1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. NE DÜNYALI NE DE YEREL !
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

NE DÜNYALI NE DE YEREL !

A+A-


BİLMEDEN SORGULAMA OLMAZ
Bilgi toplumu, daktilo yerine bilgisayar kullanan,
Akıllı kimlik kartı dağıtan,
Sadece bilgiye ulaşan bir toplum değildir...

Bilgi toplumu demek,
bilgi üreten, karar ve uygulamalarını bilgiye dayanarak alan toplum demektir.

Bu yüzden hep söylüyorum:
Bilmeden sorgulama olmaz!
Çünkü özne olan, kendi bilgisi ile özdeşleşme durumu yaşar, bilgisi kadar düşünebilir...
Ve ancak kendi bilinç durumunu sorgulama yetisine ulaşabilirse,
İç dinamiğinde belirli bir yol alabilir...

İşte siyasetteki sorun tam da budur!
Eğer bunu yapamazsanız,
çağ değişir ama bunu hayata yansıtacak olan siyaset kurumunuz değişmez!

ÇIKARLARIN SİYASETİ
ÜLKEYİ ÇÖKERTTİ

J.Locke der ki:
"Bilgilerin sınırını insanların fikirleri belirlemektedir".
Bir siyasi partinin de kendini ve toplumu gözlemlemesi,
Verilen tepkiler ve düşünceler arasındaki ilişkiyi iyi tanımlayabilmesi gerekir.

Aldığımız kararlar, duygudan mı yoksa düşünceden mi kaynaklanıyor?
Alınan kararlar duygusalsa,
orada değişimciliğin siyaseti yok,
"siyasetçinin" kendi çıkarlarının siyaseti var demektir!
Böyle bir durumda ve ortamda da,
geleceğini "siyasetçinin" arkasında koşmakta,
siyasete yakınlıkta bulan vatandaş;
Üretimle, rekabetle neden uğraşsın ki?

NASIL BİR "ÜMİTVAR" TABLO BU?
Bakın!
KKTC dediğimiz coğrafya,
artık ne dünyalı ne de yerel değil!
Hatta rakamlarla da ifade edilemez. İfade etmeye kalkarsanız,
Bütün ekonomik tanımlar ve hesaplar daha başından çöker...

Bugün mazbataların haddi hesabı tutulamamakta,
Hastahanelerde ilâç bulunamamakta,
Eğitimlerini tamamlayan gençler çalışacakları iş bulamamakta,
Trafik kazalarının önü kesilememekte,
Ama tüm bunlar ve benzer olumsuzluklar yaşanırken,
nerede yanlış yapıldığını izah edebilen de yok!
İşte!
KKTC'nin çizdiği "ümitvar tablo" budur...

Peki!
Alternatif bir sistemi,
ya da bir paradigmayı,
kim,
nasıl ortaya koyacak?

DÜŞÜNMEK
VE AKIL TERİ AKITMAK GEREK!

İşte ifade etmek istediğim de budur: "Düşünmek,
insanın en temel eylemidir.
Kendi bilinç durumunu sorgulama yetisine ulaşan,
Bilgiyle donatılmış bir "akıl",
fikirleri fiziksel biçime çevirebilir...
Zamanla yeniden yorumlanmaya muhtaç,
politik paradigmaları sağlam bir temele oturtabilir".

Ya bu akıl,
insanlık, toplum adına ortaya çıkar ve politik olarak örgütlenir;
Ya da,
partili, İslamcı, zındık, işçi, memur, bürokrat, iş adamı gibi siyasi ve sosyal sınıflar içinde,
olmakta olanın hakimiyeti altında şekilleniriz olur biter...

Bu yazı toplam 2137 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar