Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

MASUM

A+A-

 

'İki yüzlülük' tam da anlatmıyor çoğu zaman hallerimizi.
Ama o kelimeyi bulamıyorum.
'Altın' sözcük gibi...

***

Bilmek, konuşmak, söylemek ama uygulamamak!..
İşte hayatımızı 'çirkinleştiren' en temel çelişki bu.

***

Siyasi partilerin programlarına bir bakınız!..
Her konuda neler yazmazlar ki?
Partizanlıktan fırsat eşitliğine, sosyal sigortalıdan sağlığa, özgürlüklerden çevreye kadar 'yazılabileceklerin en iyisi' yazılmış, 'söylenebilecekler'in en güzeli söylenmiştir aslında!...
Ama sadece 'görüntü' de asılı duran arzular, iş hayatın pratiğine geldiği zaman kökleri dört bir yana sarılmış 'statüko' denen canavarın kollarında boğulur.

***

Kimse ne programına, ne söylemlerine "bize yakın insanları istihdam edeceğiz" diye yazmıyor!..
Kimse "medya sahibinin sesi olacak, farklı görüşleri görmezden gelecek" demiyor!..
Kimse "topluma yön verecek kadrolar, en yakın eş, dost, partili arasından seçilecek" diye manifesto yayınlamıyor.
Kimse "bilginin, donanımın, becerinin değil etiketin önemi vardır" parolasıyla nutuklar atmıyor...
Kimse "oy hesabı ve popülizm önemlidir, gereklidir, şarttır" gibisinden seçim afişleri hazırlamıyor.
Ama nedense günün sonunda "ilkeden, programdan, dürüstlükten, haysiyetten" söz ediliyor bağıra çağıra!...

***

Hipokrat yemini'ne rağmen mesleği boyunca sayısız "sahte hasta raporu" yazan hekimin ya da kadınlar günü yürüyüşünden dönüşte ütüsü yapılmadı diye bağıra çağıra kıyamet koparan herifin hallerinden farklı değil siyasetimiz de!..
Vergisini ödememek için her türlü cambazlığı yapan patronun, evinin önüne biri park ettiği zaman "burası dağ başı mı kardeşim" diye bağırması gibi!..
Ya da eğitimi 'züccaciyeci dükkanı' misali sınav tüccarlığı üzerinden ranta çeviren bir eğitimcinin, kaçak işçiye öfkelendiği zaman "Dingo'nun Hanına döndü memleket" demesi gibi...

***

- Ne yaptığının farkında mısın? sorusunu, her an, her gün, her saniye sormalıyız kendimize!...
Çünkü başka 'gösteriyor', çok başka 'yaşıyoruz'...
Ve her seferinde bir sebebimiz oluyor mutlaka!...
Hem 'suçlu', hem de 'masumuz'...

***

Ah bulabilsem o 'altın' sözcüğü, anlatabilen, bu sahteliği...

Bu yazı toplam 2107 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar