1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Nasıl başladım
Nasıl başladım

Nasıl başladım

Nasıl başladım

A+A-

Yazı dizisi -1-
 

Erdinç Gündüz

Babam güzel ud çalardı. Bazı akşamlar  udunu eline alır, çalmaya başlar, Münir Nurettin Selçuk şarkıları söylerdi. Sesi güzeldi. Annem de sesiyle ona katılır, eğlenceli saatler geçirirdik.  Ben, babam udunu çalarken önüne çöker, gözlerimi udun üzerinde gidip gelen parmaklarına dikerdim. 
Evimizde piyano yoktu. Buna rağmen ablam piyano dersleri almaya başlamıştı.  Ardından da abim için bir keman satın alındı.  Ama,  okuldaki dersleri ağırlaştıkça,  ablam da  abim de bıraktı özel müzik eğitimini.
Altıncı yaşıma geldiğimde ısrarla piyano dersleri almak isteğimi ilettim anne-babama. Ama eve bir piyano satın almak nerdeyse olanaksızdı.  Çok pahalıydı. Babam, kemanla başlamamı,  hevesim geçici değilse, daha sonra piyanoya geçebileceğimi söyledi.  İdealim piyanoydu ama çaresizdim, kemanı kabul ettim.
Özdemir Bey, Maarif Dairesi’nde babamın  mesai arkadaşlarından biriydi. Müzik Müfettişiydi ve kemancıydı.  Evi, bizim Ay Kasiyano’daki evimize uzak sayılmazdı. Babam onunla konuştu ve özel keman derslerim hemen başladı.
Galiba yetenekliydim. Özdemir Beyi,  babama,  yetenekli olduğumu, kulağımın da çok iyi olduğunu söylerken duymuştum. Benim için bundan daha güzel birşey olamazdı.  Bu, yakın bir gelecekte piyanoya geçme umutlarımın hızla yaklaşıyor olması demekti.

***

Zaman çabuk geçti.  Keman derslerim devam ederken  Lefkoşa-Yeni Cami İlkokulu’na öğrenim hayatımın ilk adımını atmıştım.  Çok kısa süre sonra öğretmenlerim de müzik yeteneğimi keşfetmiş olmalıydı ki,  okul korosundaki yerimi  de almıştım.

***

1959 yılında, İlkokul ikinci sınıfa geçeceğim sırada,  babam, görevi nedeniyle Baf’a nakledildi.  Ülkedeki siyasi durum  karışıktı. İngilizlerin, ENOSİS için silahlı mücadeleye başlayan  EOKA’yı çökertme savaşı devam ederken,  EOKA da onlara değişik saldırılarla karşılık veriyordu.  Ancak hedefleri,  başlangıçtaki gibi artık sadece İngilizler değildi. Türklere de silahlı saldırılar yapıyorlardı. Bu nedenle İngiliz Sömürge Yönetimi,  maarif  müfettişleri için daha güvenli olabileceğini düşünmüş, Baf’ta bir Maarif Dairesi Şubesi açmış, babam da oraya transfer edilmişti. 
Ablam Viktorya Kız Lisesi, abim de İngiliz Okulu yurtlarına yerleştirildi.  Ben ise anne-babamlaydım. Yani Baf’ta.  Bu zorunlu yer değiştirme, keman derslerime ara vermeme neden olmuştu.
İlkokul ikinci sınıf öğrenimim Baf’ta geçti. Müzikle ilişkim okul korosu ile sınırlı kalmıştı. Okuldaki  öğretmenlerimden biri de Hüseyin Irkad’dı.  Akla gelebilecek her şeyle yakından ilgilenen hiper-aktif bir insandı.  Öğretmenlik görevini sürdürür, müzikle de uğraşırken,  bir yandan da Ülkü Yurdu futbol takımında kaleciydi.  Ama benim için en önemlisi, müzikle de yakından ilgileniyor olmasıydı.  Onu hep okul koridorlarında, elinde bir bağlama ile hatırlıyorum. Tenefüslerde, sazını eline alır çalar, türküler söylerdi.

***

Baf’ta bir buçuk yıl kadar kaldık. Yeni bir kararla babam yeniden Lefkoşa’ya nakledilince bir kez daha taşınmak zorunda kaldık. 
Üçüncü sınıfı Atatürk İlkokulu’nda tamamladım. Bu süre içinde kemanım hala kutusunda kapalı duruyordu. Ama içimdeki  müzik ateşi sönmemişti.  Keman derslerine yeniden başlamak istiyordum.  Zamanın olanakları çok kısıtlıydı. Özel çalgı dersleri de pek yaygın değildi aslında.  Hoca sayısı  çok azdı.  Keman derslerine devam etme isteğim ancak Çağlayan bölgesindeki evimizden Köşklüçiftlik’e taşındığımızda yerine gelebildi.

**********************************************************************************

Müzikle dolu dolu bir yaşam

Hayatım boyunca, her stres yaşadığımda müziğe sarıldım, stres attım, rahatladım. Hala da öyle yapıyorum. Bu nedenle de kendimi şanslı sayıyor ve hep “İyi ki hayatımda müzik vardı” diyorum.
Kemanla başlayıp, gitarla devam eden, gitardan sonra ise  Bayrak Kuartet’le başlayıp, SILA 4’de devam eden bir müzik yaşamım oldu.  Bu süreçte çok dost edindim. İsimlerini saymakla bitiremeyeceğim çok sayıda gerçek dost... İsimler verecek değilim ama en azından kaybettiklerimi anmak isterim doğrusu.  Çünkü bu yazı dizisini hazırlarken, özellikle hayatta olmayan bu dostlarla yaşadığım bir sürü anı geldi geçti gözümün önünden.  Başta Raif ve Aydın olmak üzere, bir Necmi Avkıran’ı,  bir Ongun’u, bir Orhan’ı sevgi ile anmak isterim başlarken.

Ve önemli bir not daha...

Bu yazı dizisi,  doğrudan şahsımın müzik öyküsü değildir. Ama benim de bir üyesi olduğum Bayrak Kuartet’le başlayıp SILA 4’le devam eden bir serüvenin öyküsüdür.  Bilinen ve bilinmeyen bazı şeylerin anlatıldığı yarım yüzyılı içinde barındıran bir öyküdür.

Bu haber toplam 2614 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 275. Sayısı

Adres Kıbrıs 275. Sayısı