1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. Özersay'dan "federasyon" vurgusu
Özersaydan federasyon vurgusu

Özersay'dan "federasyon" vurgusu

Özersay,Kıbrıs sorununda varılacak nihai anlaşmanın özünün ve içeriğinin iki kurucu devletten oluşacak federasyon olacağını vurguladı.

A+A-

Kıbrıslı Türk Müzakereci Kudret Özersay, Güney Kıbrıs'ta yayımlanan haftalık Kathimerini gazetesine verdiği söyleşide, Kıbrıs sorununda varılacak nihai anlaşmanın özünün ve içeriğinin iki kurucu devletten oluşacak federasyon olacağını vurguladı.

Gazete, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin Ada’ya gelişinin damgasını vuracağı Kıbrıs sorunundaki yeni dönem öncesinde yaptığı söyleşiyi okurlarına, “Kudret Özersay Kathimerini’ye: İki Kurucu Devletten Oluşacak Federasyon... ‘Ortak Açıklama Kıbrıs Rum Tarafını İki Kurucu Devlette Bağlıyor Ancak (Rum Tarafı) Şimdi Başka Meselelerle Meşgul Oluyor” başlık ve spotlarıyla aktardı.

“KONFEDERASYON İFADESİ SENİN YORUMUN... ERDOĞAN FEDERASYON ÇATISI ALTINDA İKİ KURUCU DEVLETE DAYANACAK ÇÖZÜMDEN SÖZ ETTİ”

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC ziyareti sırasında iki devlet ilkesine dayalı federal çözümün önemine vurgu yaptığını hatırlatarak, bunun “konfederasyon” demek olup olmadığını soran Kathimerini muhabiri Nikos Stelgia’ya Özersay “Konfederasyon ifadesi senin yorumun. Senden bu vurgunu söyleşiye dâhil etmeni istiyorum” cevabını verdi.

Stelgia’nın, bunun sadece kendi yorumu olmadığını, bunun halen Kıbrıs Rum tarafını meşgul ettiğini dile getirilmesi üzerine Özersay şunları söyledi:
“Müzakerelerde Kıbrıs Türk tarafının tutumu şudur: ‘İki kurucu devletten oluşacak yeni bir federal ortaklık (Söyleşi sırasında Özersay defalarca Türk terimi olan ‘kurucu devlet’ (gazete terimi Türkçe yazdı) ifadesini kullandı. ‘Devlet’ Rumca’da kratos (Rumca yazdı) anlamındadır). Tekrar ediyorum: İki kurucu devletten oluşan bir federasyon. İngilizce’de ‘two constituent states’ ve ‘new federal partnership’ diyoruz. Kıbrıs Türk tarafının resmi tezi budur. Benim bakış açımla, Erdoğan’ın ilgili açıklaması netti. Federasyon çözümünden söz etti. Federasyon çatısı altında çözüm iki kurucu devlete dayanacak. BM’nin önceki planında ‘iki kurucu devlet’ terimi kullanılıyordu.”

Özersay, ‘Annan planından mı söz ediyorsunuz’ sorusuna ‘Evet, Annan planında şu terimlerle karşılaşıyoruz:  Turkish Cypriot State ve Greek Cypriot State’” vurgusunu yaptı.

“İKİ TARAF İÇİN DE BAĞLAYICI OLAN ORTAK AÇIKLAMADA İKİ TARAF İKİ KURUCU DEVLETTEN SÖZ EDİLİYOR”

Gazetenin “Sizin liderliğinizin aksine Kıbrıs Rum tarafı ‘kurucu devletçik’ veya ‘kurucu (oluşturucu) eyalet’ terimini tercih ediyor” diye üstelemesi üzerine Özersay, “Kıbrıs Rum tarafının o terimi kullanmaya hakkı yoktur” diyerek şunları ekledi:
“Bu noktada açık olmak istiyorum: Kıbrıs Rum tarafı açısından bağlayıcı olan Ortak Açıklama’da iki kurucu devletten söz ediliyor (Özersay Ortak Açıklama metnini gösteriyor). ‘Two equal constituent states’. Ortak Açıklama bu terimi kullanıyor. Bu nedenle Kıbrıslı Rumların eyalet (Özersay Kıbrıs Türk terimi ‘eyalet’i (eparhia) kullanıyor). Aynı şekilde Kıbrıs Türk tarafı da mevcut müzakere prosedüründe, iki ayrı, bağımsız devletten söz edemez. Devam eden müzakerelerin bizi iki eyalet veya üniter bir devlet kurulmasına götürmesi söz konusu değildir. İki bağımsız devlet kurmamız da söz konusu değildir. Tabii müzakereler çökerse ve yeni bir döneme girersek o zaman farklı şeyleri konuşabilecek durumda olacağız. Bugün, odak noktası Ortak Açıklama olan bir prosedürde Kıbrıs Türk tarafının müzakereciliğini yapıyorum. Ortak Açıklama’da da oluşturucu eyaletlerden değil iki, eşit kurucu devletten söz ediliyor.”
Özersay’a eyalet teriminden neden rahatsız olduğu, Kıbrıs Türk tarafının en büyük korkusunun ne olduğu soruldu. Gazete “Konuyu daha fazla genişletmem gerektiğini zannetmiyorum. Dahası, Kıbrıs Rum tarafının bir taahhüdü söz konusudur” ifadesine yer verdikten sonra Özersay’ın bu sözüyle Ortak Açıklama’ya atıfta bulunduğuna işaret etti.

“KIBRISLI TÜRKLER KENDİ MESELELERİ HAKKINDA KENDİLERİ KARAR VERMEK VE KENDİ BÖLGELERİNİ KENDİLERİ YÖNETMEK İSTİYOR”

Gazete “Bir federasyon kurulacağına, iki bölgelilik de güvence altına alınacağına göre kurucu eyalet veya kurucu devlet olması o kadar önemli mi?” sorusunu yönetmesi üzerine Özersay “Katılmıyorum” diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kıbrıslı Türklerin en büyük kaygısı şudur: Kendi meseleleri hakkında kendileri karar vermek ve kendi bölgelerini kendileri yönetmek istiyorlar. Bir eyalette yaşamak istemiyorlar. Yönetimin bazı alanlarında mutlak kontrol sahibi olmak istiyoruz. Federasyonda bazı yetkileri merkezi hükümete vereceğiz. Diğer bazı yetkiler kurucu devlete verilecek. Ortak Açıklama’da ‘artık yetki’ (Rumca’da katolipo eksusias, İngilizce’de residual power) terimi kullanılıyor. Kıbrıslı Türkler kendi kurucu devletlerinde bu yetkileri kullanmak istiyorlar.”

“KIBRIS RUM TARAFININ KURUCU BİRİMLERDEN SÖZ ETMEYE HAKKI YOK”

Gazetenin “Bundan, AB’nin yerel yönetimlerle ilgili maddelerinin Kıbrıs Türk toplumu için yeterli görülmediğini anlıyorum, öyle mi?” sorusuna karşılık AB’nin bu alandaki maddelerinin genel olduğuna vurgu yapan Özersay, şu izahta bulundu:
“Ben üniversite öğretim görevlisiyim, Avrupa hukuku dersleri veriyorum. AB’nin bu alandaki ilkesini çok iyi biliyorum. Burada, bizi Ortak Açıklama bağlıyor ve bir kez daha altını çizmek ihtiyacı duyuyorum: Müzakere masasında iki tarafın hedefi, iki eyalet kurmak değildir. Kıbrıslı Rumlar kurucu devlet taahhüdü verdi. Zaman zaman ‘constituent units’ten (kurucu birimler) söz edildiğini işitiyorum. Kıbrıs Rum tarafının bu terimi kullanma hakkı yok. Aynı şekilde benim de, ‘bir konfederasyon kuracağız’ deme hakkım yok. Kıbrıs Rum tarafı  ‘kurucu devlet’ (gazete Türkçe olarak yazdı) terimini kullanmak zorundadır.”

“ŞU ANDA MÜZAKERE MASASINDA KARŞILAŞTIĞIMIZ SORUN ÇÖZÜM MODELİYLE ALAKALI DEĞİLDİR”

Özersay’ın daha önceki söyleşilerinde Kıbrıs sorununda ‘out of the box’ çözümler zamanının yaklaştığını vurguladığını belirten gazete, aynı görüşte olmaya devam edip etmediğini sorması üzerine Kıbrıslı Türk Müzakereci şunları söyledi:
“‘Out of the box’ terimini kullanarak şunları eklemiştim: Ortak bir B planı söz konusudur. Kastettiğim nedir? Bir taraf, farklı bir çözüm modelini görüşmeye hazır olduğunu beyan edecek. Öteki taraf bu öneriyi kabul ederse o zaman  ‘out of the box’ çözümden söz edecek durumda oluruz.  Şu anda bu noktada mıyız? Kıbrıs Rum tarafından böyle bir mesaj almadık. Gerçekte, şu anda müzakere masasında karşılaştığımız sorun çözüm modeliyle ilgili değildir. Sorunun hemen çözülmesi konusunda iki tarafın iradesi arasında farklar var. Ana sorun budur. Kıbrıs Türk tarafının önceliği çözümdür. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kıbrıs sorunu odak noktasında bulunuyor. Ancak Kıbrıs Rum tarafında görüntü farklıdır. Öncelik ekonomiye verildi. Benim çıkardığım sonuç, Kıbrıs Rum liderliğinin dikkatini çözüme odaklamadığıdır. Başka konularla meşgul oluyor.”

Müzakerelerde ilerlemeyi zorlaştıran engellerin neler olduğu sorulan Kudret Özersay, şu cevabı verdi:
“Birkaç gün önce Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı, iki tarafı ayıran büyük bir uçurumdan söz etti. Bu olguya dayanarak Kıbrıs Rum tarafı al-ver sürecinin başlamasını, müzakerelerde yeni bir aşama başlamasını, iki liderliğin BM Genel Sekreteri ile görüşmesini ve müzakerecilerin Atina ve Ankara ziyaretlerini kabul etmiyor. Kıbrıs Rum tarafı müzakerelerde ilerlemeyi gündeme getirme olanağına sahip bu dört aracı kabul etmiyor. Bu araçlar olmadan ilerleme nasıl sağlanacak? İki tarafın tezlerini görüşmek için mi masaya oturacağız? (Özersay bize, iki tarafın Kıbrıs sorunundaki tezlerini içeren iki dosya gösterdi). Bu şekilde uçurumu nasıl aşacağız? Uçurumun üzerine köprü kurmak için al-ver sürecine ihtiyacımız var. Kıbrıs Rum tarafı, müzakerelerde ilerlemeyi engelleyen ön şartlar koşuyor.”

“ÖZEL DANIŞMAN’IN PROSEDÜRÜ ÇERÇEVEYE SOKMASINI VE DİSİPLİNE ETMESİNİ İSTİYORUZ”

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin Ada’ya gelmesiyle Kıbrıs sorununda ne tür gelişmeler olacağı ve bu yeni dönemde hedeflerinin neler olduğu sorulan Özersay, şu yanıtı verdi:
“İki taraf ‘result oriented structured negotiation’ (sonuç hedefleyen yapılandırılmış müzakere) taahhüdü verdi. Şu anda bir yapıdan söz edebilir miyiz? Hayır. Yapılandırılmış bir müzakereden bile söz edemeyiz. Kıbrıs Türk tarafı yeni Özel Danışman’ın prosedürü çerçeveye sokmasını ve disipline etmesini istiyor. Prosedürü hızlandıracak mıyız? BM’nin rolü ne olacak? Müzakerelerin bir sonraki aşaması hangisi olacak? Al-ver aşamasına geçecek miyiz? Yeni Danışman ile BM ilgisini yeniden Kıbrıs sorununa ve bu önemli meselelere çevirmelidir. Bunun paralelinde, bugüne kadar müzakere masasında kaydettiğimiz ilerlemeyi güvence altına almalıyız. Birkaç gün önce BM Genel Sekreteri bu meselelere atıfta bulundu.”

“ŞU ANDA ÖNEMLİ BİR GÖREV YÜRÜTÜYORUM, DİKKATİMİ BU GÖREVİME ODAKLAMIŞ DURUMDAYIM”

Son olarak, Kıbrıs Türk kamuoyunda Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhtemel adaylığının konuşulduğu hatırlatılarak Özersay’a “nihai kararınızı aldınız mı?” sorusu yöneltildi.

Kudret Özersay “Bu dönem önemli bir görev yürütüyorum. Dikkatimi bu görevime odaklamış durumdayım. Gerekli gördüğümde nihai kararımı açıklarım” dedi. Gazetenin “bu açıklamayı ne zaman beklememiz gerekir” diye üstelemesi üzerine de “Şu anda daha fazla bir şey söylemek istemiyorum” ifadesini kullandı.

(tak)

Bu haber toplam 2016 defa okunmuştur