1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Kıbrıs’ta kötülük ve insanlık… 2
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Kıbrıs’ta kötülük ve insanlık… 2

A+A-

 

 

İyilik bana bu binanın yerini tarif ediyor, bu kavşağın tam olarak nerede olduğunu anlatıyor…
“Sana burayı gösterebilirim…” diyor.
“Neden bu kadar eminsiniz?” diyorum.
“Çünkü o zaman ortaya çıkan büyük kemikleri alıp dere yatağına atmıştım… O zamanlar “kayıplar” hakkında şimdiki duyarlılık yoktu… 1978-79 yıllarıydı… Ancak bu kemikleri aldığım yerde el kemikleri, ayak kemikleri ve öteki kemikler duruyordur, örneğin kaburgalar… Kaburgalara dokanmamıştım… Ancak şimdi iki “kayıp” ailesine yardımcı olabileceğimi anladım, bu yeri size göstererek… Bunlar iki Kıbrıslırum askerdiler, giysilerinden öyle çıkardıydım” diyor.

Lapta’daki insanlığa bunun için teşekkür ediyorum… Lapta’ya gideceğim, beni arayan bu iyi insanı bulacağım ve o da bana o kavşağı, o olası gömü yerini gösterecek…

Bir başka köyden bir başka iyi insan beni yemeğe davet ediyor, canyoldaşımla ve ortak dostlarımızla gidiyoruz evine, oturup yemek yiyoruz, konuşuyoruz… Eşi ve harika kızı ve gelini pek çok şey hazırlamışlar ama ben fazla bir şey yiyemiyorum – onların insanlığından gözlerim kamaşıyor, midem bağlanıyor… Tseri’de bir yerden bahsediyor bana, Almiros denen bir derecikten…

“1964 yılında” diyor, “Latça’dan bir Kıbrıslırum, bazı Kıbrıslıtürkler tarafından Lefkoşa’da Baf Kapısı’nda öldürülmüştü… Bunun “intikamı” olarak Latça’dan bazı Kıbrıslırumlar, Lefkoşa’dan Baf’a gitmekte olan bir veya iki otobüsü kaçırmışlardı – otobüslerde olanlar Tseri’ye götürülerek burada öldürülmüşler ve Almiros denen dereciğin kenarına gömülmüşlerdi.

Biz bu olayı ancak zaman sonra duyduk ancak bu gömü yerini tam olarak bilmiyoruz… Ancak eğer Kayıplar Komitesi Almiros dereciğinin yakalarını araştırırlarsa belki bir şey bulabilirler…”

Bu iyi insanın sözünü ettiği otobüs 30 Nisan 1964’te Latça’da kaçırılmıştı… Otobüsle Baf’a gitmekte olan “kayıp” insanlar da Mehmet Sinan, Pembe Mehmet Sinan, Mehmet Ahmet, Kamil Mehmet ve Fezile Ali’ydi – iki kadın ve üç erkek “kayıp”… Belki de insanlığın yardımlarıyla onlardan geride kalanlar bulunabilecek ve 51 yıldır “kayıp” sevdiklerinden bir haber bekleyen ailelerine defnedilmek üzere iade edilebilecekler…

Leymosun’dan bir başka iyi insan arıyor beni… POLİTİS gazetesinde çıkan yazılarımı okuyormuş ve bu yazılardan özellikle bir tanesi anılarını canlandırmış…

“Evde hep konuştuğumuz bir olay vardı, babamın Paralimni’de tanık olduğu trajik bir olay” diyor… “Hem annem, hem babam bu olaydan üzüntüyle söz ederlerdi… 1964’te babam geceleri çalıştığı için Paralimni’ye öldürülmek üzere getirilen Kıbrıslıtürkler’i kendi gözleriyle görmüştü. Tesadüfen bu olaya tanık olmuştu. Onların Paralimni’ye getirilişine tanık olmuştu… Babam yıllar önce vefat etti… Ben her zaman anneme onları nereye gömmüş olabileceklerini sorardım, Mağusa’dan kaçırılıp Paralimni’de öldürülüp gömülmeye götürülen Kıbrıslıtürkler’i yani… Annem de bana “Onları bulmak çok zor be kızım” derdi, “onları Paralimni’de yüksek bir binanın altına gömdüler diye duyduyduk…” Geçen hafta POLİTİS’teki yazınızda bir Kıbrıslırum okurunuzun size, sizin de Kayıplar Komitesi’ne olası bir gömü yeri gösterdiğinizi, kazıların başladığını ve üç “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanların Paralimni’de bulunduğunu okuyunca inanın çok rahatladım… Umarım Paralimni’den “kayıp” diğer Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlar da bulunur… Lütfen yaptığınız işi sürdürünüz çünkü bu hem Kıbrıslıtürkler, hem Kıbrıslırumlar için çok iyi bir şey…”

Evet kötülük Kıbrıs’ta ikamet ediyor ama iyilik de öyle, insanlık da öyle… İnsanlığı teşvik edelim ki yüzünü bize daha sık göstersin, böylece gülümseyebilelim ve bu topraklarda daha iyi bir gelecek olabileceğine inanabilelim…

Bu yazı toplam 1829 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar