1. YAZARLAR

  2. Ferdi Sabit Soyer

  3. Maraş ve 15-20 Temmuz
Ferdi Sabit Soyer

Ferdi Sabit Soyer

Maraş ve 15-20 Temmuz

A+A-

Seçimler içinde Kıbrıs’ta 15 ve 20 Temmuz’un ayni zamanda yıldönümlerini yaşamaktayız. Tarihsel kökleri olan Kıbrıs sorununda çözüm aranırken, önemli  ve hala çözümün temelini oluşturan yeni parametrelerin oluşmasına yol açan  1974’ün bu tarihi olayının yıl dönümü, bazı yeni değerlendirmeleri yapmaya bizi zorlamalıdır.

Çünkü Kıbrıs’ta hala bir ateş kes antlaşmasının olmadığı, çözümsüzlük şartlarını yaşamaktayız.
Evet, bugün, 1964 ve 1974 statükosunun yol açtığı bazı hususlar aşılmıştır. Bunlardan biri, Kıbrıslı Türklerin, K.C var olan bazı Anayasal haklarını kullanmaları, diğeri ise, sınır kapılarının fiilen açılması ise geliş ve gidişlerde, kısmı bir normalizasyona ulaşılmasıdır.
Bu iki taraf arasındaki ilişkilerde belli bir yumuşama getirdiği açıktır. Ancak çözümsüzlük olduğu gibi sürerken, statüko olduğu gibi devam ederken, çözümsüzlük olgusu da sürmektedir.
Bu ise yeni bir durum ortaya çıkartmaktadır. 1964 ve 1974 statükosu hala sürerken, bu statükonun yol açtığı sıkıntıların bir kısmının aşılması, iyi olmasına karşın, bir başka sıkıntıyı doğurmaktadır. Günlük yaşam içindeki bu kısmi iyileşmeler, dönüp dolaşıp, esasın, yani statükonun özüne dair ve değiştirilmesi gereken zararlı temelin,  beslenmesine ve yeniden kendini var etmesine de yol açmaktadır.
Bu, kısmi iyileşmelere rağmen, çözüm konusundaki devinim artmamaktadır. İşte yeniden ele alınması gereken en büyük meselelerden biri budur .
Yani, statükonun insan yaşamına getirdiği hoyrat sınırlamaların bir kısmı aşılmasına karşın, statükonun esasına dönük ve federal temelde bunun değiştirilmesine dönük  çözüm arayışı gelişmemektedir.
Bununla iki lider arasındaki görüşme sürecini, yalnızca onu kast etmiyorum. İki lideri veya iki tarafın yönetimlerini, çözüm sürecine zorlayacak olan halk diplomasisi ve halk girişiminden bahsediyorum.
Bu gün, görüşme süreci yeniden, her iki tarafın, siyasi liderliklerinin, diğer tarafı kündeye getirmek maksatlı, kendinin kazanması, diğer tarafın da kaybetmesi üzerine şekillenen siyaset cambazlığı işine dönmüştür.
İşte aşılması gereken budur.
Eğer gerçekten iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir Federal çözüm arzuluyorsak, iki tarafın halk güçleri, bilinen zeminin aşılmasına dair siyasi inisiyatif geliştirmelidir. Yoksa, ABD’nin, AB’nin, Türkiye ve Yunanistan’ın, İngiltere’nin girişimlerinden medet aramakla yetinirsek, statüko kendini bu yeni açılımların da etkisi ile daha da sürdürme şansına ulaşacaktır.
Hele şimdi, Maraş açılsın tartışmaları ile karşılıklı kündeye getirme çabasına, yeni unsurların katılması mümkün gözükmektedir.
Eğer bu noktayı da aşamazsak, yani, yeni ve farklı olanı, iki tarafın sınırlandırılmış siyasi yaklaşımlarının dışında, halk güçleri olarak geliştiremezsek, bilin ki kısmi bazı iyileşmelerle sınırlı, ama statükonun özünü daha da pekiştirecek sonuçlarla yüz yüze geleceğiz.
Maraş; Türkiye’nin AB üyelik sorunu, 1960 Ankara antlaşmasının kabulü ve ayni zamanda günümüz koşullarında önem kazanan Avrupa Barış ve Güvenlik konsepti gibi konularla ele alınırsa, esas pekişerek sürecektir.
Kimse yanlış anlamasın. Maraş meselesini,  kısmi iyileşme, ama statükonun kendini yeniden üretme sınırlı zemini ile ele alabiliriz. Nede çözümden sonra, yada  bütünlüklü antlaşmaya, diye öteleyebiliriz.
Kasulidis, Markidis, Mavroyannis, Maraş konusunu, 1964 statükosunun, Kıbrıs Türk tarafınca kabulü temelinde ele almak istediklerine dair niyetlerini,  söyledikleri ile ifade ettiler.
Kıbrıs Türk tarafında ,hakim siyasi anlayış ise, Maraş konusunun, 1974 statükosu içinde ele alınmasına dönük siyasi argümanlar temelinde ele alınmasına dair görüşler ifade etti.
İşte yeni anlayış, bunları aşan, bunlara saplanıp kalmayan ve bütünlüklü çözümü motive edecek, onu hareketlendirecek, ona katkı  sağlayacak bir mantıkla, Maraş sorununu ele almalıdır.. Bunu çözerken, Bütünlüklü Federal Çözümü sağlayacak siyasi toplumsal ve halk girişimini hareketlendirecek bir yaklaşım ve içerikle ele alınmalıdır.
Çünkü statükonun yol açtıklarının bir kısmının, kısmi çözümleri ile yetinmek, statükoların kalıcılaşmasına da yol açar. Yakın geçmişimiz bundan ders almamız gereken hususlarla doludur.

Bu yazı toplam 1977 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar