1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. Ölümün ardından yeniden doğuş gelir...!
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

Ölümün ardından yeniden doğuş gelir...!

A+A-

SAYIN YORGANCIOĞLU BİR ADIM ATARSA CTP YÜZ ADIM, VE CTP BİR ADIM ATARSA TOPLUM YÜZ ADIM ATACAKTIR...

Güneş aynı kalır;

Asla bir "oluşum" içine girmez...

Oysa ay;
Büyür, küçülür, kaybolur ve üç gece boyunca yıldızlı gökte görülmez...

Fakat;
Bu kesin bir son değildir;
Bu "ölümün" ardından yeniden doğuş gelir...

TUFAN
Nuh Tufan'ı da, ayın öldüğü üç günlük karanlık "ölüm" dönemine denk gelir.
Felâket gerçekleşir, ama bu kesin bir felâket değildir;
Çünkü büyüme ve yenilenme işareti, yeni ay ve su altında gerçekleşmektedir.

Tufan, yalnızca yıpranmış ve tükenmiş biçimleri yok eder, ama ardından her zaman yeni bir insan soyu, yeni bir tarih doğar...

Tufan'la ilgili mitlerin çoğu,Tufan'ın sonucunda nasıl tek bir insanın sağ kaldığından ve ondan insan soyunun türediğinden söz eder...
Kimi zaman, hayatta kalan erkek ya da kadın bir ay hayvanıyla evlenir.
Bu hayvan da kavimin atası olur...

Türk mitolojisindeki Bozkurt Efsanesi, kültürel temasını Tufan'dan alır...
Tevrat'ta da TÜrK Soyu, Ham ve Şam'dan değil, Nuh Peygamber’in oğlu Yasef’ten türemiş olarak gösterilir!..


NEW-ROZ
Nevruz Bayramı hem Kürtler hem de Türkler için baharın gelişini müjdeleyen ve barışı temsil eden bir bayram.
Kürt dilinde New "yeni" ,  Roz ise  "gün" anlamındadır.
New-roz ise  " yeni-gün"demektir.

Newroz, tarihsel olarak olağanüstü direnişi,  zaferi,  özgürlüğü ve barışı simgeler.
Bu simge, Kürtler ve bazı Ortadoğu halkları için 21 Mart'ta ifadesini bulur...


ZAMANIN YENİLENMESİ
Nevruz'da yaradılış tekrarlanır.
Dımışki'nin aktardığı rivayete göre;
Kral: "Yeni yılın yeni ayının yeni günündeyiz, zamanın tükettiğini yenilemeliyiz!" der.
Bu günde, insanların bir yıllık kaderleri belirlenir.
Nevruz gecesi, sayısız ateş  ve ışık yakılır, tanrılara içki sunulur, suyla yıkanarak arınılır; böylece gelecek yıl bol yağmur yağması sağlanmaya çalışılır...

Ayrıca, "Büyük Nevruz"da, herkes bir küpe yedi farklı bitkinin tohumlarını eker ve
bunların büyümelerine bakarak yılın hasadının nasıl olacağına karar verir...

Tüm bu olguların ortak bir noktası vardır:
"Evrenin doğumunun simgesel olarak tekrarlanmasıyla, zamanın dönem dönem yenilenmesi" düşüncesi...


MART 9'U
Kıbrıs'ta da yüz yıllardır önceleri Kıbrıslı Müslümanlar, 20. yüz yılın ortalarından itibaren de Kıbrıslı Türkler tarafından Mart 9'u diye kutlamalar yapılır çeşitli yörelerde...
Mart 9'unun Kıbrıs'taki Nevruz bayramı olduğu yazılıp söyleniyor kimilerine göre.
Ve sanırım Dımışki'nin rivayetindeki kralın söylediği gibi Kıbrıs'ta da bir Newroz yani Yenigün gerekli ki:
"YENİ YILIN YENİ AYININ YENİ GÜNÜNDE ZAMANIN TÜKETTİĞİNİ YENİLEYELİM" hem CTP hem de Kıbrıslı Türkler olarak...

Tufan mitine göre her "ölümün" ardından yeniden doğuş geldiğine göre, sanırım yeniden doğuşun ve "haysiyetimizi" kurtarmanın artık zamanı gelmiştir...

KURULTAY SONRASI
8 Aralık Pazar günü CTP olarak 24. kurultayımızı büyük bir demokratik olgunlukla ve başarıyla gerçekleştirdik.
Gerek Başkanlık yarışının gerekse Parti Meclisi üyelikleri için yapılan yarışın sonunda CTP'nin kazanması için hepimiz büyük bir özveri ile uğraş verdik.
Kurultayımızda genel başkanlığa aday olan Sayın Yorgancıoğlu ve Sayın Akansoy'u, Parti Meclisi'ne aday olan toplam 114 adayı, Başkanlığı ve Parti Meclisi üyeliğini kazanan tüm arkadaşlarımızı, Kurultaya katılan tüm delegeleri ve tüm partililerimizi yoldaşca kutlar ve CTP'nin kurultay kararlarını ve başarısını selamlamak isterim.
Temennim kurultay sonrasının partimiz açısından bir Newroz gibi yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirilmesidir.
Yeniden doğuş gibi bir yeniden yapılanış...
Bir kucaklaşma...
Ülke sorunlarımızın çözümünün ve federal çözüm müzakere sürecinin sürmesi ve sonuçlanmasının Partimizin ilke, program ve vizyonu doğrultusunda, ülkemiz ihtiyaçları ve toplumsallık temelinde gerçekleştirilmesinin vücut bulabilmesi için yeni bir güne başlangıç gibi...

BÜTÜNÜN KUCAKLANMASI
Çünkü hepimiz de çok iyi biliyoruz ki adil bir sosyalist parti, herkesin bütünün içindeki yerini bilmesiyle ortaya çıkar...
Ve mantıkla yönetilmesinden geçer...
Katılımcılık anlayışı ile de değerlenir...
Ve şunu da biliyoruz ki yalnızca sağ kolunu çalıştırıp güçlendiren bir partinin vücudu yeterince ve gereğince sağlıklı olamaz..!

DÜNYA GÖRÜŞÜMÜZÜ GÖRÜNÜR KILMAK
Kendini solcu, ilerici ve sosyalist olarak tanımlayan bizler, muhalif olduğumuz siyasi düşüncenin karşısında kendi konumumuzu net olarak ortaya koyamazsak, karşı siyasi görüşe "alternatifsiz" oldukları yönünde en büyük teminatı vermiş olmaz mıyız?

Çok iyi biliyor ve görüyoruz ki;
Kendi ülkemizde egemen ve özne olma yolunda bizden farklı "aktörler" de var...
Bu aktörlerin de kendi dünya görüşlerine uygun, görünen talepleri var...
Ve biz CTP'lilerin onların bu görünen taleplerini karşılama lüksü diye bir lüksümüz söz konusu olamaz...

Evvela şunu bilmeliyiz ki;
Aslında bu mesele, yani bizlerin mücadelesi, yalnızca ne "demokrasi"ye, ne de "özelleştirmelere" karşı bir mücadele meselesidir.
Mesele federal çözüm ve barış mücadelesidir...
Mesele emeğin en yüce değer olduğunun yaşam bulma mücadelesidir...
Ve mesele, başka bir "irade"nin elinde neredeyse bir silah haline dönüştürülen ekonomi politikalarını  o iradenin elinden toplum lehine almak meselesidir!..
Bunları yaparken asıl ders alınması gereken nokta ise:
"TOMA istemeyiz, özelleştirme istemeyiz, külliye istemeyiz..." gibi, toplumsal direnişlerin ülkenin sosyalist devrimci birikimi ile bütünleşmesinin taşıdığı önemdir!
Evet...
Sosyalist bir parti olarak CTP'nin, toplumun içinden çıkan bu stratejik bilgiyi örgütleyip bu yeni dönemde kendi tarzında kurumsallaştırması oldukça önemlidir.
Önümüzde duran bir diğer mesele ise ;
Başka bir iradenin telkinleriyle,
Din ile eğitimin bir arada yürütülmeye çalışılmasıdır...
Ki bu yapılan, Anayasa'ya ve CTP tezlerine karşı çok büyük bir yanlıştır.
Bu konuda bizim yapmamız gerek şey;
Arzu kültürü yerine ihtiyaç kültürünü teşvik etmektir.
Bunun için ise, Din'in CTP politikalarındaki rolü konusunda toplumu iyice aydınlatmak gerekir!
Ve Din'in siyasallaştırılmasına rıza göstermeyerek; ancak, insanların her türlü farklı Din'i inançlarını yaşamalarına da hoşgörü ile yaklaşarak; Laikliğin yaşam bulmasının önünü açmalıyız...

BİR ADIM GEREKİR
Bizim açımızdan toplumsal varlığımızı ileriye taşıyabilmek için hakim olunması gereken tek güç:
Halk iradesidir.
Ve halk iradesini dinamik harekete geçirebileceğimiz gücümüz de CTP'nin sosyalist ilkeleri ve programlarıdır...

Tüm bu konularda partimizi ve toplumu daha ileriye taşımak için, Sayın Genel Başkanımız Yorgancıoğlu'nun kucaklaşmayı ve bütünlüğü sağlamak adına bir adım atması oldukça önemlidir;
Ve inanıyorum ki;
Sayın Yorgancıoğlu bir adım atarsa CTP yüz adım atacaktır....
Ve CTP bir adım atarsa Kıbrıs Türk toplumu yüz adım atacaktır...

--------------------------------------


Kaynakça:
Rig Veda, I, 105:1; Krappe, La Genese des Mythes, Paris, 1938, s.110;
Hentze, Mythes et Symboles, s.152;
Briffault, The Mothers ,Londra, 1927, c:II, s:634-635;
Aktaran Albright "Some Cruces of the Landom Epic", JAOS, 1919, s.68.

Bu yazı toplam 2356 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar