1. YAZARLAR

  2. İbrahim Özejder

  3. Sansürün Elli Tonu
İbrahim Özejder

İbrahim Özejder

Sansürün Elli Tonu

A+A-

 

• TAK’ın ilkel sansürüne tepki gösterirken, modern sansür uygulamalarını da gözden kaçırmayalım

• Esas üzüntü verici nokta, TAK’ın bilgiyi engellemesi değil, bu kadar ilkel bir sansür yöntemine başvurulan bir ülkede yaşadığımızı göstermiş olmasıdır

Kamu haber ajansı TAK’ın “Reddediyoruz” eylemine sansür uygulaması büyük tepki aldı. Tepkiler haklı, bir kamu kuruluşu olarak Türk Ajansı Kıbrıs(TAK)’ın, öteki kamu kuruluşlarından bir farkı yok; yani Tarım Dairesi’nin yurttaşlara ayrım yapmaksızın eşitlik temelinde ve kurallara uygun şekilde hizmet vermesiyle TAK’ın hizmeti ayni olmalıdır.

Bir tür yayın yasağı
TAK’ın, önemli bir kalabalığın eylemini görmezlikten gelme hakkı yoktur. KKTC Anayasası’nın 26 maddesinde “…mahkeme veya yargıç tarafından verilecek kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayın yasağı konamaz.” deniliyor.

Ajansın davranışı bir tür yayın yasağı girişimidir ve sadece “yanlış” değil, anayasaya da aykırıdır.

Konunun daha iyi anlaşılması için kamu yayıncılığı ile özel yayıncılığın farkını ortaya koymakta fayda vardır. Yayıncılığın sadece devlet tekelinde bir etkinlik olmasını savunamayız; söz, düşünce ve ifade özgürlüğünün gerçekleşebilmesi, herkesin yayın yapma hakkına sahip olmasıyla ete kemiğe bürünebilir.

Haberde çoğulculuk, dengelilik özel yayın kuruluşları için de geçerli kavramlardır ancak bu kuruluşlara yönelik “şu haberi neden yayınlamadın” tepkilerini eleştiriden öteye götüremeyiz. Bir gazete çıkıp da “ben belli bir görüşü destekliyorum, her haberi sayfalarıma yansıtmak zorunda değilim” dediğinde daha ileri gidemeyiz.


Ancak kamu yayın kuruluşlarının benzer bir gerekçeyle haber seçimi yapma hakkı yoktur. Yurttaşın vergileriyle faaliyet yürüten bir kamu kuruluşu, bir özel gazete gibi “bu benim görüşüme, şu siyasetin görüşüne, devletin görüşüne falan uymaz, yayınlayamam” diyemez. Bir haberin verilip verilmeyeceği, sadece habercilik kuralları ile yasal ve etik çerçeve içinde değerlendirilebilir. Bu da siyasi değil, gazetecilik mesleğiyle ilgili “editoryal” bir değerlendirme olur.

Reddediyoruz eylemini TAK’ın değerlendirmeye almaması tipik bir sansür uygulaması olmuştur. Ancak sansürün her zaman böylesine açık ve tipik yöntemlerle uygulanmadığını, günümüzde daha karmaşık, sinsi yollara başvurulduğunu da hatırlatmak gerekiyor.

Daha karmaşık sansür yöntemleri

İktidarlar, güç odakları her zaman haber ve bilgiden korkmuştur. Bu kesimlerin ilk hedefleri haber ve bilgiyi gizlemek, bloke etmektir. Ancak iletişim teknolojilerinin vardığı boyut, bilginin gizlenmesini gittikçe zorlaştırmaktadır. Bu açıdan bakınca TAK’ın Reddediyoruz eylemini sansürlemesinin aslında bir işe yaramadığı, haberin sosyal medyada çoktan yayıldığını görüyoruz. Esas üzüntü verici nokta, TAK’ın bilgiyi engellemesi değil, bu kadar ilkel bir sansür yöntemine başvurulan bir ülkede yaşadığımızı göstermiş olmasıdır.

Modern sansür yöntemlerinden bir kaç örnek verirsek, oto sansür, PR haberciliği, haber manipülasyonundan bahsedebiliriz.

Oto sansür, iktidarın(ve sermayenin) ekonomik ilişkilerle angaje ettiği yayın kuruluşlarının “rahatsız edebilecek” haberleri gündemine almamasıdır. Ülkemizde giderek yaygınlaşan PR (halkla ilişkiler) haberciliği ise güçlü kurumların haberleri kendi ekipleri tarafından hazırlayıp medyaya servis etmesidir. Bu tür haberler, kamusal sorumluluğu bulunan gazetecilerin editoryal süzgecinden geçmediği için daha çok tanıtım ve propaganda işlevi görüyor.

Haberde manipülasyon ise daha profesyonelce yapılıyor. Manipüle haberlerde, olaylar, etkinlikler, söylenenler aktarılıyor, sayısız ayrıntıya boğuluyorsunuz ama olayların gerçek yüzünü, önemli bilgileri öğrenemiyorsunuz.

Bunun bir türüne “algı operasyonu” deniyor. Yani gelişmeler belli bir konuyu belli bir şekilde algılamanız amacıyla özel olarak dizayn ediliyor.

Özelikle akıllı telefonlar sayesinde neredeyse 24 saat haberlerle iç içeyiz. Sayısız manipüle haber beynimize ulaşıyor ve algımızı etkiliyor. TAK’ın ilkel sansürüne şiddetle tepki gösterirken, modern sansür uygulamalarını da gözden kaçırmayalım.

Bu yazı toplam 2122 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar