1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. Lâf üzerinde kalmak !
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

Lâf üzerinde kalmak !

A+A-

Küçümsenmeyecek bir entelektüel birikim, duyarlılık, teorik temel ama buna rağmen parti içi bazı "veto gruplarının" muhalefetiyle kaynaklarını önceden belirlenen hedefler uğrunda kullanamamak ve tam zamanında politik toplumsal pratikler geliştirememek!.
ÖRGÜTSEL DİNAMİZM

Artık bu kadarı yetmedi mi?

Birilerinin bu çabaları daha iyi yönetmesi, örgütlemesi ve hareketlerini yönetme sorumluluğunu üstlenmesi ve bu kararların etkin bir biçimde uygulanabileceği rahat bir alan yaratması gerekmiyor mu?

Toplumsal damarları da hesaba katarak, toplumun tamamını kucaklayacak amaçlar doğrultusunda hareket etmesi, içselleştiği toplum yararına kimselere taviz vermeden, sırtını partiye ve topluma dayaması ve insana duyduğu sevgiyle parti ve toplum için doğru olana daha yoğun ve odaklanarak yönelmesi gerekmiyor mu?

Gerekiyor tabii...
Ama gerçekler maalesef tam da böyle değil;
CTP, partinin ve toplumun önüne sosyalist ilkeler temelinde ve toplumsal gerçeklerimiz ışığında, bölgesel ve evrensel gelişmeleri de dikkate alan, yaşamın her alanındaki sorunlarımıza dönük bütünsel bir plan ve programı alternatif olarak toplumun önüne koyamadan, ülkemizin ve toplumumuzun içine sürüklendiği ekonomik-mali/siyasi/toplumsal "alternatifsizlik"ten kurtulması mümkün görülmemektedir; ve esasında toplum da CTP'den bunu beklemekte, başka bir siyasal gücün de bunu başarma olasılığına inanmamaktadır...


"SANALİZM"!

Ancak maalesef henüz bütünlüklü bir plan/program/strateji ortaya koyamadık..!

Neden biliyor musunuz?

Çünkü; savunduğu fikirlerle ruh ve bedenen yeterince hemhâl olamamış bazı kişilerden, maalesef "Sanalizm" adını verebileceğimiz bir siyaset, "sanalist" adını verebileceğimiz takipçileri ve onlara has bir "politik tarz" oluştu...!
Böylesi kişilerin, aynen dünya literatüründe de olduğu gibi, kendi modelleri ile tutarlı olan da bu olmaktadır...! Maalesef..!

Yine dünya literatüründe de karşılaşılabilecek bu türden yaklaşımlarda; Sosyalist ile "Özür Dileyen Sosyalist" arasındaki fark da işte tam ta bu noktada ortaya çıkıyor !
Böylesi ortam ve gelişmelerin yaşandığı tüm yerlerde, artık krala çıplak demenin de pek hatırı sayılır bir önemi kalmıyor...!

ETİK VE VİCDAN

Lâkin, CTP'nin ideolojisinin de gerçeklerinin de bu yaklaşımlardaki mantığın çok ilerisinde olduğunu çoğumuz biliyoruz.
CTP'nin özündeki devrimci aşkın ve sosyalist ilkelerin ne denli köklü ve sarsılmaz olduğunu da biliyoruz...
Yazdıklarımla kişiler üzerinden bir politika gütmediğimi, fikirle üzerinden tartışmaya çalıştığımı özellikle belirterek PEŞİNEN ÖZÜR DE DİLEYEYİM...

Ama kimse benden ne topluma ne de sosyalist ilkeleriyle sonuna kadar bağlı olduğum partim CTP'ye kör bakmamı isteyemez!..
Aksi halde böylesi bir körlüğün etik/vicdani/siyasi izahını çoluk çocuğuma, partililerime, partimizin bugününün ve geleceğinin zenginliği olan parti gençliğimize, partimizi kurulduğu günlerden beridir bugünlere taşıyan ve her şartta da mücadeleden geri durmayan partimizin tüm deneyimli insanlarına ve bu mücadelede emek verip bugün hayatta olmayan tüm yoldaşlarımıza ve nihayetinde toplumumuza hangi gerekçeyle açıklarım?


SORUMLULUK

Yani bir bağlamda insanın önce düşünceleri ve ideolojisi ile bizatihi kendisinin hesaplaşması gerekiyor.

Hiçbir şeyin değişmeyeceği bir dünyaya ben sığınamam. Bu mümkün değil...
Bilmeden tatmin de olamam...
İncir çekirdeğini doldurmayan ayrıntılarla siyaset dünyasında velveleler de kopartamam...

İşte bizim sorunumuz galiba biraz da eleştiri ile suçlamayı birbirinden ayırmadan ve içeriğe de yeterince bakmadan, özümüz olan sosyalist felsefe ve çözüm önerilerini detayı ile bildiğimiz toplumsal sorunlarımıza dönük açılım, proje ve programlarımızı ortaya sermeyip fazlaca "Lâf üzerinde kalmak"!..
Sorumluluğumuz tüm bunlardan arınıp özümüze dönmek değil midir ?

Bu yazı toplam 1805 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar