1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. RUMLARIN ÜÇ KAYGISI
Sami Özuslu

Sami Özuslu

RUMLARIN ÜÇ KAYGISI

A+A-



Cenevre'de 9 Ocak'ta başlaması planlanan Kıbrıs'la ilgili yeni müzakere
safhasına kısa bir süre kaldı. Liderler bugün bir araya gelecekler ve
ardından da Hristiyanlar için Christmas tatili başlayacak. Sonrasında
yılbaşı telaşı, 'hoş geldin 2017' derken, ver elini Cenevre...
Peki ama 12 Ocak'tan itibaren garantörlerin ve belki de başka tarafların
da katılacağı bu önemli zirve öncesi taraflarda durum ne?
'Son viraj' için herkes hazır mı?
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı sürekli 'hazırız' mesajları veriyor.
Müzakereci Özdil Nami ise hükümetin çözüme hazırlanmak için kılını
kıpırdatmadığına dikkati çekip, çözüm öncesi gerekli adımların atılmasını
istiyor. Garantiler, güvenlik ve toprak dışında resmin şekillendiğini
söylüyor.
Güney'de ise medyada sürekli "Daha yapılacak çok iş var" retoriği
işleniyor. 103 maddelik bir listenin varlığından söz ediliyor.
Haliyle bu iki farklı mesaj kafa karıştırıyor.
Tıpkı 'beşli' ve 'çoklu' konferans söylemindeki gibi...
 

*  *  *
 

Salı akşamı BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth
Eide'nin Ledra Palace Otel'de verdiği resepsiyonda konuştuğum yönetime ve
müzakerelere yakın Kıbrıslı Rumlardan edindiğim izlenim, süreçle ilgili
üç önemli kaygıları olduğu yönünde...
"Henüz çok sayıda bağlanmamış konu var ve bunların Cenevre'ye kadar
halledilmesi oldukça zor" diyorlar mesela...
İkincisi, Türkiye'nin çözümden yana bir tavır koyacağı konusunda ümitli
değiller.
Ve üçüncüsü, Yunanistan'ın da iç politik nedenlerle süreci zora
sokabileceğinden endişe duyuyorlar.
Elbette en enteresanı son madde... Yani Yunanistan...
Niyazi Kızılyürek son yazısında bu konuya işaret etmiş, tarihte Kıbrıs'la
ilgili 'mağlubiyet' psikolojisi yaşayan Atina'daki siyasilerin yoğurdu
üfleyerek bile yeme niyetinde olmadığını anlatmıştı.
Buna şimdi bir de iktidardaki Syriza içindeki sıkıntılar da eklenmiş durumda.
Bunlar Anastasiadis'in halet-i ruhiyesini ne kadar yansıtır bilemem, ama
müzakere ekibi içinde de yer alan bazı kişilerin öne çıkardığı kaygılar
bunlar.
Elbette toprak, belki mülkiyet ve dönüşümlü başkanlık konularında da çetin
pazarlıklar, kavgalar yaşanacak ama onlar müzakerelerin özü zaten...
Yukarıda aktardığım üç endişe ise yöntem ve konjonktürle ilgili...
 

*  *  *
 

Bununla birlikte pozitif sözler de duydum aynı çevrelerden.
Mesela geçmişte oldukça üst düzey bir görevde bulunan bir Kıbrıslı Rum,
"İlk kez yüzde 50'nin üzerinde umutlandım" diyor.
Kendisinin üst düzey görev dönemi dahil olmam üzere hiçbir zaman bu kadar
olumlu bir noktaya gelinmediğini anlatıyor.
Yine de Cenevre'den ne çıkacağını kimse kestiremiyor.
Kuşkusuz Türkiye ve Yunanistan'ın tavırlarının ne olacağıyla ilgili
belirsizlik kadar, başta Suriye'deki yeni durum ve Ortadoğu'da yeniden
şekilleneceği söylenen siyasi iklim de Cenevre'yi çok bilinmeyenli denklem
haline sokuyor.
Diğer yandan bölgeyi saran ateş çemberi daralırken, çanlar Kıbrıs için de
çalıyor ve liderlerin başkalarından medet ummaksızın sorumluluk üstlenmesi
kaçınılmaz hale geliyor.
Cenevre'de Kıbrıs'ın odak noktası değil, birçok pazarlığın bir parçası
olacağı görülüyor.
Bu da ciddi biçimde kaygılanmak için önemli bir sebep olsa gerek...
Zira her ülke kendi derdine deva bulma, çıkarlarını koruma peşinde koşuyor.
Bize yine hayıflanmak düşmez umarım...

 

Bu yazı toplam 1472 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar