1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. "Sanayi Holding ve DEV-İŞ" kitabı üzerine...
Eralp Adanır

Eralp Adanır

"Sanayi Holding ve DEV-İŞ" kitabı üzerine...

A+A-


eralp-010.jpg

Fatma Türkoğlu'nun "Sanayi Holding ve DEV-İŞ, Sanayi Holding'de Dev-İş'in Örgütlülük Deneyimi" isimli kitabı üzerine sohbetimizi geçtiğimiz Nisan ayında gerçekleştirmiştik. Bu çalışması İngilizce olarak kaleme aldığı bir yüksek lisans tez'iydi önceleri. Kitaplaştırma aşamasında ise Türkçe'ye dönüştürülerek ve geliştirilerek okura sunuldu. 

Kaynak oluşturma tabii ki çok önemli bu gibi çalışmalarda. Bu süreçte yürürken bir konuyu belirleyebilirsiniz ama o konunun içeriğini doldurabilmek için de kaynaklara başvurmak gerekiyor. Öncelikle gerek tez gerekse kitaplaştırma aşamasında nasıl bir süreç geçirdiğini merak ediyorum Fatma Türkoğlu'nun...

Çok tecrübesizdim bu konuya başlarken. Benim ilk araştırmamdı. Dolayısıyla kaynak bulmak açısından ilk başta çok zorlandım. Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu'nun kendi arşivine girdim, zaten tasnif edilmiş bir arşiv değildi. Ama pek çok belge vardı. Bu belgelere başından sonuna kadar bakmam gerekiyordu o yüzden tasnif edilmiş ya da edilmemiş olması benim açımdan çok birşey fark etmiyordu.

İnceledim, genel olarak okudum, işime yarayan materyalleri ayırdım ve iş ile ilgili bir bölüm oluşturdum. Ben aslında tez'imi daha çok Dev-İş üzerine yoğunlaştırmayı düşünüyordum ama, daha sonra tez danışmanımın bir müdahalesi oldu. Yani Sanayi Holding'i de içine dahil eden bir outline oluşturduk ve çok da ayrıntılı bir outline'dı. Hâl böyle olunca daha fazla kaynağa ihtiyaç duydum ki sanayi tarihi ve Sanayi Holding'de neler olmuş gibi soruların da cevabını bulayım diye o noktada zorlanmıştım. Bilgileri nereden bulacağımı bilmiyordum, ilk aklıma gelen Milli Arşiv oldu.

Ben tarihçiyim tarih çıkışlı birisiyim, lisansım tarih üzerine olduğundan ilk gittiğim ilk başvurduğum yer doğal olarak Milli Arşiv oluyor. Ama buradan pek birşey bulamayacağımı gördüm.  Aslında çalışma, evet yöntem olarak tarih çalışması ama baktığımızda bir yandan da interdisipliner bir çalışma çünkü birazcık siyaset bilimine, birazcık sosyolojiye dokunuyor belki. Tabii ki bir sözlü tarih çalışmasıdır, bunun altını çizmek gerek. Neden sözlü tarih çalışması diyorum, kaynaklardan bahsediyor çünkü.

Daha sonra Baraka Kültür Merkezi'nin düzenlediği bir Sanayi Holding belgesel gösterimi vardı, ben çalışmaya başladıktan sonra belgesel gösterime girmişti Şubat ayında. Oraya gittim insanlarla iletişime geçtim ve fark ettim ki burdan sözlü bir tarih çalışması çıkabilir. İnsanlarla iletişime geçtikten sonra beni başka insanlara yönlendirdiler. Daha sonra ben Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu'nda bulduğum belgeleri, bize üğe olan ve bize olmayan diye bir döküm vardı, bu benim de çok işime yaramıştı. Çünkü üye olmayan kişilerle de konuşmam gerekiyordu. Oradan insanlara telefon numaraları üzerinden ulaştım. Böylelikle hem yazılı kaynakların kullanıldığı hem sözlü kaynakların kullanıldığı bir sözlü tarih çalışması ortaya çıkmış oldu.

Sanayi Holding işletmesi Kıbrıs Türk toplumunda sanki bir lokomotif gibi görülen özellikle '70'li ve '80'li yıllarda bir sektördü. Hâlâ daha sırası geldiğince Sanayi Holding, toplumdaki üretim açısından anılmaktadır. Sanayi Holding'in özellikle üretim açısından toplum için nasıl bir değeri vardı.

Çeşitlilik arzeden birçok üretime imza atılıyordu o dönemlerde.  Sanayi Holding'in konuşulur olmasının merkezinde ne vardır niye genelde üretim söz konusu olduğunda başta Sanayi Holding örneği verilmektedir...

İmalat sektörü dediğiniz zaman ortada Sanayi Holding ve Sanayi Holding'e bağlı olan fabrikalar ve atölyeler söz konusuydu '70'ler ve '80'lerde. Bunun dışında üretim söz konusu olduğunda büyük ihtimalle özel fabrikalarımız da vardı ve üretimi gerçekleştiriyorlardı onlar da. Fakat hiçbir zaman belki biraz da ada ekonomisi olmamızdan kaynaklanan bir sebeple çok geniş çaplı bir imalat gerçekleştirilmedi o yıllarda özel fabrikalarımızca. Bunun çok çeşitli sebepleri var tabii ki. İhracatla ilgili sorunlar var vs. ama ben biraz da farklı bakıyorum olaya. Nasıl desem, şimdi ben '90 doğumluyum ve o dönemleri yaşamadım. 1974-75 senelerinde hakikaten Türkiye'nin ada'ya müdahalesinin ardından, güney'den kuzey'e insanlarımız geçtikten sonra inanılmaz bir zenginlik bulmuşlar. Bulmuşlar diyorum hani sayılar ile ifade edebiliyorum şu an, milyonlarca sterlinlik meblağlardan bahsediyor kaynaklar. Ve daha sonra elime geçen başka kaynakların da bulduğum kaynakları doğruladığını fark ettim. Dolayısıyla Kıbrıs'ın genel üretim potansiyelinin 1974 öncesinde özellikle Kıbrıs'ın kuzeyinde olduğunu söyleyebiliriz. İşte bu sebeple aslında anlayabiliriz ne kadar az kişinin, çünkü güney'den kuzey'e göç eden nüfus, nüfusun yüzde on sekizi yüzde yirmisi bilemediniz. Tabii ikili anlaşmalar çerçevesinde Türkiye'den göç ettirilen kişiler de var ama bu nüfusa bu kadar büyük oranda potansiyele sahip bir üretim fazlaydı aslında. Çalıştırılamayacak kadar fazlaydı ki zaten tamamını çalıştıramamışlardı.

Diğer taraftan böylesi bir çalışma ortamında işçi örgütlenmesi söz konusuydu '70'li '80'li yılların Sanayi Holding'inde. Bu örgütlenme içerisinde sendikal yapılanma, bu kültürün gelişmesi babında DEV-İŞ'in önemli bir rol oynadığı görülebilmektedir. Bir mücadele verilyordu orada yetkili sendika olma hasebiyle. Bu alana baktığımızda, yani örgütlenme ve oradaki işçi haklarının savunabilinmesi için, DEV-İŞ önemli bir misyon yüklenmişti...

Örgütlenme içerisinde kişiler öncelikle kendi sendikalarını kurmayı düşünüp sonradan vaz geçmişlerdi. Biz hazır bir sendikaya gidelim denildi çünkü kendi sendikamızı kurmak zor olacak fikriyle Devrimci İşçi Sendikasıyla iletişime geçtiler. Doğal olarak Devrimci Genel İş Sendikası, Sanayi Holding'de örgütlenmeye başladı. Yani bence genel olarak baktığımızda bir KİT olması dolayısıyla Sanayi Holding'de örgütlenilmesi bir özel sektörde örgütlenilmesinden, sendika açısından çok daha kolaydı. Ve bundan çok güzel faydalandı.

Doğal olarak 1977 yılında büyük grevler neticesinde ki açlık grevileri  ve mitingler de buna dahildir, çok büyük eylemler neticesinde toplu sözleşme imzalama hakkını elde ettiler. Tabii ki referandum hakkını elde ettikten sonra ki çok büyük bir yüzdelikle oyların büyük bir çoğunluğunu alarak toplu sözleşme imzalama hakkını elde etmişlerdi. Bu vakitten sonra da yani kendilerine büyük bir darbe indirilene kadar Sanayi Holding'de kalmayı başardılar çünkü, hakikaten görüyoruz önceki toplu sözleşme ki bütün ayrıntılarıyla inceleyemedim maalesef, bununla DEV-İŞ'in imzaladığı toplu sözleşme arasında haklar bakımından büyük farklılıklar vardı. Ve bu büyük farklılıkları bu hakları elde ettikten sonra  1985-86'ya kadar da bırakmadılar. Ta ki bütün işçilere lockout yapılıp, bütün fabrikalar özelleştirilene kadar.

Bu açıdan DEV-İŞ bence güçlü bir sendikaydı ve önemli bir örgütlülük gerçekleştirmişti.

Bu örgütlülüğe genel olarak baktığımızda Kıbrıs emek tarihi açısından nasıl bir örnek teşkil edebilir diye düşünüyorum. Evet Kıbrıs emek tarihi konusunda çok da çalışma yapılmış değildir günümüzde ama bu açıdan baktığımızda DEV-İŞ Kıbrıs emek tarihi açısından nasıl bir konumda yer alıyor özellikle Sanayi Holding'deki bu başarısıyla...

Şöyle ki emek tarihi dediğimizde, gene karşımıza etnik çatışma çıkıyor 1974 öncesinde.

1974 sonrasından bir konu olduğu için etnik çatışma ekseninde değerlendiremeyeceğimiz bir konudur. Yani salt biz buna işçi-işveren ilişkileri olarak bakabilir ve bu şekilde yorumlayabiliriz. Bir noktası bu.

İkinci noktası da, tabii ki DEV-İŞ'ten gelip Mecliste önemli noktalarda pozisyonlarda çalışan kişiler vardı. Yani seçilen kişiler vardı Milletvekili olan Başbakan olan. Biliyorsunuz Ferdi Sabit Soyer örneği gibi. DEV-İŞ'in Mağusa temsilcisiydi. Dolayısıyla bize bir sendikal mücadelenin aslında siyasete de nasıl etki edebileceğini göstermesi açısından önemlidir.

 

Bu yazı toplam 2225 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar