1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Nermi Uygur ve Dilin Gücü*
Nermi Uygur ve Dilin Gücü*

Nermi Uygur ve Dilin Gücü*

Nermi Uygur ve Dilin Gücü*

A+A-

 

15 Ocak 1925 İstanbul’da doğan ve 21 Şubat 2005 yılında vefat eden Nermi Uygur, Cumhuriyet döneminin belki de en önemli filozoflarından birisidir. Galatasaray Lisesi Latince bölümünü bitiren Uygur, daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü ve Köln Üniversitesi’nde okudu. Felsefe doktorası sonrası İstanbul Üniversitesi’nde çalıştı. Bu arada, birkaç kez Almanya Wuppertal Üniversitesi’nde dersler verdi. Türkçe, Fransızca, Almanca, ve İngilizce yapmış olduğu yayınlar ile yurtdışında da ses getirdi.

Lakin, Uygur’u Türkiye’de daha çok tanıtan bunlardan çok bir “denemeci düşünür” olmasıdır. Yaşamı boyunca 22 kitaba imza atmış olan Uygur’un belki de en önemli özelliği, bahsettiği kavramları son derece akıcı bir Türkçe ile ifade edebilmesidir. Bahsettiği konu ne olursa olsun, bunu son derece sıcak ve insancıl bir üslıp ile ele alan Uygur, bir yandan okurlarını sıcak br şekilde anlattığı konuya çekebilmekte, öte yandan ise onlara bahsedilen konu hakkında sürekli sorgulama fırsatı da yaratmaktadır.

İlk olarak 1958 yılında yayımlanan ve Türk Dil Kurumu 1959 Bilim Ödülü’nü alan Edmund Husserl’de Başkasının Ben’i Sorunu adlı kitabıyla doçent olan Uygur, bundan sonraki yıllarda yazmış olduğu eserlerle bir yandan insanlara felsefeyi tanıtıp, sevdirmekle kalmadı, aynı zamanda neredeyse edebiyat ve sanatın her alanında kaleme almış olduğu yazılar ile Türkçe düşündünyasının gelişmesine katkılarda bulundu. Bu katkılar, 2000 yılında kendisine “Türkçenin felsefe dili olarak gelişmesine katkılarından ötürü Türkiye Bilimler Akademisi Hizmet Ödülü”nü getirdi.

İlk olarak 1962 yılında yayımlanan Dilin Gücü, bugün dahi birçok açıdan dikkat çekici bir çalışma. Eserin yazıldığı dönem düşünüldüğünde, dil felsefesi üzerine o döneme değin yapılmış birçok tartışmayı içermesi bir yana, dildeki çokanlamlılıktan tutun da, dilde felsefe, çeviri üzerine sunmuş olduğu düşünceler halen taptazedir.

Kitabın ilk yazısı olan “Anadilin Bağlayışı,” anadil kavramının ne olduğunu ve nasıl açıklanabileceğini anlatması dışında, insan ve dil arasında var olan ayrılamaz ilişkiyi son derece sıcak bir üslup ile anlatır. Tıpkı, Michel Foucault’nun geçtiğimiz hafta bu sayfada tanıtımı yapılan Güzel Tehlike adlı kitabında belirttiği gibi: “Sonuçta tek gerçek vatan, insanın ayağını basabileceği tek toprak, başını sokabileceği, sığınabileceği tek ev çocukluğundan itibaren öğrendiği dildir” (s. 30). Peki ya anadil? Birden fazla dil konuşan insanlara baktığımız zaman hangisinin anadil olduğunu neye göre belirliyoruz?

Tam da bu noktadan hareketle, “Güçlü” adlı denemede dilin gücünü tartışan Uygur, bunu yaparken, bir yandan dilin ne derece güçlü olduğunun altını çizerken, diğer yandan ise dilin bu gücünün kötüye kullanıldığı durumların, dile olan güvenimizi yitirmememiz gerektiğini de vurguluyor. Çeviriden bahsederken şöyle diyor Uygur: “Çeviri ilk dilin dile getirdiğine yabancı kalmamakla birlikte kendi dil-ortamının gereklerine de uymak zorundadır” (s. 37). Alıntıdan anlaşılacağı üzere, çeviri yaparken her çevirinin yeniden yazılmak anlamına geldiği (s. 38) belirtilmekte olup, “Her dil-çevirisi varlığa ilişkin bir yönelme olanağıdır” (s. 39) diyerek, çeviri üzerine meşhur bir deyiş olan “traduttore traditore” ya da “il traduttore è un traditore [çevirmen haindir]” sözüne neden katılmadığını dil ve çevirinin hayatlarımızdaki öneminden bahsediyor.

Dilin yaşamdünyalarımızdaki önemini anlatırken söylemiş olduğu “Dil bir bakış, görmede bir tutum, belli bir algılama biçimidir” (s. 84) derken, bir yandan algılama biçimlerimiz ve dil ilişkisini vurgulayan Uygur, tam da bu sebepten ötürü, anlam kavramı üzerine yoğunlaşıyor. Kitap boyunca anlam kavramı ve anlamın anlamından bahsederken, anlam kavramı da dahil olmak üzere hiçbir sözcüğün tek bir anlama hapsedilemeyeceğini belirtmek suretiyle (s. 53-61), gerek dildeki “arıtıcılar” ve onların farkında olmadan yapmaya çalıştıklarını, öte yandan ise insan olmanın vazgeçilmezi olan dilin önemini tekrar vurgular.

Nermi Uygur’un okunmaya değer eserlerinden sadece bir tanesi Dilin Gücü. Bir denemeci-filozof olan Uygur, bizleri hâlâ düşündürmeye, sorgulatmaya devam ediyor... Dil felsefesi üzerine kısa ama son derece derin bir kitap Dilin Gücü.

* Nermi Uygur. Dilin Gücü. İstanbul: YKY, 2008.

Bu haber toplam 11802 defa okunmuştur
Gaile 388. Sayısı

Gaile 388. Sayısı