1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Kutlu Adalı’yı özlemle anıyoruz
Kutlu Adalı’yı özlemle anıyoruz

Kutlu Adalı’yı özlemle anıyoruz

Kutlu Adalı, Kutlu Adalı Vakfı ve Yenidüzen gazetesi tarafından 6 Temmuz Pazartesi saat 10.00’da mezarı başında anılacak. Basın-Sen'in 'Kutlu Adalı Basın Ödülleri' gecesi de 19.30'da Büyük Han'da yer alacak.

A+A-

Bir yaz gecesiydi, aylardan temmuzdu, temmuzun altısı.
Evinin önünde bir araba, birkaç el silah sesi ve yol ortasında bir yazar…
Kutlu Adalı katledildi.
Tam da o günlerde, Kutlu Adalı’nın YENİDÜZEN’deki ‘Sopa ve Sıpa’ başlıklı makalesi konuşuluyordu.
“Anavatan- Yavruvatan” politikasından vazgeçmeliyiz. Bu politikanın ruhunda acındırma vardır, acizlik vardır, sızlanma vardır, dilenme vardır, tembellik vardır, kolaycılık vardır. Ananın memesindeki sütü, emme basma, tulumba gibi emerek sömürme vardır, muhtaçlık vardır, boyun eğme vardır, şamar vardır, tokat vardır, tekme vardır, baskı vardır, sopa vardır, ama kişilik, kimlik, gurur, onur yoktur.

“İnsan Anavatan–Yavruvatan politikasına yattı mı politika, siyaset üretemez, kültürü de yok olur, toplumsal yapısı da, kendine özgü yasaları, kuralları, tüzükleri giderek yok olur, Anavatan hukukuna teslim olur. Köylüsünden askerine, manavından memuruna, öğrencisinden öğretmenine, polisinden aşçısına, bakkalından bankacısına, makinistinden işçisine, hacısından hocasına gazetecisinden gazetesine, adi suçlusundan mali suçlusuna devletin yapısı değişir.”

“Bu politikanın altında ezilen halk sesini çıkaramaz, özgürlüğünü, bağımsızlığını, kimliğini, kişiliğini göremez olmuştur. Şairler bile Anavatan edebiyatı içinde eriyip gitme zaafına düşmüşlerdir.”

“Anavatan–Yavruvatan” söyleminin cazibesine pek kapılmayınız.

Yavru elden gitmiştir, ortada artık Ana vardır. Ana bu, döver de, sever de!”

 

Kutlu Adalı, Kutlu Adalı Vakfı ve Yenidüzen gazetesi tarafından 6 Temmuz Pazartesi saat 10.00’da mezarı başında anılacak. Basın-Sen'in 'Kutlu Adalı Basın Ödülleri' gecesi de 19.30'da Büyük Han'da yer alacak.

24’üncü yıldönümü
 

6 Temmuz 1996’ta katledilen Kıbrıslı araştırmacı – şair, YENİDÜZEN’in unutulmaz yazarlarından Kutlu Adalı’yı saygı ve özlemle anıyoruz.

Kutlu Adalı 1935 yılında Lefkoşa’da doğdu. Türkiye'nin Antalya ilinde ilk, orta ve lise eğitimini yaptı. Kıbrıs'a 1954 yılında geri döndü. Kıbrıs'ta 1950'lerden itibaren kitaplar ve dergilerde yazılar yazmaya başladı. Kendisine ait Beşparmak Yayınevi'ni 1959'da kurdu. Beşparmak adlı kültür dergisini çıkardı. Katledildiği güne dek Yenidüzen’de ‘Mavi Kıbrıs Notları’ başlıklı makaleleri yayınlandı.
Rauf Denktaş'ın 1961 - 1972 yılları arasında özel kalem müdürlüğünü yaptı. Fakat kamu hizmetinden ayrılması ile 1985'ten sonra Denktaş'a muhalefet eden ve Kıbrıslılık kavramını öne çıkaran köşe yazıları yazmaya başladı. Kıbrıs Türk Barış Derneği ile Bağımsız ve Federal Bir Kıbrıs İçin Temas Grubu'nun kurucuları arasında yer aldı.

‘Faili meçhul’

6 Temmuz 1996 günü evinin önünde vurularak öldürüldü. Kuzey Kıbrıs yönetimi makamlarının başlattığı soruşturma sonuç vermedi ve cinayeti kimin işlediği belirlenemedi. Bunun üzerine eşi İlkay Adalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye aleyhine dava açtı. 31 Mart 2005'te mahkeme, cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı gerekçesi ile Türkiye'yi mahkûm etti.
Cinayetinin arka planında Adalı'nın ikon müzesi olarak görev yapan ve "paha biçilmez" eski eserlerin yer aldığı St. Barnabas Manastırı'nda yaşanan silahlı bir baskını araştırması olduğu konuşuldu.
İlgili olay, 14 Mart 1996'yı 15 Mart'a bağlayan gece gerçekleşti; manastırdaki üç nöbetçiyi saf dışı edip bir odaya kilitleyen maskeli ve silahlı kişilerin neler çaldığı açığa çıkarılamadı. Adalı, baskında KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığına bağlı araçların kullanıldığını açıkladı. Baskılar üzerine dönemin Başbakanı Hakkı Atun olayın "askerî bir operasyon" olduğunu ifade etti. 2 Nisan 1996 tarihinde Adalı tehdit edildiğini açıkladı, bu tarihten sonra da tehditler devam etti.

Bu haber toplam 2778 defa okunmuştur