1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Ortak medya kültürü, ortak yurt, ortak gelecek !..
Ortak medya kültürü, ortak yurt, ortak gelecek !..

Ortak medya kültürü, ortak yurt, ortak gelecek !..

“Yurtsever gazeteciler yıllarca her iki kesimdeki fanatiklerin hedefi haline gelmiştir… Cumhuriyet’in gazetecileri Ayhan Hikmet ve Ahmet Muzaffer Gürkan ortak geleceğimizi dillendirdikleri için öldürülmüştür”

A+A-

Çağıl GÜNALP

Kıbrıs adasındaki bölünmüşlük, sadece adanın iki parçaya bölünmesinden ibaret değil… Çocukluk anılarımız, kimliklerimiz, okullarımız, sokaklarımız gibi medyamız da bu ayrışmadan nasibini aldı. Toplumlar arası köprüler oluşturmak, geleceği bugünün, bugünü geçmişin üstünden okuyabilmek için, ortak bir gelecek kurabilmek için ortak bir dil yaratmak gerekmiyor muydu? Ortak bir medya kültürü ise ortak dil yaratabilmenin en önemli koşulu değil miydi? CyBC Yönetim Kurulu Başkanı Thanasis Tsokos ile ortak yurt algısının gelişmesi, karanlıkların aydınlığa çıkması hususunda medyanın potansiyelini ve rolünü konuştuk…

Ortak geleceğimiz, Ayhan Hikmet, Ahmet Muzaffer Gürkan

Tartışmasız bugün baktığımızda global ve yerel ölçekte medya kanalları önemli aktörlerdir… Toplumun algısına etkileri çok büyüktür… Peki güneyde kamu yayıncılığının başındaki isim Thanasis Tsokos’a göre Kıbrıs gibi toplumlararası ihtilafın olduğu bir coğrafyada medyanın ne gibi sorumlulukları olmalıdır? Tsokos’un cevabı derin bir tarihsel perspektif içeriyor… İşte Tsokos’u sorumuza verdiği yanıt: “Kıbrıs’ta 1963 yılından bu yana bilinen olaylar nedeni ile kamusal alanlar bölünmüştür. Bu bölünmüşlük tüm düzeylerde olduğu gibi medya alanındadır da… Kıbrıs’ta kamusal alanların son 55 yıldır bölünmüş olması büyük bir sorundur. Kamusal alandaki bölünmüşlük iki toplumu birbirinden uzaklaştırmıştır. Bilindiği üzere iletişimin olmadığı yerde karanlık vardır. Bilmek, bir ihtiyaçtır. Anımsayın bu ülkedeki yurtsever gazeteciler yıllarca her iki kesimdeki fanatiklerin hedefi haline gelmiştir… Cumhuriyet’in gazetecileri Ayhan Hikmet ve Ahmet Muzaffer Gürkan, ortak geleceğimizi dillendirdikleri için öldürülmüştür… Kıbrıslı Rum ilerici gazetecilere de kovuşturmalar yapılmıştır…”

“1964’te RIK’in Türkçe yayınlarını sona erdirmesi yanlıştı”

Toplumlararası ihtilafın RIK’in yayınlarını da etkilediği dönemlerden mülakatımız içerisinde bahseden Thanasis Tsokos, toplumlar arası olayların patlak verdiği dönemlerde RIK’in Türkçe yayınlarına son vermesinin hata olduğunu belirtiyor… Tsokos’un bahse konu durum ile ilgili sarf ettiği samimi cümleler şöyle: “1964 yılında RIK’in Türkçe yayınlarını sona erdirmesi yanlıştı. RIK, tüm Kıbrıslıların kanalıdır… Son yıllarda kurum içerisinde bu durumu düzeltmeye çalışıyoruz”

pp-007.jpg

Kıbrıslı medyanın işbirliği

Bugüne kadar adadaki toplumlar arasında bir köprü oluşturmak adına Kıbrıs’ın her iki yanındaki medya kurumları yeterli çabayı gösterme, güçlü bir irade ortaya koyma noktasında sıkıntılar yaşamıştır… Özellikle YENİDÜZEN-POLİTİS işbirliği, KANAL SİM-CyBC işbirliği, ortak bir medya kültürü yaratmak, işbirliği ortamını geliştirmek adına örnek gösterilecek adımlar olarak yorumlanabilir…

Mülakatımızda,  Kıbrıs adasında medya kurumlarının ortak işbirliğinin bugüne kadar neden yeterince gerçekleşmediğini, bunun önündeki engellerin neler olduğunu sorduğumuzda, Tsokos barışçı birliktelik prensibinin önemine dikkat çekiyor. Ülkedeki gazetecilerin kamusal alanların bölünmüşlüğü münasebeti ile genellikle kendi toplumlarına hitap eden haberlerin peşinde olduğunu dile getiren Tsokos, bu durumun ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti… RIK ve Kanal SİM’in işbirliğinin de bu gereksinim sonucu ortaya çıktığının altını çizen Tsokos, medyadaki işbirliğinin artmasının toplumlar arası köprüler oluşturulmasının en önemli unsuru olduğunu altını çizdi…


“Her demokratik toplum, demokratik bir televizyona ihtiyaç duyar”

Thanasis Tsokos ile mülakatımızda özel ve kamusal yayıncılığın kıyası ve rolleri üzerinde de duruyoruz… Özel medya kurumlarının ticari bir kurum olduğu göz önünde bulundurulduğunda; kamu hizmeti yayıncılığının toplumsal anlamda ne gibi ÖNEMİ olduğu ile ilgili Tsokos’un söyledikleri şu şekilde: “Televizyonlar güçlü bir iletişim aracı… Dolayısı ile kamu yayıncılığı da halen güçlü… Geçen 10 yılda kamu yayıncılığının Avrupa’daki rolünün ne olması gerektiği ile ilgili FELSEFİK ve ÖZLÜ bir soru vardı… Bugün, bu rolün tanımı çok açıktır. Avrupa Parlamentosu ve Avrupa mahkemesi kararları içerisinde bu rolün tanımı yer alıyor. Bugün, kamu televizyonları Avrupa Birliği tarafından teşvik ediliyor… Standartların yukarıya çekilmesi ile mükellef… Çok açıktır ki her demokratik toplum, demokratik bir televizyona ihtiyaç duyar. Her kamu televizyonu demokratik bir ortamda işleyişini yerine getirmelidir…”

4 temel ilke

Bilindiği üzere, kamu yayıncılığının yaşadığı en büyük açmazlardan biri genelde kamusal bağlamdan kopup, hükümetin sözcülüğü durumuna düşmesidir… Bu durum hiç kuşkusuz o ülkedeki demokrasi kültürü ile doğrudan ilintilidir… Sohbetimizde CyBC Yönetim Kurulu Başkanı Thanasis Tsokos’a CyBC’nin bu noktada ne gibi bir politika güttüğünü soruyoruz…

Tsokos’tan aldığımız yanıt şu şekilde: Kamu yayıncılığı öncelikle ülkedeki tüm kurumlara ses vermelidir. Ülkenin bütün coğrafyasına maliyetten bağımsız şekilde ulaşabilmelidir. Ülkenin yurttaşları ile diaspora arasında bir bağ kurabilmelidir… Biz, CyBC olarak, devletin kontrol mekanizmasına hesap vermek ile yükümlüyüz. Meclisteki partileri yayınlarımız ile ilgili bilgilendiriyoruz… Saydığımız bu 4 unsur bizim KUTSAL KİTABIMIZDIR. Her ülkenin kamu yayıncılığının demokratikliği bahsettiğim bu ilkeler ile doğrudan ölçülmelidir.

Binlerce yıllık ihtiyaç

Kamu yayıncılığının önemli misyonlarından birinin toplumu, bilgide hız, doğruluk etrafında oluşan koşullar doğrultusunda bilgilendirmek olduğunu, bu gerçeğin binlerce yıldır toplumların gereksinimi olduğunu altını çizen eden CyBC Yönetim Kurulu Başkanı Thanasis Tsokos, toplumların yıllardır ihtiyacı olan bilgiye ulaşmanın bugün sadece formunun değiştiğini ifade etti. Kamu yayıncılığı ve devlet medyası arasındaki fark ile ilgili olarak ise Tsokos’un yorumu şöyle: İkinci Dünya Savaşı sırasında ülkeler radyoların potansiyellerini fark etti. Kendi insanlarına ve müttefiklerine ulaşmak ve propaganda bağlamında… Bugün kamu yayıncılığı yapan televizyonların çoğunun geçmişinde “devlet televizyonculuğu” vardır… Örneğin CyBC ilk kurulduğunda sömürge yönetiminin sözcüsüydü… Bugün baktığımızda kurumun sonuç vericiliği ve nesnelliği garanti altındadır…

Avrupa’da nüfusun yüzde 53’ü bilgiyi TV’lerden alıyor

Kamu hizmeti yayıncılığının dünya ölçeğinde geldiği noktayı nasıl değerlendirdiği ile ilgili soruya ilişkin verdiği cevabında TV’lerin günümüzde halen kamuoyu oluşturulmasında önemli rol oynadığını kaydeden Tsokos, Avrupa’da nüfusun halen yüzde 53’ünün bilgi edinmeyi televizyonlar vasıtası ile elde ettiğini belirtti…  Tsokos ayrıca, kamu yayıncılığının yüzde 19 ile izlenirliğin önemli bir bölümünü elinde tutuğuna işaret etti…

Kıbrıs’ın güneyinde TV kanallarının haber bültenlerinin 260 bin izleyici tarafından takip edildiğini ifade eden Tsokos, haber programları ile bu sayının 300 bine ulaştığına dikkat çekti…

Bilginin alındığı kaynakların dağılımı

Peki, sosyal medyanın toplumların bilgi edinmesindeki rolü iddia edildiği gibi büyük mü? Avrupa ülkelerinde yapılan son araştırmaya insanların “bilgiyi” elde ettiği kaynaklarının dağılımı şu şekilde: TV %53, sosyal medya %33, yazılı medya %18, yazılı medya web siteleri %17, TV haber web siteleri %16, radyo %11, dergi %8, dergi siteleri %8, radyo web siteleri %4

Dördüncü güç medya

Mülakatımız sırasında medyanın kamuoyu yaratılmasındaki rolü üzerinde biraz daha derinlemesine sohbet ediyoruz. “Fransız Filozof Montesquieu, 3 asır önce yayınladığı Kanunların Ruhu Üzerine isimli eserinde, devleti YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI olarak 3 kolla ayırıp her birine kendi yetki alanını belirtmişti… Bugün gelinen noktada MEDYA’yı 4. Kuvvet olarak tanımlayabilir miyiz?” diye sorduğumuzda Tsokos kısa ve esprili bir yanıt veriyor: Evet… Hatta beş ve altıncı güç olarak bile kabul edilebilir…

Davranış biçimleri…

Avusturya, Viyana merkezli OSCE Representative on Freedom of the Media’nın, Mart 2017’de başlattığı, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, Kıbrıs Gazeteciler Birliği ve Basın-Sen yakın işbirliği ile hayata geçirdikleri Kıbrıslı genç gazeteciler için değişim programı neticesinde oluşan davranış biçimlerinin adadaki kamusal yayıncılığın birleşmesi noktasında büyük önem arz ettiğini ifade eden CyBC Yönetim Kurulu Başkanı Thanasis Tsokos, bahse konu yaklaşımlardan duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.

 

ozel-haber-gorsel-036.jpg

 

 

 

Bu haber toplam 2683 defa okunmuştur
Etiketler : ,
İlgili Haberler