1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Popülizm uğruna taş ocağı izni verildi
Popülizm uğruna taş ocağı izni verildi

Popülizm uğruna taş ocağı izni verildi

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Hakan Oran, geçmişte imzalanan CMC, AKSA ve taşocaklarıyla ilgili sözleşmelerde bazı hatalar yapıldığı görüşünü ifade etti.

A+A-

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Hakan Oran, ülkede çevre konusunda geçmişte yapılan birçok hata yüzünden sorunlar yaşandığını belirterek, şimdi bunların çözülmesi ve düzeltilmesi için çalıştıklarını söyledi. Oran, geçmişte imzalanan CMC, AKSA ve taşocaklarıyla ilgili sözleşmelerde bazı hatalar yapıldığı görüşünü ifade etti.

Oran, üzerinde çalıştıkları Çevre (Değişiklik) Yasa Tasarısı’yla çevreyi kirletenlere karşı daha etkin önlemlerin alınabilmesi yönünde gerekli düzenlemelerin yapılacağını açıkladı. Çevre eğitiminin müfredata konulması için Milli Eğitim Bakanlığı’yla sıkı temas içinde olduklarını ifade eden Müsteşar Oran, eğitimle bilinçlendirilme fırsatı bulunmayan kesimler içinse caydırıcı cezaların önem taşıdığını kaydetti.

Oran, ülkede çevre sorunlarına yol açan şirketlerin, yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde sözleşmelerinin iptalinin de gündeme gelebileceğini ifade etti.

TAŞ OCAKLARINI AZALTMA ÇALIŞMALARI

Çevre sorunlarıyla ilgili bakanlığın çalışmaları hakkında TAK muhabirine açıklama yapan ve soruları yanıtlayan Oran, geçmişte siyasiler tarafından, siyasi rant amaçlı, ülke ihtiyacı öngörülmeden birçok kişiye hesapsızca taşocağı izni verildiğini; bu yüzden dağların hoyratça kullanıldığını, buraların rehabilitasyonunun şart olduğunu anlattı. Şu anda işletme ruhsatı olan 54 taşocağı bulunduğunu belirten Oran, bu sayının azaltılması için çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.

Oran, elektrik fiyatlarının yükselmesine bağlı olarak odun sobası kullanımının arttığını; bunun da hem kaçak ağaç kesimlerini hem de hava kirliliğini gündeme getirdiğini belirterek, Çevre Koruma Dairesi’nin odun sobalarının standart baca yükseklikleriyle ilgili bilgilendirici broşürler dağıttığını ancak evlerde ölçüm yapılmasının zor olduğunu söyledi.

Hakan Oran, alternatif enerji kaynakları konusunda çalışmalar yapmanın da hükümetin sorumlulukları arasında yer aldığını belirtti.

“CMC KANAYAN YARA”

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Hakan Oran, ülkenin kanayan yarası olarak nitelenen Gemikonağı’ndaki Kıbrıs Maden Şirketi (CMC) maden atıkları kirliliği konusunda halka yönelik anketlerde ilk sırada sorumlu görülenin, CMC emlağının idaresinden sorumlu kurum ve kuruluşlar çıktığını; bugüne kadar yapılanlardan olumlu sonuç alınmaması yüzünden bölge halkının yeni yatırımlara karşı güvensizlik yaşadığını söyledi.

“REFAH VE BOLLUK DÖNEMİ”

Oran, öte yandan halkın, CMC’nin aktif olduğu yıllardan “büyük refah ve bolluk” dönemi olarak övgüyle söz ettiğini belirterek, “Tüm adaya iş ve istihdam sağlayan bir şirketti. O dönemde Lefke Belediyesi’nin bütçesi 300 lirayken CMC 2 milyon sterlinlik yatırım yapmıştı” diye konuştu.

Sivil toplum örgütlerinin CMC kirliliği konusunda hem ülkede, hem dünyada farkındalık yaratmak için çaba sarf ettiğini, sesin duyulduğunu ancak gereken ilginin gösterilmediğini; devlet olanaklarıyla yapılabilecekler varken hep günü kurtarmaya yönelik işler yapıldığını anlattı.

“ŞİRKET TAAHHÜTLERİNİN ÇOK GERİSİNDE”

Oran, hurda fiyatına gitmemesi gereken birçok malzemenin hurdacılara verilerek istismar edildiğini, milli servetin heba olduğunu kaydederek, CMC’nin 2003 yılında Doba şirketine kiralanırken 5 yıl içinde temizlenmesi ve serbest liman yapılması taahhüdü verildiğini ancak taahhütlere uyulmadığını; 2007’de Port İSBİ şirketinin de eklenmesiyle sözleşmenin tadil edildiğini fakat şirketin şu anda da taahhütlerinin çok gerisinde kaldığını söyledi.

Söz konusu şirketin sözleşme süresi bitmeden bazı yükümlükleri yerine getirmesi halinde ek süre tanınabileceğini ifade eden Hakan Oran, şirketlerin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde sözleşmelerin fesh edilmesi gerektiğini ayrıca “yaptırıcı ve caydırıcı bir sözleşmenin” şart olduğunu vurguladı.

Oran, “CMC kirliliğini temizleyebilecek yeterli teminata sahip taraflarla görüşülerek yeni bir sürecin başlatılması gerekir” dedi.

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın ise ÇED raporuna uyulmadığı için yaptırım uygulayabileceğini dile getiren Hakan Oran, bu konuda İçişleri Bakanlığı ve YAGA ile yazışmalar yaptıklarını ve izlenecek yolun tartışıldığını söyledi. Oran, “Günün sonunda ya işlemlerini tamamlaması için yasal süre içinde biraz daha izin verilebilir ya da buna da uymuyorsa sözleşme feshedilerek başka bir ihaleye çıkılır” ifadelerini kullandı.

Gemikonağı CMC tesislerinin 2 bin dönümlük arazide kurulu olduğunu, 12 atık havuzu bulunduğunu; yüzeysel kirliliğin temizlenmesi için kısa sürede rehabilitasyon (iyileştirme) yapılabileceğini anlatan Hakan Oran, halkın bir an önce bu sorunun çözümlenmesini istediğini vurguladı. Oran, kirliliğin sadece Gemikonağı ile sınırlı olmadığını, Lefke Karadağ bölgesinde de 10-15 milyon tonluk pirit ve bakır atığı bulunduğunu ifade etti.

Oran, deniz kirliliğinin sivil toplum örgütlerinin baskısıyla büyük ölçüde önlendiğini ancak, denize kirlilik akışının tam anlamıyla durmadığını belirtti.

CMC’de 235 milyon dolarlık rezerv olduğunun hesaplandığını kaydeden Oran, bu atıkların yerinde rehabilitesinin daha doğru olacağını ancak deniz yoluyla ihracının da mümkün olabileceğini söyledi.

“ODUN SOBALARI KAÇAK AĞAÇ KESİMLERİNİ ARTIRDI”

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Hakan Oran, odun sobalarının kullanımının artmasının, genelde ülkedeki hava kirliliğine “çok büyük” etkisi olmasa da, küçük ölçekli yerlerde yaşam alanlarını olumsuz etkilediğini ifade etti.

Elektrik fiyatlarının artmasının bu sorunları doğurabileceğinin öngörülmesi gerektiğini belirten Oran, “Elektrik giderlerini karşılayamayan insanlar en ucuz ısınma yöntemi olan odun sobasına yöneldi. Bu yüzden kaçak ağaç kesimleri arttı. Lefke bölgesindeki budama izinlerini, istismar edildiği için durdurdum” diye konuştu.

Hakan Oran, baca dumanlarının sağlık giderlerini artıracağının da hesaba katılması gerektiğini ancak bunun yapılmadığını anlattı.

Odun sobalarının yarattığı sorunlara karşı, Çevre Koruma Dairesi’nin bazı çalışmalar yaptığını, odun sobalarında nelerin yakılmaması ve bacalarının standartlarının ne olması gerektiği gibi konularda halkı bilgilendirdiğini ifade eden Oran, kirliliğin odundan çok, farklı şeyler de yakılmasından kaynaklandığını dile getirdi. Oran, kirliliği saptamak içinse evlere girilip ölçüm yapmak gerektiğini ancak Çevre Dairesi ekiplerince bu işlemin yapılmasının çok da kolay olmadığını, insanların tepki gösterdiğini, bu işlemlerin belki de polis eşliğinde yapılması gerektiğini kaydetti.

Oran, odun sobalarının çıkardığı dumanın etkisini azaltmak için baca yüksekliklerinin artırılması yönünde uyarılar yapıldığını bu konuda belediyelere de görevler düştüğünü belirtti.

Alternatif ısınma yöntemlerinin hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Hakan Oran, güneş enerjisinin daha fazla kullanılabileceğini, bu sıkıntıların aşılmasının sonuçta devlet politikası olduğunu söyledi.

TAŞ OCAKLARI... “POPÜLİZM UĞRUNA...”

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Hakan Oran, halkın gözleri önünde taşocakçılığı yapıldığını, oysa bu gibi işlemlerin meskun alanlar dışında ve daha çevreci yöntemlerle yapılması gerektiğini vurguladı.

“Ama biz popülizm uğruna, birilerine rant sağlamak için her isteyene taşocağı işletme izni verdik. Geçmişte siyasi irade ülke ihtiyacı öngörülmeden birçok kişiye hesapsızca ocak izni vermiş” diyen Oran, şu anda aktif durumda 54 taşocağı bulunduğunu, çakıl üreten 16’sının en büyük kirliliği yarattığını anlattı.

Oran, taşocaklarının 36’sının işletme ruhsatının devam ettiğini; 9’unun süresinin sona erdiğini, 9 taşocağının da emirname bölgesinde bulunduğunu kaydetti.

Oran, yapılması gerekenler konusunda şöyle konuştu:

“Tahribatı nasıl giderebiliriz? Dünyada uygulanan yöntem, taşocaklarının rehabilitasyonu, taşocağından basamak yöntemiyle taş alınması ve ocağın faaliyeti bitince de ağaçlandırılması üzerine kurulmuştur. Bugün ocaklardaki basamak yöntemi üzerinde ısrarla duruyoruz. Sık sık denetimini yapıyoruz. Peki bunu yaparken insanımızın başka ne beklentisi var? Buralara rehabilitasyon yapılıyor mu? Taş alınan kısmın dışında da rehabilitasyon ve ağaçlandırma yapılabilir. Bunun üzerinde ısrarla duruyoruz. Bunu yapanları örnek olması için teşvik etmeyi düşünüyoruz. Bu konuda düzgün çalışan işletmeler var, çevreci faaliyetleri artıranlar var. Tek sorunları, ektikleri fidanlar için su sağlamak ve fidanları hayvanlar gibi dış etkenlerden korumaktır. Bunlar için de kendilerine yardımcı oluyoruz. Daha az su isteyen, dayanıklı fidanlar tedarikinde Orman Dairemiz yardımcı olacak. Bugüne dek taşocaklarının rehabilitasyonu çerçevesinde 50 bin ağaç dikimi yapıldı. Bu çalışmalar önümüzdeki dönemde de aktif olarak sürecek.”

“SAYI AZALTILMALI... AB KRİTERLERİNE UYGUN PUANTAJ SİSTEMİ”

Müsteşar Oran, ihtiyacın çok üzerinde taşocağı bulunduğunu belirterek, sayılarının azaltılması gerektiğini de söyledi. Taşocaklarıyla yapılan sözleşmelerde rehabilitasyon kurallarına ve Jeoloji ve Maden Dairesi’nin kriterlerine uygun davranmayanlar için yaptırımlar öngörülmediğini kaydeden Oran, rehabilitasyon konusu üzerinde ısrarla durduklarını vurguladı. Taşocaklarını buna zorlamak için elden gelenin yapıldığını ancak hukuksal sıkıntıları aşmaya çalıştıklarını ifade eden Hakan Oran, izinlendirmede Avrupa Birliği kriterlerine uygun bir puantaj sistemi getirildiğini; kira sürelerinin de buna bağlı belirlendiğini anlattı.

Hakan Oran, taşocaklarının faaliyetlerinin, çevreye azami dikkat edilerek sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Taşocakları işletmecileriyle geçmişte yapılan sözleşmelerde sorunlar bulunduğunu kaydeden Oran, sonuçların bilinerek hareket edilmesi ve hassasiyet gerektiğini söyledi.

AKSA... KALECİK’TEKİ KAZA... “CANLI HAYATINI TEHDİT EDEN TEKLİKE YOK”

Kalecik’teki AKSA akaryakıt boşaltım tesisinde geçen yılki denize petrol sızması kazasının ardından yaşanan gelişmelerle ilgili de bilgi veren Hakan Oran, GAÜ’nün son raporuna göre, şu anda kazanın yaşandığı bölgede canlı hayatını tehdit edecek bir tehlike bulunmadığını bildirdi.

Oran, kayalar üzerine yapışmış atıkların zaman içinde kendi kendine temizlenmesinin öngörüldüğünü ancak bu amaçla bir temizlik materyali olabileceğini öğrendiklerini ve bu konuda çalışma başlatıldığını, uygun bulunursa AKSA şirketini bunu uygulamaya zorlayacaklarını ifade etti.

ODTÜ’nün hazırladığı bilirkişi raporunda, “kazanın esnek boru hattının gereğinden kısa olması ve bunun sonucunda hat üzerinde eksenel çekme yüklemesi oluşması neticesinde meydana geldiği tespiti yer aldığını” kaydeden Hakan Oran, Çevre Dairesi’nin AKSA konusunda sadece gelen yakıtın kalitesini denetleme sorumluluğu bulunduğunu söyledi.

Oran, fuel-oil getirecek firmaya almaları gereken önlemler konusunda yazı yazdıklarını, buna göre alınması gereken önlemlerin hatırlatıldığını, Limanlar Dairesi ve Akaryakıt Birimi’nin sorumluluk alanındaki kontrollerinin yapılması, boşaltım gece yapılacaksa ışıklandırma yapılması, acil müdahale ediplerinin yakıt ikmali sırasında hazır bulunması ve dalgıç bulunması gibi konuları kapsadığını anlattı. Oran, bu durumda Akaryakıt Birimi’nin sorumluluğu bulunduğunu belirtti.

“SÖZLEŞMEDE FİLTRE TAKILMASINI ZORUNLU KILAN BİR İFADE YOK”

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Hakan Oran, 2003 ve 2009 yıllarında AKSA ile sözleşmeler yapıldığını, 2009’daki sözleşmeyi incelediğini ancak filtre takılmasını zorunlu kılan bir ifadeye rastlamadığını söyledi.

Oran, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (Kıb-Tek) ile AKSA arasındaki sözleşmeyi eleştirerek, dönemin Maliye Bakanı Ahmet Uzun’un imzasını taşıyan sözleşme konusunda hesap sorulmasını istedi.

3 milyon dolar teminat mektubu bulunduğunu ancak bunun filtre maliyetini karşılamadığını belirten Hakan Oran, Teknecik için yapılan fizibilite çalışmasında ise filtre takmanın çok da rasyonel bulunmadığını, bunun yerine kükürt oranı daha düşük, kaliteli yakıt kullanımının önerildiğini belirtti.

Oran, Meclis Başkanı Sibel Siber’in de Meclis Çevre Komitesi’nde sık sık bu konuyu sorguladığını belirterek, bu konuda Hükümet’in karar alması gerektiğini vurguladı.

“HAVA KİRLİLİĞİ VE ÇED’E UYMAMADAN CEZA KESİLEBİLİR”

Hakan Oran, AKSA’ya “kirliliğe karşı tüm uygun önlemeleri almadığı” gerekçesiyle bir aylık asgari ücret; ÇED’e uymadığı için de 4 asgari ücret ceza kesilebileceğini belirtti.

Caydırıcı olmayan bu cezaların mevzuata göre her ay kesilebileceğini; ilk cezanın da 23 Ekim 2013’te kesildiğini ifade eden Oran, AKSA yöneticilerinin “biraz izin verin, filtreyi takacağız” demesi üzerine daha sonraki aylarda ceza kesilmediğini bildirdi.

FAALİYETTEN TAMAMEN VEYA KISMEN MEN

Oran, yasaya göre kurala uymadığı için AKSA’ya önce 3 gün, ardından da 15 gün faaliyetten kısmen veya tamamen men cezası; devam ederse de faaliyetten tamamen men cezası verilebileceğini söyledi.

Oran, mevcut yasaya göre bunu yapabileceklerini ancak Hükümet’in bu konuda karar üretmesi ve “bunu yap” demesi gerektiğini kaydetti.

Bunun Hükümet’in ve tüm kurumların sorunu olduğuna işaret eden Müsteşar Hakan Oran, filtrenin değerinin AKSA’nın verdiği 3 milyon ABD Doları teminattan daha fazla tuttuğunu, teminat çözülse ve bu miktar filtre için kullanılsa bile rakamın yeterli olmayacağını kaydetti.(tak)

Bu haber toplam 3064 defa okunmuştur
Etiketler : , , ,