1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Kıbrıs’tan kayıplarla ilgili “Bu Bekleyiş…” belgesel filmi gösterilecek…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Kıbrıs’tan kayıplarla ilgili “Bu Bekleyiş…” belgesel filmi gösterilecek…

A+A-

 

İstanbul’da Saturdox ve Hafıza Merkezi,  “Zorla Kaybetmeler” temasını işleyecek…

İstanbul’da Saturdox ile Hafıza Merkezi, bu yıl 25 Şubat ile 6 Mayıs 2017 tarihleri arasında “Zorla kaybetmeler” ve “kayıplar” konusunda dünyanın çeşitli coğrafyalarından belgesel filmler gösterecek, Kıbrıs’tan da “kayıplar”la ilgili bir belgesel bu çerçevede İstanbul’da gösterilecek.

Anna Tsiarta’nın çektiği “Bu bekleyiş” başlıklı belgesel film, 6 Mayıs 2017 Cumartesi günü Depo’da gösterilecek ve ardından bir de tartışma programı yer alacak. Belgesel filmde Leyla Kıralp, Sevilay Berk, Petros Suppuris, geçen yıl yaşamını yitiren Agni Hacınikolau gibi “kayıp” yakınları ve biz de yer almıştık…

Saturdox ve Hafıza Merkezi’nden yapılan açıklamada şöyle denildi:

“Saturdox'un 8. Yılını, Hafıza Merkezi ile işbirliği içinde "zorla kaybetmeler" temasına ayırıyoruz.

Zorla kaybetme, tarihinde darbeler, etnik çatışmalar ve iç savaşlar olan devletlerin, muhalif grupları bastırma ve sindirme amacıyla uyguladığı şiddet yöntemlerinden biridir. 1970-80'li yıllarda Latin Amerika'da, Brezilya, Şili ve Arjantin gibi ülkelerde devletler, "kaybetme stratejisini", kendilerini siyasi özne olarak ortaya koyan işçiler, köylüler, öğrenciler, sendikacılar gibi farklı kesimlere karşı yaygın bir şekilde uyguladı. Kavram yeni olmakla beraber, bu taktik ne bu kıtaya, ne de bu döneme özgü. Zorla kaybetme pratiği, Latin Amerika'dan sonra Filipinler, El Salvador, Sri Lanka, Bosna ve Suriye gibi çok farklı coğrafyalarda da uygulandı. Kaybetmenin bilinen en eski emsali ise Nazi rejiminin "Gece ve Sis" kod adıyla 1941'de yürürlüğe soktuğu yönerge olarak biliniyor. Zorla kaybetmeler ve kayıplar bir dönem ağırlıkla askerî diktatörlüklerle ilişkilendirilirken, bugün özellikle iç çatışmalarda kullanılan küresel bir olgu haline geldi.

Türkiye bağlamında devletin insanları zorla kaybetmesinin tarihi Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar uzansa da, bu suçun yaygın ve sistematik bir biçimde uygulanışı, TSK ile PKK arasında 1984'te başlayan silahlı mücadele bağlamında Kürtlere yönelik olmuştur. İstanbul merkezli bir sivil toplum kuruluşu olan Hakikat Adalet Hafıza Merkezi (Hafıza Merkezi) yürüttüğü belgeleme ve hukuki faaliyetlerden hareketle, Türkiye'de zorla kaybetmelerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmaya, mağdurları adalet arayışlarında desteklemeye ve bu ihlaller ile ilgili toplumsal hafızayı güçlendirmeye yönelik faaliyetler yürütüyor.

Bu tema bağlamında, 25 Şubat'ta başlayıp 6 Mayıs 2017 tarihine kadar sürecek olan 8. SaturDox Belgesel Buluşmaları'nda iki haftada bir gösterim olmak üzere toplam 8 belgesel sunulacak. Depo, Documentarist ve Hafıza Merkezi'nin işbirliğiyle hazırlanan programda, Türkiye'den Lübnan'a, Şili'den Bosna Hersek'e, Arjantin'den Kıbrıs'a kadar dünyanın muhtelif köşelerinden birbirine hem benzeyen hem de öznel koşulların ürünü olan "zorla kaybedilme" hikâyeleri sunulacak. Programın ilk ve son etkinliğinde, gösterimin ardından uzman konukların katılımıyla birer sunum gerçekleştirilecek.

25 Şubat, Cmt. 19:00
O İklimde Kalırdı Acılar (Kêl / The Endless Grief)
Yön. Zeynel Koç, Cenk Örtülü
2014, 54'
Türkiye

Söyleşi: "Türkiye'de Zorla Kaybetmeler ve Cezasızlık", Melis Gebeş, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, Hukuk Çalışmaları Programı

Toplu mezarlarda yakınlarının kemiklerini arayan insanlar ve onları fotoğraflayan belgesel fotoğrafçısı Selim... "Babama son görevimi yapamadım" diyen Adnan'ın, "Bir mezarımız olsaydı derdimizi anlatırdık" diyen Türkan annenin, "Yüreğinin üstündeki taşa kurban olayım!" diyen Şerife ananın hikâyelerini dinlerken, Selim de kaybettiği oğlunun bir mezarının olmayışının ağırlığını taşımaya çalışır. Devlet, toplu mezarları kepçelerle, iş makineleriyle açıp kayıp yakınlarına bir travma daha yaşattığında, Kürt coğrafyasında adalet adına kat edilmesi gereken epey bir yol olduğunu görür.

 

11 Mart, Cmt. 19:00
Uykusuz Geceler (Layali Bala Noom / Sleepless Nights)
Yön. Eliane Raheb
2012, 128'
Lübnan

Bir zamanlar Lübnan Birlikleri'nde üst düzey istihbarat memurluğu yapmış ve iç savaş sırasındaki kanlı eylemleri yüzünden suçluluk hisseden Assaad Shaftari ile 1982'de kaybolan oğlu genç komünist savaşçı Maher'i hâlâ arayan Maryam Saidi'nin geceleri uykusuz geçmektedir. Bir çıkış yolu arayan karakterleri izleyen film, kendini iyileştirmekten aciz görünen bir toplumda, affetmenin ve günahlardan arınmanın mümkün olup olmadığını sorguluyor.

 

 25 Mart, Cmt. 19:00
Gelecek Bizimdir (El Futuro Est Nuestro / The Future is Ours)
Yön. Ernesto Ardito, Virna Molina
2015, 110'
Arjantin

"Gelecek Bizim", 1976 yılında diktatörlük döneminde Arjantin'in en prestijli liselerinden olan Colegio Nacional de Buenos Aires'te eğitim görürken kaçırılıp kaybedilen gençlerin hikâyesini anlatıyor. Bu prestijli okuldan, 15-19 yaşlarında 108 öğrenci dönemin hükümeti tarafından öldürüldü. Bu gençler, 70'li yılların başında gençleri organize eden en büyük sosyalist devrim için mücadele eden politik grubun kurucusuydular. Çok güzel günler geçiriyorlardı, ta ki dostlukları ve aşkları askerî kuvvetlerin şiddetiyle kesilene dek...

 

8 Nisan, Cmt. 19:00
Vicenta (animasyon)
Yön. Carla Valencia Davila
2014, 5'
Ekvator

Taşralı bir kadın Bolivya'dan Şili'ye göç eder ve burada hayatını idame ettirebilmek için çamaşır yıkar. Bekâr bir anne olmasının yanı sıra yoksullukla da tek başına mücadele eder. Yıllar sonra Pinochet'nin askerî diktatörlüğü döneminde büyük oğlu tutuklanır ve siyasi bir tutsak olur.

 

Sedef Düğme (El botón de nácar / The Pearl Button)
Yön. Patricio Guzman
2015, 82'
Şili

Bir önceki belgeseli "Işığa Özlem"de çölün ve bu çölde yitip gidenlerin hikâyesini anlatan Şilili yönetmen Patricio Guzman, bu kez dünyadaki yaşamın temel kaynağı olan suyun hafızasına kulak veriyor. "Sedef Düğme", okyanusta bulunan iki gizemli düğmenin hikâyesini kovalarken Şili topraklarının karanlık geçmişine, Pinochet'nin diktatörlüğüne ve "beyaz adam"ın lanetine rol biçiyor; geçmişin hayaletleriyle cebelleşiyor. Belgeseli Guzman'ın "hafıza" ve "geçmiş duygusu" üzerine yazdığı bir makale film olarak nitelemek de mümkün. Film Berlinale 2015'te En İyi Senaryo Dalında Gümüş Ayı ödülü kazanmıştır.

 

22 Nisan, Cmt. 19:00
Beni Hatırla (Sjeti Me Se / Remember Me)
Yön. Azra Hodzic
2014, 20'
Bosna Hersek

"Beni Hatırla", Bosna Hersek'teki çatışmalar sırasında babaları kaybedilen iki genç kadının güçlü hikâyesini anlatıyor: biri babası Keraterm kampına alındığında sadece iki yaşında olan Hasema, diğeri de babası kaybolduğunda birkaç aylık olan Lejla. Zorla kaybetmeler, Bosna Hersek'te 1992-1995 çatışmalarında işlenen en fena suçlar arasındaydı ve bundan, kaybedilenlerin çocukları özellikle etkilendi.

 

Privé
Yön. Heddy Honigmann
2000, 55'
Hollanda

Siz hiç, bir şey çalarken yakalandınız mı? Çocukken bakkaldan sakız da mı çalmadınız? Peki yönetmenin bu filmde yaptığı görüntü hırsızlığı sayılabilir mi? Bunları geçtik, ya başkasının hayatını sevdiklerinden çalanlar? On Emir'in "Çalmayacaksın" maddesi üzerine yapılmış, kayıplar olgusuna "hırsızlık" penceresinden de bakmamızı öneren derinlikli bir düşünme egzersizi.

 

6 Mayıs, Cmt. 19:00
Bu Bekleyiş (In This Waiting)
Yön. Anna Tsiarta
2011, 70'
Kıbrıs

Kıbrıs'ta 1960'lardaki çatışmalar ve 1974 savaşı sırasında yaklaşık iki bin Rum ve Türk kayıplara karıştı. Filmde bu kayıplardan yedisinin yakınları yürek parçalayıcı hikâyelerini paylaşıyor: Onlarla birlikte oldukları son anlardan sevdiklerinin olası akıbetini aydınlatmaya başlayan yakın dönemdeki kazılara kadar... Bir yandan o sırada yaşadıklarıyla ve geleceğin belirsizliğiyle baş etmeye çalışırken,  bu hikâyeler söz konusu olayların sadece yaşamlarını değil bölünmüş vatanlarını da nasıl şekillendirdiğini açığa vuruyor.

Söyleşi: "Bölünmenin 43. Yılında Kıbrıs'ta Geçmişle Yüzleşme ve Barış İnşası", Fezile Osum, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İnsan Hakları Hukuku Bölümü”

(Kaynak: Hafıza Merkezi)


 

  Konuşmacıların tümü de Kıbrıslırumlar’dan oluşuyor…

 

Kıbrıs Üniversitesi’nde “Kıbrıs için Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu” tartışılacak…

 

Kıbrıs Üniversitesi’nde bu akşam “Kıbrıs için Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu: Hukuki, Sosyal ve Siyasi Konular” tartışılacak.

Dört konuşmacının tümü de Kıbrıslırumlar’dan oluşurken, bu konuda neden Kıbrıslıtürk konuşmacıların da davet edilmemiş olduğunu sorduğumuz organizatörler, “Önce Kıbrıslırumlar’ın kendi aralarında bu konuyu tartışmalarını istediklerini” söylediler. Organizatörler, etkinliğe “kayıp” yakınlarının da davet edildiğini ve dileyenin söz alıp konuşabileceğini kaydettiler. Organizatörler, etkinlikte Türkçe ve İngilizce’ye çeviri de yapılacağını duyurdular.

Hiçbir Kıbrıslıtürk konuşmacının yer almadığı panelde avukat Ahilleas Dimitriadis, “Kıbrıs’ta bir Hakikat Komisyonu’nun hukuki temeli”, Kıbrıs Üniversitesi’nden Aris Constantinidis “Uluslararası alanda hakikat komisyonları ve aflar konusunda hukuki sorunlar ve çözümler”, University of Nicosia’dan Nikos Triminikliotis “Kıbrıs’ın hakikat ve uzlaşma komisyonuna giden yol: Sosyal dönüşüm için gerçeği bir hak olarak aramak” ve Kıbrıs Üniversitesi’nden Haris Psaltis, “Hakikat ve uzlaşma: Kıbrıslırumlar’ın görüşlerinin bir sosyal ve psikolojik analizi” konularında konuşacaklar.

Etkinlik saat 18.00-20.30 arası Kıbrıs Üniversitesi’nde yapılacak.

Bu yazı toplam 2110 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar