1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Lefkara mirası”
“Lefkara mirası”

“Lefkara mirası”

Lefkara Corner sahibi Şenay Ekingen, lefkaraya başladığı ve lefkara ile geçirdiği yılları anlatıyor, “Lefkara mirastır” diyor.

A+A-

Aygün Bahar ÖKMEN

Lefkara Corner sahibi Şenay Ekingen, lefkaraya başladığı ve lefkara ile geçirdiği yılları anlatıyor, “Lefkara mirastır” diyor.

Lefkara ile tanıştığında daha çocuk sayılabilecek bir yaşta olan Şenay Ekingen, 1970’li yıllarda kendisinden küçük yaştaki arkadaşlarının Lefkara nakış işlediğini görmesi ve onlara imrenmesi ile bu sanatı öğrenmeye karar vermiş.

“Çevremde yoğun şekilde lefkara işleniyordu” diyor Ekingen. “Yaşıtlarımın ve benden küçük çocukların kendi harçlıklarını lefkara ile çıkartmalarına da imrenmiştim sanırım” diye ekliyor. Annesinin de kendisinin de el işine meraklı olduğunu dile getiren Ekingen, Lefkara’yı göçmenlerden öğrenmiş. Lefkara ile Luricina’da tanışmış. “Lefkarayı Luricina’ya getiren de Dali ve Bodamya gibi köylerden gelen göçmenlerdi” diyor.

“Benimle oynayan yoktu. Herkes nakış işlerdi”

“Benimle oynayan yoktu. Herkes nakış işlerdi. Ben de öğrenmek istedim. Arkadaşım, arkadaşımın annesi ve orada nakış yapan diğer kadınlardan öğrendim lefkarayı. O hevesle öğrendim. Ancak babam tarım ve hayvancılıkla uğraştığı için nakış öğrenmeme ve nakışa vakit harcamama kızmıştı” diyen Ekingen, annesinin kendisini nakış derslerine babasından gizli şekilde götürdüğünü söylüyor.

Bir dönem el sanatları-nakış öğretmeni olmak istediğini ancak olamadığını dile getiren Ekingen, ben ne yapabiliyorum, elimden ne geliyor diye düşünürken dükkânını açtığını ve işlediği lefkaraları sattığını dile getiriyor.

“Yalnızca bir iki desen biliyordum ve lefkarayı bildiğimi sanıyordum”

Ekingen, lefkara hikâyesine “Lefkarayı bildiğimi düşünüyordum. Oysa yalnızca bir iki desen biliyordum ve lefkarayı bildiğimi sanıyordum. Dohni köyünden göçmen olup burada yaşayan arkadaşlarım vasıtası ile orada bir arkadaşla buluştum. Burada benim bildiğim desenlerin dışında desenler öğrendim” şeklinde devam ediyor. “Dohni’de oturan teyzelerle de bu vesile ile tanıştım ve şu anda olmayan desenleri onlardan öğrendim. Ucundan yetiştim. Bu şekilde lefkara bilgim genişledi” diye anlatıyor.

“Yalnızca lefkara satarak geçinemezdim”

90’lı yıllara kadar güneyden kor diplomat ve elçi müşterileri olduğunu ifade eden Ekingen, bu dönemde yapmış olduklarını “Az iş, temiz iş, büyük iş” olarak tanımlıyor. O dönemde masa örtüleri, Amerikan servisleri gibi işlerin yanı sıra çeyizlikler de sattığını ifade eden Ekingen, “Yalnızca lefkara satarak yaşayamazdım, geçinemezdim. Bu nedenle yan ürünlerim çeyizliklerdi” diye anlatıyor.

Bir süre sonra lefkara hakkında bir öğretmen arkadaşının da tavsiyeleri üzerine bir kitap yazmaya karar veren Ekingen, “Bu süreçte lefkarası ile ünlü birkaç köyü gezdim, güneyde bir müzeye gittim, yazılı araştırmalara baktım, üreticilere gittim” diyor. En çok teşekkürü Gülgün Serdar’ın hak ettiğini söyleyen Ekingen, “Bu süreçte elini kitabın üstünden hiç çekmedi. Bana çok destek oldu” diyor. “Yine bu süreçte lefkara hakkında yepyeni kapılar açıldı önüme. Bilgiler deniz derya. Benim boyumu aştığını düşündüm bilimsel araştırmanın” şeklinde konuşuyor.

“Benim devletin yardımı ile kast ettiğim suspansiye değil, tanıtımdır”

“Eğer ülkemiz bu güzel mirası sahiplenmek istiyorsa profesyonel araştırma gerekiyor diye düşünüyorum” diyen Ekingen, güneyde bütün bir köyün lefkara ile geçinebilirken bizde birkaç kişinin bundan yararlanabildiğinin, reklam ve tanıtım için devlet desteğine ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor.

Güneye göre lefkara işi fiyatlarının çok ucuz kaldığını dile getiren Ekingen, bu işi yaşatabilmek için kendi girişimlerini yapmış olduğunu anlatmayı da ihmal etmiyor. “90’lı yıllardan beri lefkarayı anlatan kartlar yaptım, tepsiler yaptım, çanta, defter derken, pandeminin içinde görüş olduğunuz bu ürünler de ortaya çıktı” diyerek diğer ürünlerini gösteriyor. “Ancak lefkarayı yaşatacak olan bunlar değildir, bunlar ticari ürünlerdir” diye eklemeyi de ihmal etmiyor.

“Lefkara 2009 yılında Dünya Kültür Miras listesine girdi”

Devletin belli sayıda ürün üretenlere süspansiye vermesinin yanlış olduğunu düşündüğünü ifade eden Ekingen, “Benim devletin yardımı ile kast ettiğim suspansiye değil, tanıtımdır” diyor. Ekingen, “Ülkeme gelecek olan insanların, bu ülkenin kültürünü tanıyarak gelmesini istiyorum. Lefkara 2009 yılında Dünya Kültür Miras listesine girdi. Bu noktada, lefkaranın tanıtımı için birçok yetkiliye görev düşmektedir diye düşünüyorum” ifadelerini kullanıyor.

Bu haber toplam 4123 defa okunmuştur