1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. 'Pankart' tartışmasında YARGI GÖRÜŞÜ
Pankart tartışmasında YARGI GÖRÜŞÜ

'Pankart' tartışmasında YARGI GÖRÜŞÜ

İşte mahkeme kararı: 'Pankartın içeriği müdahaleyi yetkili kılmaz'

A+A-

Yargı kararı, Polis Genel Müdür Vekili Pervin Gürler’in ‘pankart yasağı’ konusunda ortaya koyduğu tavrı yasal olarak engelliyor.  Mahkemenin  “19 Temmuz olayları” diye bilinen ve 8 Eylül’de Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde okunan dava kararı bu konuda bağlayıcı bir metin niteliği taşıyor: “Pankart içeriğinin rahatsız edici oluşu tek başına müdahaleyi yetkili kılamaz”

“19 TEMMUZ OLAYLARI” SONRASI ALINAN MAHKEME KARARINDAN:

• “Yürüyüşlerde açılan pankartlar için önceden herhangi bir kurumdan izin alınması gerektiğinin yasal bir zemini yoktur”

• “Pankartın içeriğinin tahrik edici ve bazılarını rahatsız edici nitelikte olması tek başına müdahaleyi yetkili kılamaz”

• “Pankarttan rahatsız olan ve tahrik olanların gayri yasal herhangi bir müdahalesi olma ihtimali göstericilerin sulh ve sükunu bozma ihtimali olan davranışlarda bulunmaması halinde yasal gösterilerine devam edemeyeceği sonucunu oluşturmaz”

Didem MENTEŞ

Polis Genel Müdür Vekili Pervin Gürler’in ‘bundan sonra günün anlam ve önemini belirten pankartlar dışında bir görüşe izin verilmeyeceği’ açıklaması siyasi ve hukuk çevrelerince tepki görürken, açıklama, 8 Eylül’de Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde 6 eylemcinin yargılandığı ve kamuoyunda “19 Temmuz olayları” diye bilinen dava kararını akıllara getirdi.

Lefkoşa Kaza Mahkemesi eski Ceza Davaları Yargıcı Hale Ahmet Raşit’in verdiği kararda ‘Polis Örgütü Yasası’ ve Anayasa’daki ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı’ maddesini hatırlatarak gerekçelere vurgu yapmıştı. Kararda asılan pankartın içeriğinin tahrik edici ve bazılarını rahatsız edici nitelikte olması tek başına müdahaleyi yetkili kılamayacağı vurgulanarak, yürüyüşlerde açılan pankartlar için önceden herhangi bir kurumdan izin alınması gerektiğinin yasal bir zemini olmadığının altı çizilmişti.

Önemli noktalar vurgulanmıştı

Kararda ‘ülkemizde yasal mevzuat olarak kabul edilen ve uygulanan AİHM Sözleşmesinin 11. Maddesince güvence altına alınan ve anayasal bir hak olan önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahip olmanın kamu düzenini korumak amacıyla sınırlandırılabileceği gerçeği ışığında kamu düzeni bakımından polis teşkilatının yetkilerine dikkat çekti. Karardaki bazı önemli noktalarda ‘konu pankartın eylemcilerin barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma ve ifade özgürlüklerinin bir parçası olduğu’ vurgulanırken, polisin kamu düzeni, kamu yararı ile bireyin hak ve hürriyetleri ve birey yararı arasındaki denge, hem hukuk kuralında hem de uygulamada iyi ve eşit kurulması gerektiğine vurgu yapıldı.

Kimine müdahale kimine değil

Hatırlanacağı üzere 19 Temmuz 2011’de dönemin TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaya gelişini ve Ankara’dan dayatılan politikaları protesto etmek amacıyla KTHY binası önünde toplanan ve pankart açan eylemcilerle polis arasında yaşanan arbede soncunda haklarında dava açılarak karara bağlanmıştı. Olayda “Emperyalist kuşatmayı reddediyoruz! Paranı da Memurunu da Paketine da İstemiyoruz!” yazılı pankarta polis müdahale etmiş ancak Genç Mücahitler Derneği’nin Baraka Kültür Merkezi önünde “O… Çocukları” yazılı pankart açarak eylem yapmasına aynı Polis Teşkilatı müdahale etmemişti. Öte yandan 29 Ekim 2014 tarihinde resmi geçit töreni sırasında ‘Vicdani Red’e Hayır’ ve benzeri pankart açan gruba Polis Teşkilatı müdahale etmezken, Vicdani Ret İnisiyatifi aktivistlerinin 15 Kasım törenlerinde ‘Yurt Ödevimiz Barış Vicdani Ret Hakkımız’ yazılı pankartı açmaya çalışırken yine aynı polis teşkilatı tarafından müdahale edildiği objektiflere yansımıştı.

--------------------------------------------------------------------------------------------

“Yurttaşlar izin almaksızın toplanma ve yürüyüş hakkına sahiptir”


8 Eylül’deki Mahkeme kararında ‘pankart açma’ konusunda önemli noktalara vurgu yapılmıştı. Kararda Polis Örgütü’nün yetki ve görevlerini düzenleyen 51/1984 sayılı Polis Örgütü Yasası’nın 8. Maddesinin 1, 6 ve 20 fıkralarına değinerek, yasanın 85’inci maddesinin 1 ve 2’inci fıkralarına vurgu yapıldı. Ayrıca Mahkeme kararında Anayasası’nın 32. Maddesine değinilerek, yurttaşların önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplanma veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahip olduklarını ve bu hakkın, kamu düzenini korumak için yasa ile sınırlandırılabileceğini düzenler. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı’na göre; ‘yurttaşlar, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplanma veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir. Bu hak, kamu düzenini korumak için yasa ile sınırlandırılabilir’ denilmiştir.

‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı’

Mahkeme, AİHM içtihadında “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı” başlıklı makalede Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkının kullanılmasında Devletin Pozitif Yükümlülükleri ve “Karşıt Göstericiler” Sorunu başlığı altında örnek vermiştir. Ülkemizde yasal mevzuat olarak kabul edilen ve uygulanan AİHM Sözleşmesinin 11. Maddesince güvence altına alınan ve anayasal bir hak olan önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahip olmanın kamu düzenini korumak amacıyla sınırlandırılabileceği gerçeği ışığında kamu düzeni bakımından polis teşkilatının yetkilerine dikkat çekilmişti. 

Yine kararda ‘ifade özgürlüğü demokratik bir toplumun en önemli temellerinden birini oluşturur. Bu özgürlük bireylerin şahsiyetini geliştirmesinin ve dolayısıyla demokratik toplumun tekamül etmesinin temel koşuludur. İfade özgürlüğü sadece tarafsız veya saldırgan olmadığı telakki edilen fikir ve bilgileri değil, aynı zamanda toplumu rahatsız eden, endişelendiren veya şok eden ifadeleri de koruma altına alır. Bu koruma demokratik bir toplumun onsuz olmaz koşulları olan çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekliliğidir” vurgusu yapılmıştı.

‘Barışçıl Amaçlarla Toplanma Hakkı’

Barışçıl Amaçlarla Toplanma Hakkı’na da değinilerek, herhangi bir şiddet eğilimi görülürse müdahale etme hakkı olunduğuna vurgu yapılmıştı. “Bu hak, bireylerin bir fikir ya da amacı açıklamak için kapalı veya halka açık yerlerde toplantı, gösteri ve yürüyüş vb. gibi, hangi şekil altında olursa olsun, bir araya gelmeleri demektir. Bu madde, devlete aynı zamanda pozitif mükellefiyet de yüklemektedir. Yani devlet, toplantı ve gösteri özgürlüğünün fiilen kullanılmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Toplantı ve gösteri özgürlüğü konusunda devletin görevi bunlara karşı hiçbir tavır takınmayarak pasif şekilde seyirci kalmak değil, toplantı ve gösterinin gerçekleşmesi için gereken önlemi almaktır. Madde sadece barışçıl amaçlarla yapılacak toplantı ve gösterileri korumaktadır. Toplantıyı düzenleyen ve katılanların kamu düzenini bozmaya yönelik şiddet eylemlerine başvurma niyetlerinin anlaşılması halinde, o toplantı ve gösteri barışçıl sayılamaz. Toplantının konusunun şiddet içermesi ve başkalarının insan haklarını ihlal etmesi halinde bu madde uygulanamaz ve devletin bu gibi durumlarda toplantı ve gösteriyi kısıtlama hakkı vardır”

--------------------------------------------------------------------------------------------

“Denge iyi kurulmalıdır”

Mahkeme kararında pankart eylemcilerin barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma ve ifade özgürlüklerinin bir parçası olduğu aktarılmıştı. “Polisin yasal mevzuat çerçevesinde kamu düzenini sağlamak, sulh ve sükunu korumak ve özellikle de toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında hem gösteriye katılanların, hem de diğer üçüncü şahısların güvenliklerini sağlama yükümlülüğü göz önünde bulundurulduğunda bazı tedbirler alma hakkı olduğunu kabul etmek gerekir. Polis kuvvetinin bu amaçla hareket etmesi yasal olmakla birlikte, kamu düzeni, kamu yararı ile bireyin hak ve hürriyetleri ve birey yararı arasındaki denge, hem hukuk kuralında hem de uygulamada iyi ve eşit kurulmalıdır” denilmişti.

“Yasal zemini yok”

Mahkeme polisin bu gibi durumlarda anlık karar vermesi zor bir durumla karşı karşıya olduğunu ancak bu gibi kararların insan hakları ve özgürlüklerini birebir etkilemesine değinerek, vurguladı. “Polisin o an değerlendirmesi gereken husus gerçek bir şiddet tehdidi olup olmadığı ve var ise kimden geldiğidir; eğer ki yoksa müdahaleyi gerektirecek bir durum yoktur. Asılan pankartın içeriğinin tahrik edici ve bazılarını rahatsız edici nitelikte olması tek başına müdahaleyi yetkili kılmaz. Gösteri ve yürüyüşlerde açılan pankartlar için önceden herhangi bir kurumdan izin alınması gerektiği iddiasının yasal bir zemini yoktur. Ayrıca asılan pankarttan rahatsız olan ve tahrik olanların gayri yasal herhangi bir müdahalesi olma ihtimali göstericilerin sulh ve sükunu bozma ihtimali olan davranışlarda bulunmaması halinde yasal gösterilerine devam edemeyeceği sonucunu oluşturmaz.

Bu haber toplam 3096 defa okunmuştur