkarken partiler henüz aday saptamakla uğraşıyordu.
Şimdi adaylar tamam, manifestolar çıkmaya başladı, propaganda hızlandı.
Geleneksel basın ve sosyal medyada giderek yükselen bir çaba ve rekabet var.
Lakin sokak henüz parti merkezleri, propaganda ekipleri ve iletişim ağları kadar canlı değil. Heyecan 'yok' denecek kadar az.
Bu sürpriz değil. Son birkaç seçim böyleydi zaten. Bir de kış aylarının dezavantajı var şimdi. Her ne kadar gökyüzü hala bahar modundaysa da, havanın erken kararması, seçim çalışmalarının meydanlara dökülmemesi gibi unsurlar seçmenin nabzını alabilmeyi zorlaştırıyor.
Aslında seçmen sessiz kalmayı tercih ediyor. Kararsız olduğundan değil.
Bunun birkaç sebebi var: Birincisi seçmen siyasetten çok da umutlu değil.
Farklı partilerin farklı dönemlerde yaptıkları ya da yapmadıkları siyasetten beklentileri azaltmış durumda. İkincisi, seçmenin geniş bir kesimi 'ne olur ne olmaz' diyerek, ortalıkta fazla görünmeme gibi bir taktiği zaten yıllardır uyguluyor. 'Ortadaki oylar'ın belirleyici olduğu malum. Hangi partiye oy vereceği belli olanlar var, tahmin edilebilenler var, ama bir de ne yapacağı kestirilemeyenler var. Onlar durumu izleyip kararını ona göre veriyor. Zaten kampanyaların en büyük marifeti de bu kesimin oyunu almayı başarabilmekte yatıyor.

*  *  *

Kıbrıs Türk seçmeni 'değiştirme' konusunda kendini denedi, başarılı oldu.
Artık 'başa gelen bir daha gitmez' gibi bir durum yok. On yıllarca Denktaş-UBP ikilisinin sürekli başta kalması bu algıyı pekiştirmişti.
2000'li yılların ilk bölümünden itibaren bu 'kader' değişti. Nerdeyse her seçimde 'değişim' yaşanıyor. Cumhurbaşkanlığı'nda da, parlamentoda da, belediyelerde de...
Dolayısıyla 7 Ocak 2018 seçiminden de ciddi 'değişiklikler' beklemek lazım.
Her ne kadar yeni seçim sistemi biraz bilinmezlik taşısa da, sandıklardan beklenmedik (ya da beklenen) sonuçlar çıkması muhtemel.
Tam da bu noktada kamuoyu yoklamalarının gerçek tabloyu yansıtma konusunda ciddi açmaz içinde olduğunu söylemekte yarar var. Günün sonunda 'en yakın tahmini ben buldum' diyecek olsa da, araştırma şirketlerinin gerçek nabzı alabildiklerinden şüphem var. Bunun nedeni şirketlerin birilerinden para alması, manipülasyon yapma niyeti falan değil. Bunu yapanlar da var elbette. Ama esas mesele şu ki, sokakta nabız almak gerçekten zor.

*  *  *

Bu nabızsızlık seçime yaklaşırken azalacak elbette. Son 3 haftaya girilirken henüz resmin detaylarını görmek imkansız. Ama bazı genel çizgiler netleşmeye başladı.
Mesela şu: Seçim iki büyük parti arasında, yani CTP ile UBP arasında geçecek. Sürpriz değil elbette ama bir ara HP'nin birinci parti, olmadı ikinci parti olacağı iddiaları yüksek sesle söyleniyordu. Şimdi bu iddia ortadan kalktı. Köklü ve örgütlü iki partinin her anlamda 'kıyasıya mücadele' içinde olduğu çıplak gözle görülebiliyor.
İkinci bir tespitim DP ile ilgili... Gerek kamuoyundaki genel algıya, gerekse anketlerdeki verilere bakılırsa DP barajı geçemeyecek. Bana göre  DP meclise girecek. Zaten geçmişte de DP her seçim döneminde benzer  şekilde algılanmış, anketlerde de baraj altı bulunmuştu. DP'nin güç kaybettiği doğru, ama 'sıfır' çekecek kadar da değil.
Yani 8 ocak sabahı '5 partili' bir meclisimiz olacak diye görüyorum.
CTP, UBP, TDP, HP ve DP...
Peki sıralama nasıl olacak?
Özellikle de hangi parti sandıktan 'birinci' çıkacak?
Yarın da ona bakalım...

 

 

 

Bu yazı toplam 2557 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar